Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/804 E. 2023/726 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/804
KARAR NO : 2023/726
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI : 2018/330 E. – 2019/468 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/12/2019 tarih ve 2018/330 E. – 2019/468 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markasının davalı Kurum nezdinde T/02531 başvuru numarası ile tanınmış marka olarak da tescilli olduğunu, davalı şirketin 2017/40439 sayılı ve “…+şekil” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın Markalar Dairesi kararıyla kısmen kabul edilerek 29. Sınıfta yer alan bir kısım malların başvuru markasından çıkartıldığını, bu karar karşı yaptıkları itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedilmiş olduğunu, oysa müvekkilinin tescilli markaları ile dava konusu markanın ayniyet derecesinde benzediğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, başvurunun kapsamındaki 29. sınıf mallarla müvekkilinin itiraza mesnet markalarının kapsamındaki 32 ve 33. sınıf malların da ilişkili olduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli markaların seri marka niteliği taşıdığını, davalı markanın tescili halinde müvekkil markasının itibarından haksız bir şekilde yararlanacağını ileri sürerek, YİDK’nın 2018-M-4766 sayılı kararının iptalini ve 2017/40439 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkilinin marka başvurusundan davacının itirazı sonucu belirli emtiaların çıkarıldığını, bu kısmi ret kararına yapılan ikinci itirazın reddedildiğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, iltibas tehlikesinin var olmadığını, davalı marka ile itiraza mesnet markaların hitap ettiği kesimlerin çok farklı olduğunu, davacı markasının toplumsal tanınmışlık derecesine erişmiş bir marka olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, (gerek işaret, gerekse mal benzerliği oluştuğu), işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “şekil+…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “…” ibare içeren tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının tescilli markalı ürünlerinden satın almak isterken davalının başvuru markalı ürünü satın almak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği,
ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşabileceği, taraf marka işaretleri benzediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunduğu, bilirkişi heyetindeki karşı görüşe HMK’nın 282. maddesindeki “Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle iştirak edilmediği, taraf markaları arasında işaretler ve mal benzerliği oluştuğundan farklı sınıflara ait olup da tanınmışlık kriteri koşullarının oluşmadığı, ne var ki bu durumun oluşan neticeye de etkisinin olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 2018-M-4766 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2017/40439 sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzer olmadığını, markalar da aynı olmayıp “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirketi vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığını, rapordaki çelişkilerin giderilmediğini, reklam ve marka danışmanının muhalefet şerhinin bulunduğunu, taraf ürünlerinin marketlerde yan yana satılmayacağını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarının esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, böylece markaların esas unsurunun aynı olduğu, başvuruda şekil unsuru bulunmakta ise de, bunun başvuruyu itiraza mesnet markalardan farklılaştırmaya yetmediği, dava konusu markanın 29. sınıf malları kapsadığı, itiraza mesnet markaların ise 32, 33, 35, 41 ve 43. sınıf mal ve hizmetlerde tescilli oldukları, davalı tarafça markaların kapsamlarının benzer olmadığı savunulmuş ise de, içerisinde gıda mühendisi bilirkişinin yer aldığı heyetin çoğunluk görüşünde 29. sınıf malların 33. sınıf ile birlikte tüketilebilmesi ve 29. sınıfta yer alan emtianın restaurantlarda sunulabilmesi nedeniyle 43. sınıf hizmetler ile de ilişkili bulunduğunun belirtildiği, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/12/2015 tarih ve 2015/6254 E.-2015/13732 K. sayılı kararında 29. sınıfta tescilli “…” ibareli markanın davacının itiraza mesnet “…” ibareli markalarıyla benzer bulunduğu, bu hali ile taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmakla, davalı … vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı şirket vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … ile davalı şirketten ayrı ayrı alınması gereken 179,90’ar-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60’ar-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 23/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip