Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/80 E. 2022/1534 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/80
KARAR NO : 2022/1534
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2018/385 E.(BİRLEŞEN 2018/507 E. DAHİL) – 2020/212 K.

DAVACI/BİRLEŞEN DOSYADA
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI/BİRLEŞEN DOSYADA
DAVACI :
VEKİLİ :
ASIL DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Men’i, Önlenmesi

BİRLEŞEN DAVANIN
KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/09/2020 tarih ve 2018/385 E.(Birleşen 2018/507 E. Dahil) – 2020/212 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı-birleşen dosyada davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin kurucusu olduğu … Şirketi’nin 2016 yılında kurulduğunu, inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin … Mahallesi’ndeki konut inşaatına ilişkin ruhsatın onaylanmasından sonra, “…” markasını tescil ettirmek için … numarayla 37. Sınıfta tescil başvurusu yaptığını ve tescilin kesinleştiğini, davalının müvekkilinin marka başvurusuna hiçbir itirazının olmadığını, projesi için web sitesi kurmak isteyen müvekkilinin http: /….com / web adresine rastladığını ve web adresinin içeriğinden davalının … muhitinde aynı isimli proje gerçekleştirdiğini öğrendiğini, bunun üzerine 31.07.2018 tarihli ihtarname göndererek davalıyı tescilden haberdar ederek ihlalin durdurulmasını talep ettiğini, davalının ihtarnameye cevap verdiğini ve kendilerine adlarına tescilli markanın kullanımının durdurulması ihtaratı yaptığını, … markasının ne kamu oyuna mal olmuş bir proje markası olduğunu ne Paris Sözleşmesi kapsamında korunacak kadar yaygın bir tanınmışlık kazandığını, dolayısıyla davalının ihtarnamede belirttiği hususların yersiz olduğunu, müvekkilinin ihtarını müteakip davalın kötüniyetle müvekkilinin tescilli markasıyla aynı ayırt edilemeyecek derecede benzer üç farklı marka başvurusu yaptığını, bu markaların “….”, “…” ve “…” olduğunu, bu başvurulara itiraz ettiklerini, bu anlamda usulüne uygun olarak tescil edilmiş markanın başka bir şirket tarafından proje adı olarak kullanılmasının engellenmesi ve tecavüzün men’i gerektiğini, davalının tescilsiz marka değerlendirmesine ilişkin iddiasını kabul etmediklerini, Ankara’da yüzlerce benzerinin yükseldiği bir inşaat projesinin adının müvekkilince kötüniyetle tescil edildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalının … markasının bilinirliğine ilişkin tek dayanağının Ağustos 2018 tarihli proie adı ve içeriğinin yazılı olduğu bir tabelanın fotoğrafı olduğunu, dolayısıyla kötüniyet ve hakiki sahiplik iddialarının edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin marka tescil başvurusunda bulunduğu tarihte davalı tarafın herhangi bir tescil başvurusunun bulunmadığını ileri sürerek tescil edilmiş markaya yönelen tecavüzün tespiti ile iş bu tecavüzün men’ine ve davalının müdahalesinin engellenmesine, davalıya ait http:// /….com / adresine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “…” isminin ticaret alanında ilk defa müvekkili tarafından kullanıldığı ve onun kullanımı ile ayırt edici nitelik kazandığını, tescilsiz marka haline geldiğini, müvekkilinin hakiki sahip konumunda olduğunu, davacının kendini haklı göstermeye çalışıp müvekkili aleyhine taleplerde bulunmasının yargı kararlarına, 556 sayılı KHK hükümlerine ve 6769 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olduğunu, “…” projesi için 2016 yılında inşaat ruhsatı alındığını ve “…” inşaatına başlama tarihi olan 23.01.2017 tarihinden beri müvekkili tarafından kullanılan işaret olduğunu, bu işaretin Ankara Büyükşehir Belediyesinin inşaat alanının önünde yasal olarak bulunmasını zorunlu tuttuğu tabelada mevcut olduğunu, “…” projesi altında devam eden daire satışlarının, akdedilen sözleşmelerin ve ödemelerin de resmi olarak “…” ibaresi altında yapılmakta olduğunu, gerçek hak sahipliği ile ilgili çeşitli delillerinin bulunduğunu, www…com ve www…com.tr alan adları ile isim ve domain haklarının da müvekkili adına kayıtlı ve tescilli olduğunu, davacının iyi niyetli olmayan bir şekilde müvekkilince oluşturulmuş ve kamuoyuna mal olmuş, yaklaşık 2 yıldır Ankara’da müvekkili şirket tarafından yürütülen büyük bir projenin adını, projeye gösterilen ilgiyi de görerek, haksız bir menfaat sağlamak yoluna gidip işareti tescil ettirdiğini, davacının TTK 55/4’e aykırı hareket ettiğini, tescilsiz de olsa bir markanın başlangıçta zayıf gözüküyor ise de kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanabileceğini, somut olayda … isminin başlangıçta alelade bir isim olarak nitelendirilebilecek ise de müvekkilinin kullanımı ile piyasada maruf hale geldiğini, davacının müvekkilinden habersiz şekilde, ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak müvekkilinin tescilsiz olarak kullandığı markasını ele geçirmeye, markanın tanınmışlığından haksız yararlanmaya tevessül ettiğini, davacının markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi için Ankara 4. FSHHM’nin 2018/507 E. sayılı dosyası marifeti ile dava açtıklarını, hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalının sahibi olduğu … tescil numaralı “…” markasını sahibi olduğu … … Ltd. Şti. üzerinden kullanmakta olduğunu, müvekkilinin ise bu markayı tescilsiz olarak davalının tescil başvurusundan çok önce kullanmaya başladığını ve kullanmaya devam ettiğini, “…” isminin ticaret alanında ilk defa müvekkili tarafından kullanıldığını ve onun kullanımı ile ayırt edici nitelik kazandığını, somut olayda dava konusu edilen markanın hakiki sahibinin müvekkili olduğunu, “…” projesi için müvekkilinin 2016 yılında inşaat ruhsatı aldığını, inşaata başlama tarihi olan 23.01.2017 tarihinden bu yana markayı kullanmakta olduğunu, müvekkilinin eskiye dayalı tescilsiz kullanımının şirketin ticaret sicilinde kayıtlı faaliyet konuları arasında da yer aldığını, davalının iyi niyetli olmayan bir şekilde müvekkilince oluşturulmuş ve kamuoyuna mal olmuş, yaklaşık 2 yıldır Ankara’da müvekkili tarafından yürütülen büyük bir projenin adını, projeye gösterilen ilgiyi görerek, haksız bir menfaat sağlamak yoluna giderek işareti tescil ettirdiğini, davalının müvekkilinin tescilsiz olarak kullandığı markasını ele geçirmeye, markanın tanınmışlığından haksız yararlanmaya tevessül ettiğini, davalının müvekkilinin instagram hesabındaki takipçiler arasında olduğunu, davalının müvekkilinin tescilsiz markasını kullanmasına engel olma amacı taşıdığını, “…”’nin müvekkilinin kendisine ait bir iş olmadığını, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne karşı yapılan bir taahhüt işi olduğunu, bu projenin tanıtımının hem müvekkili hem Belediye tarafından yapılmakta olduğunu, davacının başvurusuna itiraz edilmemiş olmasının hükümsüzlük davası açmaya engel bir durum olmadığı gibi müvekkili aleyhine yorumlanacak bir durum da olmadığını, dava dilekçesi ekinde sundukları delillerin müvekkilinin … projesi için yaptığı yatırımların ve davalının kullanımından önceki kullanımlarını göstermek için olduğunu ileri sürerek davalının … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının “…” ibaresinin tescilsiz bir marka olarak değerlendirilmesi gerektiği iddiasını kabul etmediklerini, markası veya proje içeriği olarak da birçok muadili bulunan ve Ankara’da yüzlerce benzerinin yükseldiği bir inşaat projesinin adının müvekkilince kötüniyetle tescil edildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin eşi benzeri olmayan bir projenin adını kullandığını, davacının asıl çalışma alanının altyapı olduğunu, daha önce Ankara’da bir konut projesi yapmadığını, bu nedenle müvekkilinin haksız bir kazanç elde etmeye çalıştığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının … markasının bilinirliğine ve aleniliğine ilişkin tek dayanağının Ağustos 2018 tarihli, proje adı ve içeriğinin yazılı olduğu bir tabelanın fotoğrafı olduğunu, dolayısıyla kötüniyet ve hakiki sahiplik iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını, hem davacının hem müvekkili firmanın inşaata başlama süreleri arasında yaklaşık 9 ay gibi bir süre bulunduğunu, dolayısıyla davacının ne kamuoyuna mal olmuş bir firma olduğunu ne kamuoyuna mal olmuş projelerden birini yürüttüğünü, isim ve unvanından da anlaşılacağı üzere konut sektörünün davacının asıl iş ve uğraşı olmadığını, davacının sunduğu belgelerin tamamının kendileri ile malzeme sağlayıcıları veya yüklenicileri arasında olduğunu, söz konusu ilişkilerin kamuoyu tarafından bilinemeyeceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini, müvekkilinin … markasının davacı tarafça kullanıldığını ancak 2018 yılının ilk yarısında web sayfası alım araştırmaları sırasında öğrendiğini ve 31.07.2018 tarihli ihtarname ile de davacıyı uyardığını, davacının takip tarihini belirtmeden sunduğu Instagram hesabının müvekkiline ait olmadığını, müvekkili şirketin adının … olduğunu, bu anlamda Instagram takibine ilişkin iddiayı reddettiklerini, davacının ihtarı müteakip Türk Patent ve Marka Kurumuna 3 farklı marka başvurusu yaptığını, bu markaların “… manzara”, “…” ve “…” olduğunu, marka korumasının tescil şartına bağlı olduğunu, müvekkilinin marka başvurusunda bulunduğu tarihte davacının herhangi bir tescil başvurusunun bulunmadığını, söz konusu markanın tanınmış markalar listesinde yer almadığını, davacının kötü niyet ve tanınmışlık iddialarına ilişkin somut delil sunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava açısından; davalıya ait http://….com internet adresinin 30/05/2017 tarihinde oluşturulduğu ve Mayıs 2021 tarihine kadar geçerli olduğu, bu internet alan adı kullanımının kapsamı ise, … isimli coğrafi alan sınırları içindeki yeni nesil konut projelerinden (yani inşaat hizmetlerini kapsayan) birine ilişkin olup, davacı tarafa ait 13/12/2017 tarihinde başvurusu yapılan, 04/06/2018 tarihinde de 37. sınıfta “inşaat hizmetleri”ni de içeren şekilde … sayı ile tescil edilen “…” ibareli markası hem sesçil, görsel ve anlamsal şekilde hem de emtia benzerliği örtüşmekle (benzemekle) beraber davacının marka tescili davalı internet sitesinden yaklaşık 7,5 ay kadar sonraya ilişkin olması karşısında davalının önceye dayalı kullanımı yani 6769 sayılı SMK 6/3 maddesi kapsamında davacının markasını başvurusunu veya tescilini engelleyen nispi ret sebebi oluşturduğu, neticeden davalının kullanımının davacıya ait tescilli markadan öncesine ilişkin hak bahşettiğinden marka tecavüzü koşullarının oluşmadığı, birleşen dava açısından; davacıya ait http://….com internet adresinin 30/05/2017 tarihinde oluşturulduğu ve Mayıs 2021 tarihine kadar geçerli olduğu, bu internet alan adı kullanımının kapsamı ise, … isimli coğrafi alan sınırları içindeki yeni nesil konut projelerinden (yani inşaat hizmetlerini kapsayan) birine ilişkin olup davalı tarafa ait 13/12/2017 tarihinde başvurusu yapılan, 04/06/2018 tarihinde de 37. sınıfta “inşaat hizmetleri”ni de içeren şekilde … sayı ile tescil edilen “…” ibareli marka ile biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik oluştuğu her iki markanın “… – …” ibaresi olarak ön plana çıktığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, davacıya ait … markasal kullanımı ile davalıya ait … markasını aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu 37. sınıftaki inşaat hizmetleri için ayırdığı satın alma / yararlanma süresi içinde davalı tarafın markasını davacı tarafın tescilsiz markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından her iki marka arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sunulan markalar algısı oluşabileceği, taraf marka işaretlerinin benzediği, davalının marka tescilinin davacı internet sitesinden yaklaşık 7,5 ay kadar sonraya ilişkin olması karşısında davacının inşaat hizmetleri açısından önceye dayalı kullanımı yani 6769 sayılı SMK 6/3 maddesi kapsamında davalının markasının başvurusunu veya tescilini engelleyen nisbi ret sebebi oluşturduğu, dolayısıyla SMK 25/1. maddesindeki hükümsüzlük kısmen oluştuğu gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, birleşen davada dava konusu … sayılı markanın kapsamında yer alan ”İnşaat hizmetleri” yönünden markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine, diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı birleşen davada davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, sadece İnternet sitesinin başvurudan önce kurulduğu gerekçesiyle markasının tanınmış marka olduğu yönündeki değerlendirmelerin hukuka ve mevzuatlara aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı asıl davanın reddi kararının kaldırılması gerektiğini, tecavüzün men’ine ve davalının müdahalesinin engellenmesine, davalıya ait http:///….com adresine erişimin engellenmesine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın hem de müvekkil firmanın inşaata başlama süreleri arasında yaklaşık 9 ay gibi bir süre bulunduğunu, davacının maruf ve meşhur olma iddiasının reddedildiğini, “…” markasının kamuoyu nezdinde ayırt edici nitelik kazanması, maruf ve meşhur olması ve dolayısıyla hakiki sahiplik iddiası abesle iştigal olduğunu, sadece internet sitesinin 7,5 ay önce kurulmuş olmasının nisbi ret sebebi sayılamayacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, asıl davada marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, önlenmesi, birleşen davada marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalıya ait http://….com internet adresinin 30/05/2017 tarihinde oluşturulduğunun ve Mayıs 2021 tarihine kadar geçerli bulunduğunun dosya kapsamında belirlendiği, davalı Şirketin bu internet alan adı kullanımının kapsamının bir konut projesine ilişkin bulunduğu, davacı …’a ait 13/12/2017 tarihinde başvurusu yapılan, 04/06/2018 tarihinde de 37. sınıfta “inşaat hizmetleri”ni de içeren şekilde … sayı ile tescil edilen “…” ibareli markası ile davalı şirketin kullanımı arasında iltibas bulunmakla beraber davacının marka tescilinin davalının internet sitesinden yaklaşık 7,5 ay kadar sonraya ilişkin olduğu, davalı şirketin önceye dayalı kullanımının, inşaat hizmetleri açısından 6769 sayılı SMK’nın 6/3. maddesi kapsamında nispi ret sebebi oluşturduğu, davalının kullanımının davacıya ait tescilli markadan öncesine ilişkin hak bahşettiğinden marka tecavüzü koşullarının oluşmadığı, SMK’nın 25/1. maddesindeki hükümsüzlük şartlarının kısmen oluştuğu anlaşılmakla, davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı-birleşen dosyada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı-birleşen dosyada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacı-birleşen dosyada davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı-birleşen dosyada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafın uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip