Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/818 E. 2023/725 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/818
KARAR NO : 2023/725
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : 2020/241 E. – 2021/87 K.

DAVACI : .
VEKİLLERİ
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2021 tarih ve 2020/241 E. – 2021/87 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2019/42607 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunun davalı şirketin 2017/106103 sayılı ve “…” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları kapsamındaki bazı mal ve hizmetler her ne kadar aynı olsa da marka işaretlerinin benzer olmadığını, markalar arasında söz konusu mal ve hizmetler yönünden iltibas oluşmadığını, itiraza mesnet markada yer alan “…” ibaresinin uyanmak anlamına geldiğini, markanın özgün ve ayırt edici nitelik taşıyan bir sözcükten oluşmadığını, müvekkili markasının Türkçede “uyanma noktası” anlamını taşıdığını, müvekkili markasının ortalama tüketici tarafından bir bütün olarak algılanacağını, “…” ibaresinin tek başına dikkat çekmeyeceğini, ortalama tüketicinin markaların farklı olduğunu ilk bakışta anlayabileceğini, markalar arasında benzerlik ve ilişki kurmayacağını, müvekkili markasında yer alan “…” ibaresinin işitsel olarak farklılık oluşturduğunu, başvuru markasındaki logonun yanında “…” ibarelerinin yer aldığını, kahve sektöründe “…” ibaresinin sıkça kullanıldığını, 30, 43. sınıflarda “…” ibaresi geçen çok sayıda markanın tescil edilmiş olduğunu, bu ibarenin SMK uyarınca kimsenin tekeline tahsis edilmemesi gerektiğini, tüketicilerin iki markanın birbirinden bağımsız ve farklı markalar olduğunu anlayacağını, müvekkil markasının görsel mizanpajındaki farklılıkların ve davalı markasında bulunmayan sözcüklerin davalı markasına nazaran son derece baskın olduğunu, markaların görsel farklılıklarının önem arz ettiğini, markaların karıştırılma olasılığının bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-1740 sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, her iki markada da “…” ibaresinin esas ve ayırt edici unsur olarak kullanıldığını, taraf markalarının benzer olduğunu, bu durumun markaların ilişkilendirilmesine ve karıştırılmasına neden olacağını, dolayısıyla dava konusu markanın reddedilmesinin gerektiğini, markalar arasındaki farkın ayırt edilemeyecek kadar küçük olduğunu ve bu farkın müvekkiline ait markayı akla getirdiği için seri marka izlenimi verdiğini, emtia listesinin de benzediğini, Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri bakımından da marka başvurusunun reddinin gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 30. sınıf emtialar ile davalının itiraza mesnet markasında yer alan 35. sınıf altında yer alan ilgili 30. sınıf emtialarının bir araya getirilmesi hizmetlerinin benzer olduğu, ayrıca, dava konusu 43. sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile davalı markasında yer alan 30. sınıf emtialar arasında da söz konusu emtiaların restaurant, cafe veya benzeri ortamlarda sunum şeklinde hizmetini kapsadığı için benzerliğin tespit ve kabul edildiği, dava konusu markada yer alan İngilizce ibarelerin Türkçede “uyanma noktası duyularınızı uyandırın” anlamına karşılık geldiği, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin de Türkçe’de “uyanma” anlamına geldiği, dava konusu markada yer alan ibarelerin Türkiye’de sıklıkla kullanılan ve anlamı bilinen ibareler olmadığı, bu ibare ile karşılaşan tüketici nezdinde markanın doğrudan kahveyi veya 30. sınıfta yer alan diğer ürünleri ve 43. sınıfta yer alan hizmetleri çağrıştırmayacağının değerlendirildiği, her ne kadar dosya kapsamında yer alan hukuki mütalaada “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu iddia edilse de bu ibarenin dava konusu mallar kapsamında ham madde, menşe, lezzet, sunum, amaç veya üretim metotları hakkında tanımlayıcı veya doğrudan çağrışım yapıcı olmadığı, bu sebeplerle ayırt ediciliğinin düşük olduğu yönünde bir kanaate varılmadığı, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin geri planda kalacak şekilde konumlandırıldığı, başvurudaki “…” ibaresinin markaya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, dava konusu marka ile davalı markası arasında hem emtiaların aynılığı hem işaret benzerliğinin gerçekleştiği, işaretler arasında benzerlik bulunuşunun özellikle iktisadi – idari kaynak bakımından tüketici algısında markaların, aynı kaynaktan gelen ürünler olduğu yanılgısına düşmesi sonucunu doğurabileceği işaretlerin ve emtiaların bu denli yakın oldukları, ilişkilendirilmelerinin, birbirinin devamı olarak algılanmasının mümkün olması karşısında dava konusu marka ile davalı markası arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markalarının bütün olarak incelenmesi gerektiğini, taraf markalarını oluşturan işaretler benzer olmadığından mal ve hizmet yönünden iltibas oluşmayacağını, bilirkişi raporunun bilimsellikten uzak olduğunu, “…” ibaresinin de düşük ayırt ediciliğe sahip olduğunu, davalının tekeline bırakılamayacağını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığı, itiraza mesnet markanın tek ve esaslı unsurunun davacının dava konusu başvurusunun da esas unsurunu teşkil ettiği, başvuruda bu ibare ile birlikte kullanılan “…” ibaresinin başvurudaki çekişmeli ibare ile tamlama şeklinde kullanıldığı ve ibareyi anlamsal olarak farklılaştırmadığı, başvurudaki şekil unsurunun da işaretler arasındaki benzerliği bertaraf etmediği, öte yandan içerisinde gıda uzmanı bilirkişinin de yer aldığı heyet tarafından düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre “…” ibaresinin 30 ve 43. sınıf mal ve hizmetlerde tanımlayıcılığının ve ayırt ediciliğinin düşük olduğunun kabul edilemeyeceği, bu ibarenin kimsenin tekeline bırakılamayacak ibarelerden olmadığı, buna göre taraf markaları benzer olarak kabul edilecek olup markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 24/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip