Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/8 E. 2022/1572 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/8 – 2022/1572
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/8
KARAR NO : 2022/1572
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2020
NUMARASI : 2020/16 E. – 2020/316 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/11/2020 tarih ve 2020/16 E. – 2020/316 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin … nolu, “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının… nolu “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa başvuru ile müvekkilinin markalarının karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer olduğunu, müvekkilinin tescilli markalarının tanınmış hale geldiğini, bu markalardan “…” ibareli markaların da bunlardan olduğunu, başvurunun seri marka izlenimi verdiğini, her ne kadar itiraza mesnet markalar “… …” olarak tescilli ise de “…” olarak kullanıldığını, davalı Kurum nezdinde tescilli 346 adet markada “…” ibaresinin bulunduğunu, bu bağlamda söz konusu ibarenin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, markanın tescil edilmesinin davacının markasının ayırt edici vasfının zedelenmesine ve haksız rekabete neden olacağını ileri sürerek, YİDK’nın 11/11/2019 tarih ve 2019-M-8561 sayılı kararının iptali ile dava konusu… başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, …’nın kurucusu olan müvekkilinin öğrencilerine çağın gerekliliklerini tüm yanlarıyla sunabildiği yeni nesil bir … ile akademik eğitimin ötesinde bir yaşam alanı sunarak alanında ilk sırada olmak hedefiyle “…” markasını tescil ettirdiğini, müvekkiline ait markanın davacının itirazına dayanak markalarından farklı sınıflarda tescilli olduğunu, iltibasın söz konusu olmayacağını, davacının markaları 09, 35, 36 ve 38. sınıflarda tescilli iken müvekkilinin markasının 16, 41 ve 43. sınıflarda tescil edildiğini, markaların tescilli olduğu sınıflar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunmadığını, davacının markalarının tanınmış marka olarak tescilli olmadıklarını, bu nedenle kendi sınıfları dışındaki sınıflar için korumadan yararlanamayacaklarını, davacının tanınmışlık iddialarının reddinin gerektiğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığından iltibas ihtimalinin mevcut olmadığını, kötü niyet iddialarının yersiz olduğunu, haksız rekabet şartlarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 16. sınıftaki malların davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer, kalan mal ve hizmetlerin farklı oldukları, çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken itiraza dayanak markaların standart karakterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu, taraf markalarında yer alan “…” kelimesinin Yunanca … yani “yeni” sözcüğünden türediği, eklendiği kelimeye en basit tabirle “yeni” anlamı kattığı veya “yeni” vurgusu yapan bir ön ek olduğu, bu ibarenin hemen hemen tüm sektörlerde sıklıkla aynı anlamda kullanılan, ilgili tüketiciler açısından anlamı bilinen, ayırt ediciliği düşük ve dolayısıyla zayıf bir ibare olduğu, karşılaştırılan markalar arasında, içerdikleri farklı kelime unsurlarının varlığı sebebiyle yeterince farklılaşmanın sağlandığı, taraf markaları arasında benzerlik olmadığı kabul edildiğinden, taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, markalar arasında benzerlik bulunmadığından tanınmışlık iddiasının incelenmesi için gereken şartların oluşmadığı, somut olayda kötü niyetli bir başvurudan bahsedilemeyeceği, hükümsüzlük talebi açısından taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin markasındaki “…” ibaresinin tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından ayırt edici niteliği haiz olduğunu, İngilizce konuşan halk tarafından kelimenin Yunanca anlamı ile hemen ilişkilendirilmeyeceğini, davalının markasını müvekkilinin kullandığı şekilde tescil ettirmek istediğini, davalı Kurum nezdinde tescilli “…” ibareli 415 adet marka bulunduğundan bu ibarenin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin müvekkilinin markası kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür/benzer ve ilişkili olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markasının tanınmış marka vasfı taşıdığını, başvurunun tescilinin müvekkilinin tanınmış hale getirdiği markaların sulandırılmasına sebebiyet vereceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve “…” ibaresinin Yunanca “yeni” anlamına gelip, önünde kullanıldığı sözcüğe “yeni” anlamını katan bir kelime olduğu, ticaret hayatından sosyal hayata kadar pek çok alanda yaygın şekilde kullanıldığı, dolayısıyla zayıf bir ibare ibare olup, davacının da bunu öngörmesi ve aynı ibarenin başka sözcüklerin ilavesiyle başka kişilerce marka olarak kullanılmasına katlanmasının gerektiği, anılan ibarenin kimsenin tekeline bırakılamayacağı, somut uyuşmazlıkta da başvuruda yer alan diğer ibare, şekil ve renk unsurları ile davacı markalarından ayırt ediciliğin sağlandığı, dolayısıyla mahkemece tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesinin söz konusu olmadığı, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.