Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/822 E. 2023/921 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/822
KARAR NO : 2023/921
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2020/272 E. – 2021/134 K.

DAVA KONUSU MARKAYI DEVREDEN
DAVACI :
DAVA KONUSU MARKAYI DEVRALAN
DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/03/2021 tarih ve 2020/272 E. – 2021/134 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkil şirketin kurucusunun ve ölünceye kadar sahibinin dünyaca ünlü güreşçi … olduğunu, müvekkilin 1964 yılında Ankara’da açmış olduğu … isimli lokantanın hâlâ faaliyetlerine devam ettiğini, Ankara’nın en bilinen işletmelerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin … markasını ilk kez 14.03.1996 tarihinde tescil ettirdiğini, müvekkilinin markayı ilk tescil ettiren kişi ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalının bu durumu bilmesine rağmen, 16.10.2015 tarihinde 2014/103648 sayılı “… ” ibareli markayı tescil ettirdiğini ve müvekkil şirketin tanınmışlığından kötüniyetli olarak yararlandığını, davalının markasının müvekkilinin tescilli markasına karışıklık yaratacak derecede benzer olduğunu, markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin de aynı veya benzer olduğunu, müvekkili şirkete ait markadaki hafızada kalmaya uygun olan “…” ibaresinin davalının markasında aynen yer aldığını, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak tescil ettirdiği ileri sürerek, 2014/103648 sayılı “… ” ibareli markasının 43. sınıf kapsamındaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının “…” markasını kullanmadığını, müvekkilinin ise dava konusu markayı 20 yılı aşkın bir zamandır kullandığını, müvekkiline ait işletmenin tüm Ankaralılar tarafından bilindiğini, müvekkilinin …’ı yakından tanıdığını, adı geçenin vefat ettiği tarihe kadar müvekkilinin kullandığı markaya itirazda bulunmadığını, taraf markalarının da farklı olduğunu, SMK’nın 7/5-a maddesi uyarınca üçüncü kişilerin dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde “Gerçek kişilerin kendi adını belirtmesi şartıyla” kullanılan markalarda marka sahibinin bu kullanımı engelleyemeyeceğinin hükme bağlandığını, müvekkilinin bu şartları taşımakta olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davacı markasının asli unsuru “…” ibaresinden oluşmakta olup, markada yer alan diğer unsurların tali unsur konumunda bulndukları, hükümsüzlüğü istenilen davalı markasının ise “… ” ibaresinden oluştuğu, bu markada da “…” ibaresine markanın asli unsuru olarak yer verildiği, davacı markasının kapsamında 29, 30 ve 32. sınıflarda yer alan ve daha çok lokantalarda tüketiciye sunulan gıda maddeleri bulunmakta iken davalı markasının 43. sınıftaki hizmetler üzerinde tescilli olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunup bulunmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadıkları, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerektiği, somut dava bu yönden değerlendirildiğinde, dava konusu markanın kapsamında bulunan “yiyecek içecek sağlanması hizmetleri” ile davacıya ait markanın kapsamındaki malların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında benzer oldukları sonucuna varılmış olup SMK’nın 25. maddesi uyarınca sadece “yiyecek içecek sağlanması hizmetleri”ni kapsamında bulunduran marka yönünden hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 2014/103648 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının “…” isimli lokantanın sahibi olduğuna ilişkin kanıt sunmadığını, müvekkilinin 20 yılı aşkın süredir bu ibareyi kullandığını, 20 yıldır bu duruma sessiz kalındığını, bu konudaki tanıklarının dinlenmediğini, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, davanın SMK’nın 7/5-a maddesi uyarınca da reddinin gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, eldeki davanın açıldığı 02.09.2020 tarihi itibariyle, dava konusu markanın tescil edildiği 16.10.2015 tarihinin üzerinden beş yıllık sürenin dolmadığı, davalı “…” ibaresini 20 yıldır marka olarak kullandığını ve buna sessiz kalındığını savunmuş ise de, kullanımına dair delil olarak bir fatura dahi sunmadığı, her iki taraf markasının asli unsuru “…” ibaresi olup markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, davalı taraf SMK’nın 7/5-a maddesine de dayanmış ise de, dava konusu ibare davalının adında yer almadığından madde kapsamında dürüstçe bir kullanımın da söz konusu olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiş, davacının dayanak markasının ilk derece mahkemesi kararından sonra …’e devredildiği markasını devreden davacı ve devralan … vekili tarafından bildirildiğinden, davalı kurumdan devre ilişkin belgeler istenerek, … Dairemiz karar başlığında gösterilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,6‬0-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 15/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip