Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/830 E. 2023/296 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/830
KARAR NO : 2023/296
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2021
NUMARASI : 2020/193 E. – 2021/106 K.

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-…
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/03/2021 tarih ve 2020/193 E. – 2021/106 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile katılma yoluyla davalı… A.Ş tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZET: Davacı vekili, müvekkilinin … numaralı “…” ibareli markanın 30, 40 ve 43. sınıf mal ve hizmetlerde tescili için yaptığı başvurunun davalılardan… A.Ş.’nın “…”, davalı …’ın ise “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptıkları itiraz üzerine davalı …Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları benzer olmayıp karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, YİDK kararında markaların kapsamlarındaki emtia farklılığının dikkate alınmadığını, “…” ibaresinin tescilinden itibaren 5 yıldır kullanılmadığını, müvekkilinin markasının kelime anlamının farklı olması nedeniyle “…” ibaresi ile karıştırılmayacağını, markaların karşılaştırılmasının bütünü itibariyle bıraktıkları izlenim dikkate alınarak yapılması gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-2833 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin markasını 5 yıl boyunca kullanmadığı iddiasının doğru olmadığını, taraf markalarının benzer olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı… A.Ş. vekili, başvuru ile müvekkilinin itiraza mesnet markalarının iltibas derecesinde benzer olduklarını, başvuru kapsamındaki 40. sınıfın da 30 ve 43. sınıf mal ve hizmetlerle benzer olduğunu, SMK’nın 6/1. maddesindeki koşulların gerçekleştiğini, marka kapsamlarındaki emtianın niteliği gereği kolay ve günlük tüketimde tüketicilerin dikkat düzeyinin azalmasının iltibas ihtimalini artırdığını, müvekkiline ait markaların tanınmış olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki çekişmeli 30, 43. sınıftaki malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları, taraf markaları incelendiğinde davalı markasının ayırt edici karakterini oluşturan “…” kelimesinin birebir aynı şekli ile dava konusu “…” ibareli marka içerisinde de yer aldığı, her iki marka arasındaki tek farkın dava konusu markada “…” ve davalı markasındaki “…” yan unsurundan ibaret olduğu, ancak ayırt edici karakterlerin aynı olmasının markaların bütün olarak da benzer olmasına sebep olduğu; diğer davalı… A.Ş.’nin ret gerekçesi markalarının ise “…” ayırt edici unsurundan oluşturulduğu, davalı yan markalarının ayırt edici karakteri olan “…” ile dava konusu markanın ayırt edici karakteri olan “…” kelimesinin ise benzer kelimeler olduğu, taraf markalarının her ikisinin de 4 harften oluştuğu, bu harflerin her iki taraf markasında da aynen yer aldığı, yalnızca “o” ve “a” harflerinin yerlerinin farklı olduğu, ancak bu farklılığın özellikle fonetik olarak bir fark yaratmadığı, bu harflerin görsel olarak da benzer yapıya sahip olmaları sebebiyle “…” veya “…” kelimelerinin benzerliğini ortadan kaldırmaya yetecek mahiyette bir farklılık yaratamadığı, sonuç olarak taraf markalarının görsel ve işitsel anlamda benzer olduğu, tüketicinin bu yoğunlukta bir benzerlikte iki ayrı marka karşısında olduğunu algılayamayabileceği, bununla birlikte işaretler arasındaki bu benzerliğin, taraf markaları kapsamında benzer görülen 30. ve 43. sınıf emtialar bakımından tüketici nezdinde bir yanılgıya ve dolayısıyla iltibas ihtimaline yol açacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, 40 sınıf bakımından açıklama yapılmaksızın davanın tümden reddinin hatalı olduğunu, davalı… A.Ş.’nin bu sınıfta tescili bulunmayıp söz konusu sınıfın tüketicilerinin de farklı olduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar arasındaki anlam farklılığının karıştırılmayı engelleyeceğini, “…” ve “…” ibarelerinin karıştırılmayacağı hususunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.07.2017 tarih ve 2015/13440 E.-2017/1517 K. sayılı kararının bulunduğunu, itiraza mesnet “…” markasının 5 yılı aşkın süredir kullanılmadığını, itirazın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Katılma yoluyla davalı … A.Ş. vekili, 40 sınıf bakımından değerlendirme yapılıp davanın bu sınıf bakımından da reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın bu gerekçeyle reddini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile davalılardan… AŞ’nin itiraza mesnet markalarının esas unsuru olan “…” ibaresi arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, buna karşın diğer davalının itiraza mesnet “…” markası ile başvuru arasında iltibas koşullarının oluştuğu, bununla birlikte davalı …’ın markasını kullanmadığı iddiası başvuruya itirazdan sonra süresinde ileri sürülmediğinden bu iddianın YİDK karar iptali talebiyle açılan davada da ileri sürülemeyeceği, yine başvuruya itirazın kötü niyetli olduğuna dair iddianın da eldeki dava bakımından dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davalılardan… AŞ’nin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Dava konusu YİDK kararının, davalılardan… A.Ş.’nin itirazı yönünden incelenmesinde; işlem dosyası kapsamından davacının … sayılı “şekil+…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davalılardan …’ın “…”, diğer davalı… A.Ş.’nin ise “…” ibareli markalarına dayalı olarak başvuruya ayrı ayrı itiraz ettikleri, Markalar Dairesi Başkanlığınca, itiraza mesnet gösterilen her iki markanın başvuruyla benzer görüldüğü ve başvurunun reddedildiği, bu karara karşı bu kez davacı tarafça Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde itiraz edildiği ve davacının itirazının YİDK’in 28.03.2020 tarih ve 2020-M-2833 sayılı kararıyla her iki davalının itirazı yönünden nihai olarak reddedildiği, işbu kararın davacıya 02.04.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve 7226 sayılı Kanun ile pandemi nedeniyle uzayan süreler dikkate alındığında 30.06.2020 tarihinde açılan davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvurunun kapsamından çıkarılan 30. ve 43. sınıf mal ve hizmetler, davalı… A.Ş.’nin redde mesnet markalarının kapsamlarında da aynen yer almaktadır. Bu durumda, söz konusu sınıflar yönünden taraf markaları arasında emtia benzerliği şartı gerçekleşmiştir. Başvuru kapsamındaki 40. sınıf hizmetler yönünden ise bu şart sağlanmamıştır.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru, “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvurudaki “…” ibareleri çekişmeli mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olduğundan başvurusunun esas unsuru “…” ibaresidir. Davalı… A.Ş.’nin itirazına mesnet markalarının esas unsuru ise “…” ibaresidir. Buna göre, taraf markaları aynı dört harften oluşmakta ise de, davalının itirazına mesnet markalarının sözlükte bilinen bir anlamının bulunmadığı ve yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğu, davacının başvurusunun esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ise herkesçe bilinen bir anlamının bulunduğu, bu durumda başvurunun davacı markalarında anlamsal olarak oldukça uzaklaştığı, bu nedenle başvuruyu gören tüketicilerin derhal ve hiç düşünmeden, davacının markalarından farklı bir marka olduğunu ayırt edebilecekleri, taraf markalarının karıştırılması ihtimalinin bulunmadığı, “…” markası ile “…” esas unsurlu marka arasında SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmış, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.02.2019 tarih ve 2017/2363 E.- 2019/745 K. sayılı kararında da “…” ve “…” markalarının benzer bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar dava konusu başvuru davalı… A.Ş.’nin itirazı yönünden tanınmışlık gerekçesiyle de reddedilmiş ise de, taraf markaları benzer bulunmadığından bu itiraz yerinde bulunmamıştır.
Bu itibarla, taraf markalarının SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olmaması nedeniyle, dava konusu YİDK kararının… A.Ş.’nin itirazı yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

3-Dava konusu YİDK kararının, davalı …’ın itirazı yönünden incelenmesine gelince; dava konusu başvuru “…”, davalı şahsın itiraza mesnet markası ile “…” ibaresinden oluşmaktadır. Taraf markalarının tescilli olduğu sınıflar yönünden “…”, “…” ibareleri tanımlayıcı olup, ayırt edicilikleri bulunmamaktadır. Bu hali ile her iki taraf markasının esas unsurunun da “…” ibaresi olması nedeniyle markalar arasında işaret benzerliği şartı gerçekleşmiştir.
Emtia benzerliği karşılaştırmasına gelince, dava konusu başvurunun kapsamında 30, 40 ve 43. sınıf mal ve hizmetler bulunmaktadır. Davalı şahsın itiraza mesnet markası ile 30. sınıf mallar ve 43. sınıf hizmetler yönünden tescillidir. İtiraza mesnet markanın kapsamında 40. sınıf hizmetler ise bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince başvuru kapsamında yer alan 40. sınıf “Gıdaların kurutulması, konservelenmesi, dondurulması, pişirilmesi, tütsülenmesi, salamura edilmesi hizmetleri; gıda işleme ve üretimi konularında bilgi verilmesi hizmetleri.” ile 30 ve 43. sınıf mal ve hizmetlerin benzerliği hususunda bir karşılaştırma yapılmadan bu sınıf yönünden de davanın reddine karar verilmiş ise de, içerisinde gıda mühendisi bilirkişinin bulunduğu heyet tarafından düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda 40. Sınıfta yer alan hizmetlerin gıda grubu emtialar gibi son tüketici tarafından satın alınan hizmetler olmadığı, örneğin yaş pasta emtiasını satın alan tüketici ile … hizmetini satın alan tüketicinin aynı olduğu, ancak gıdaların kurutulması, konservelenmesi veya gıda işleme ve üretimi konularında bilgi verilmesi hizmetini satın alan tüketicinin başka bir gıda işletmecisi olabileceği ve sonuç olarak 40. sınıfta yer alan sayılan hizmetler bakımından bir emtia benzerliğinden bahsetmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Bu itibarla, dava konusu YİDK kararının davalı … tarafından yapılan itiraz yönünden, 40. sınıf hizmetler bakımından kısmen iptaline karar verilmesi gerekirken, bu talep yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı… A.Ş vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Yukarıda (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/03/2021 gün ve 2020/193 E. – 2021/106 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile dava konusu 28.03.2020 tarih ve 2020-M-2833 sayılı YİDK kararının, davacının davalılardan… A.Ş.’nın itirazının reddi yönünden İPTALİNE,
4-Dava konusu 28.03.2020 tarih ve 2020-M-2833 sayılı YİDK kararının davalılardan …’ın itirazı yönünden ise 40. sınıf “Gıdaların kurutulması, konservelenmesi, dondurulması, pişirilmesi, tütsülenmesi, salamura edilmesi hizmetleri; gıda işleme ve üretimi konularında bilgi verilmesi hizmetleri.” yönünden KISMEN İPTALİNE,
5-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
6-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı …ile davalı … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 175,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 77,50-TL tebligat masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.214,60.TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranı göre takdiren 2/3 kabul edilerek, bu orana tekabül eden 1.476,40-TL’sine, 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.585,20-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Katılma yoluyla davalı … ve …. A.Ş tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
12-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 09/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip