Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/832 E. 2023/740 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/832
KARAR NO : 2023/740
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2020
NUMARASI : 2020/41 E. – 2020/320 K.

DAVACI : … –
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/11/2020 tarih ve 2020/41 Esas – 2020/320 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin … nezdinde 09, 11, 35, 38, 41, 42, 45. sınıflarda tescil edilmek üzere 2018/77550 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya davalı gerçek kişi tarafından 2017/108353 sayılı “…” ibareli markaya dayalı olarak itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen yerinde görüldüğünü ve 09. ile 35. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, müvekkili ile davalı şahsın bu karara itiraz ettiklerini, itirazı inceleyen YİDK’in, müvekkili itirazını reddettiğini, davalı şahsın itirazını ise kısmen kabul ederek 35. sınıfa giren bir kısım hizmetleri daha başvuru kapsamından çıkardığını, kararın hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkili Şirketin …. şirketinin bağlı kuruluşu olduğunu, müvekkiline ait “…”, “…”, “… …” markalarının Türkiye dahil birçok ulusal ve uluslararası marka ofisi nezdinde ….com, …. şirketinin bağlı kuruluşları adına tescilli bulunduğunu, müvekkilinin “…” ve türevi markaların gerçek hak sahibi olduğunu, başvuru konusu “…” markası ile davalıya ait “…” ibareli marka arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markaların görsel ve işitsel benzerliğinin sadece markayı oluşturan ortak harfler üzerinden tespit edilecek bir husus olmayıp, markaların görsel olarak farklı stilizasyona sahip olması ve markaların telaffuz açısından farklılığının dikkate alınması gerektiğini, taraf markalarının kavramsal açıdan birbirinden farklı olduklarını, görsel açıdan davalının markasının belirli bir yazı tipine sahip bulunduğunu, müvekkili markasının ise stilizasyonsuz olarak oluşturulduğunu, telaffuz açısından da müvekkili markası ile davalıya ait markanın farklı olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin “… …” markalarının serisi niteliğinde bulunduğunu, taraf markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin de birbirlerinden farklı olduklarını, bu yönden de davalı kurumun iptali talep edilen kararının hukuka aykırı bulunduğunu; markaların tüketici kitlelerinin bilgilenmiş kullanıcı olduklarını, dolayısıyla, markaları ayırt edebileceklerini, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığını, emsal mahkeme ve Yargıtay kararlarının da bu yönde bulunduğunu, ayrıca müvekkili Şirketin markasının 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 madde ve fıkraları uyarınca tanınmış marka olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-10418 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacı tarafın tescili talep edilen “…” ibareli markasının müvekkili markası ile neredeyse birebir aynı olduğunu, aynı yada benzer sınıflarda tescilinin talep edildiğini, markaların gerek görsel olarak, gerekse işitsel olarak benzer bulunduğunu, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markalarının 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik arz ettiği, vasat seviyedeki tüketiciler nezdinde markaların karıştırılacağı, dolayısıyla dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, söz konusu raporun açık surette yanlış ve çelişkili tespitler içerdiğini, bilirkişi raporunun dosyada mübrez iki uzman görüşüyle de farklı sonuçlara ulaştığı göz önüne alındığında bu raporun tek başına karara dayanak alınmasının hukuka aykırı olduğunu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre de yargılamada alınan bilirkişi raporu ile taraflarca sunulan uzman görüşleri arasında çelişki olması halinde yeni bir bilirkişi raporu alınmasının zorunlu bulunduğunu, dosyada mübrez delilleri ile bir harfin markaları farklılaştırmaya yeterli olabileceğinin ispatlandığını, mahkemece delillerinin incelenmemesi nedeniyle yanlış sonuca varıldığını, markaların hedef tüketici kitlesinin İngilizce bildiğini ve markaları doğru şekilde “çaym” ve “…” olarak telaffuz edebileceklerini, dava konusu 09. sınıftaki mallar ve bu malların satışına ilişkin 35. sınıftaki perakendecilik hizmetlerinin hedef tüketici kitlesinin bilinçli ve entelektüel bir tüketici kitlesi olduğunu, mahkeme tarafından huzurdaki dava kapsamında 09. sınıftaki hedef tüketici kitlesinin İngilizce bilip bilmediği yönünde bir inceleme yapılması gerekirken herhangi bir özellik belirtmeden ortalama tüketici kitlesini incelemeye konu ettiğini ve tüketici bilinçli kabul edilse dahi bu denli yüksek bir benzerlik söz konusu olduğu için bu hususun önem teşkil etmeyeceği yönünde kanaat oluşturduğunu, ancak bilinçli tüketici kitlesinin İngilizce bildiğini ve markalar arasındaki işitsel farklılıkları da derhal anlayabilecek düzeyde bulunduğunu, mahkeme kararında dava konusu mal ve hizmetlerin hangi gerekçeyle benzer bulunduğunun açıklanmadığını, yalnızca sınıf benzerliği nedeniyle mal ve hizmetlerin benzer kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, markaların hedef tüketici kitlesinin bilgili, dikkat seviyesi yüksek ve algısı kuvvetli tüketiciler olup bu hususun mahkeme kararının aksine karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, müvekkilinin “…” markasının tanınmış olup bu hususun da karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, ancak tanınmışlığa ilişkin hiçbir delillerinin mahkeme tarafından incelenmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira taraf markaları arasında yüksek düzeyli görsel benzerlik olduğu gibi dosyada mevcut bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere İngilizce bilmeyen tüketiciler tarafından dava konusu başvurunun “…”, redde mesnet markanın da “…” şeklinde telaffuz edilebileceği, bu durumun da karıştırılmaya yol açacağı, bu haliyle başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, öte yandan başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetlerle redde mesnet markanın kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında da SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğu, dolayısıyla başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı, davacının başvuru üzerinde müktesep hakka sahip bulunmaması ve işbu davanın da marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkin olması karşısında davacının ibare üzerinde gerçek hak sahipliği ya da davacı markasının tanınmış olması iddialarının eldeki davada tartışılmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip