Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/826 E. 2023/738 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/826
KARAR NO : 2023/738
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : 2020/249 E. – 2021/96 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2021 tarih ve 2020/249 Esas – 2021/96 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin 2017/06363, 2017/12207 sayılı “…” VE “…” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin ise bu markalar ile karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2019/16592 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, “…” ve “…” ticari markalarının her ikisinin de, müvekkili tarafından IQOS sisteminin bileşenleri için ayırt edici markalar olarak oluşturulan ve ilgili tüketiciler tarafından kolayca tanınan, tamamen müvekkil tarafından yaratılmış, anlamı olmayan, kelimeler olduğunu, “…” tütün çubuğunun IQOS sisteminin temel bileşenlerinden biri olduğu göz önüne alındığında, IQOS ve …’in itibarının bir ve aynı bulunduğunu, müvekkilinin … ve … ekli markaları için Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde marka tesciline sahip olduğunu, ürünlerin satılacağı ülkelerin regülasyona dair mevzuatlarına bağlı olarak … markasının müvekkilinin Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi doğrultusunda tanınmış marka statüsüne alınmış olan … markaları ile birlikte kullanılmakta olup, bu kullanımın da … markasının tanınmışlığını artırdığını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını, davalının 7 Ekim 2019 tarihinde de “….com” alan adını tescil ettirdiğini, müvekkilinin ihtilaflı alan adına karşı WIPO Arabuluculuk ve Tahkim Merkezi nezdinde şikayette bulunduğunu ve 10 Şubat 2020 tarihinde Heyetin, ihtilaflı alan adının müvekkiline devredilmesine karar verdiğini, davalının ihtilaflı alan adını kötü niyetle kullandığına ve tescil ettirdiğine kanaat getirildiğini, davalı markası tescil edildiğinde, müvekkili firma aleyhine haksız bir yarar sağlanacağını, markanın itibarına zarar verileceğini ve ayırt edici karakterinin zedeleneceğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-4582 sayılı kararının iptaline, 2019/16592 başvuru nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun kapsamındaki mallarla davacı markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin farklı olduklarını, dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamındaki malların, davacının itirazına dayanak markalarının kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı ya da benzer olmadığı, dava konusu başvuru ile davacı markalarının marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel olarak benzer olduğu, ancak emtia benzerliği olmadığından SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığı, dava konusu markanın, davacı markasının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamayacağı, markanın itibarına zarar vermeyeceği veya ayırt edici karakterini zedelemeyeceği, davacının çok eskiye dayanan, uzun süreli ve dünyanın geniş bir coğrafyasına yayılmış kullanımının olması, davacının tanıtım sitelerine Türkiye’den de erişimin gerçekleşmesi nedeniyle davalının bugünkü teknik imkanlarla davacı markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığı, internet aracılığı ile söz konusu markalardan haberdar olabilecek bir konumda olduğu, “…” kelimesinin yüksek derecede ayırt ediciliği bulunan, yaygın kullanımı olmayan, tescilli olduğu sektörde bilinen, orijinal bir kelime olup davalının bu kelimeyi marka olarak seçmesinin tesadüf olamayacağı, bu itibarla davalının, davacı markasından yararlanmak kastı ile kötü niyetle hareket ettiği ve kötü niyetle başvuruda bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2020-M-4582 sayılı kararının iptaline, dava konusu yapılan başvuru tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, inceleme konusu işaretlerin aynı olmasının, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığını ortaya çıkarmayacağını, davacı tarafından, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunulmadığını, diğer bir deyişle dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispat edilemediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ilk derece mahkemesine de kabul edildiği üzere “…” ibaresinin, yaygın kullanımı olmayan, tescilli olduğu sektörde bilinen, birçok ülkede tescilli bulunan orijinal bir ibare olması karşısında davalı gerçek kişinin marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3- İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip