Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/800 E. 2023/279 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/800
KARAR NO : 2023/279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2020
NUMARASI : 2019/88 E. – 2020/458 K.

DAVACI :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/12/2020 tarih ve 2019/88 E. – 2020/458 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, itiraza mesnet …nolu “…” markasının başvuru yapıldığı 30.06.2014 tarihinde, “…” ibaresinin meşhur ve maruf coğrafi yer adı olduğunu ve Ankara dahil tüm Türkiye’de bu şekilde algılandığını, coğrafi yer adlarının tekel haklarının bir kişinin tekeline verilemeyeceği gibi bir şekilde tescil edilmiş olsa bile sonraki, “…” coğrafi yer adı ve işin nevi ile oluşturulmuş bileşke markalarında hiçbir zaman markanın asli unsuru olarak kabul edilmediğini, dava konusu “… …” ibareli markanın coğrafi yer adı ve işin nevi ile oluşturulmuş bileşke markalarında markanın esaslı unsurunun “…” olduğunu, dolayısıyla iltibasa sebebiyet verdiği yönündeki iddia ve görüşlerin tümden reddedilmesi gerektiğini, “…” markasının hangi mal ve hizmetlerde kullandığına dair tek bir belge dahi sunamadığını, itiraz sahibi … adına … tanınmışlığa dair herhangi bir kayıt bulunmadığını, davalı tarafın markalarının tanınmış marka niteliğinde olmadığını, YİDK kararında yer verildiği gibi dava konusu … nolu “… …” markasının asli unsurun “…” ibaresi olduğu kabul edilse dahi, itiraza gerekçe gösterilen 30.06.2014 tarih ve …numarayla kayıtlı “…” markasının, davacı adına 09.05.2014 tarih ve… numarayla tescilli “… …” markasından sonra kayıtlı olması nedeniyle müvekkilinin müktesep hakkı olduğunu, dava konusu … nolu “… …” marka başvurusunun da… nolu “… …” ibareli müvekkiline ait tescilli markanın serisi olduğunu, diğer yandan davalının, “…” ibaresi üzerinde tekel hakkı olduğunu ve kendi nam ve hesabına tanınmış olduğunu ileri sürerek müvekkili adına… numarayla tescilli “… …” markasının esaslı unsurunun da “…” olduğunu ve iltibasa sebebiyet verdiği iddiası ile Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/468 E. sayı ile kayıtlı dava konusu yaptığını, müvekkilinin de karşılık dava açarak, SMK md. 9 ve 26/1 (a) maddeleri ve meşhur maruf yer adlarının tek başına bir kişinin tekeline verilmemesi gerektiğinden SMK’nın 5(1) c madde hükümleri gereğince iptaline karar verilmesi istemli dava konusu yapıldığını, YİDK kararının iptali ve kayıtlı tüm hizmetler bakımından adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek … nolu “… …” ibareli başvurunun reddine dair 2018-M-9260 sayılı YİDK kararının iptaline, tüm mal ve hizmetler yönünden tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, … sınırları içerisinde daha sonra … olarak anılacak bölgede, 1967 yılında, bir sanayi bölgesi geliştirmek amacıyla müvekkili … (… Kooperatifi) kurulduğunu, müvekkili … … (… …) da anılan organizasyon yapısı içerisinde bölgesel ve sektörel kalkınmayı sağlamak amacı ile … Kooperatifi tarafından 1993 yılında kurulduğunu, “…” ibaresinin …sayı ile müvekkili … adına tescilli olduğunu, müvekkilinin … ibaresi bakımından tescil tarihinden çok önceye dayanan kullanım nedeniyle daha önce ve gerçek hak sahibi olduğunu, dava konusu “… …” ibareli markanın müvekkilin ismini ve … ibareli markalarının esas unsuru olan … ibaresini aynen içerdiğini, davacının markasında yer alan … ibaresine eklenmiş olan … kelimesi de marka başvurusuna hiçbir şekilde ayırt edicilik kazandırmadığını, davacıya ait marka başvurusu ile müvekkiline ait markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyinden haksız bir şekilde yarar sağlamak, onun itibarına zarar vererek ayırt edici karakterini zedelemek istediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “… …+şekil” ibareli marka başvurusu ile davalının “… + şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas, karıştırılma koşullarının oluştuğu, davacının önceki tarihli markasının tescil tarihi 2017 olup aynı yılda yapılan davaya konu marka başvurusu açısından 5 yıllık bir sürenin de geçmediği gözetiliğinde müktesep hak koşullarının davacı açısından oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf başvuru dilekçesinde, karşı tarafça sanki iş bu davanın tarafının “…” gibi hareket edildiğini, ilgili Kooperatife ilişkin olarak dosyaya sunulan belgeler ve bu yöndeki beyanlara itibar edilmesinin usule aykırı bulunduğunu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, “…” markasının tanınmışlığının dahi araştırılmadan hüküm kurulduğunu, eksik inceleme sebebiyle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, “…” ismi meşhur ve maruf bir coğrafi yer adı olduğuna göre, tek başına bir kişinin tekeline verilmeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, davacının “… …+şekil” ibareli marka başvurusu ile davalının “… + şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, zira her iki markada da asli unsurun “…” ibaresi olduğu, diğer yandan davalı markasının kapsamındaki hizmetlerin davacıya ait marka başvurusundaki hizmetler ile ilişkili ve bağlantılı hizmetler olduğu, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, diğer yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin; “… – …” ibarelerine ilişkin olarak verdiği 2020/939 Esas, 2020/5789 Karar ve 10/12/2020 Tarihli, “…-… …” ibarelerine yönelik olarak verdiği 2020/6773 Esas, 2022/886 Karar ve 07/02/2022 Tarihli kararlarında SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca iltibasın bulunduğunun belirlendiği, diğer yandan davacının önceki tarihli markasının tescil tarihi 2017 olup aynı yılda yapılan davaya konu marka başvurusu açısından 5 yıllık bir süre de geçmediği gözetiliğinde müktesep hak koşullarının davacı açısından oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip