Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/799 E. 2023/765 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/799
KARAR NO : 2023/765
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2021
NUMARASI : 2019/55 E. – 2021/55 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/02/2021 tarih ve 2019/55 E. – 2021/55 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava konusu 2012/26833 sayılı “…” ibareli markanın müvekkili ile müteveffa babası … tarafından yaratıldığını, 2008/54131 sayılı ve “S” ibareli marka ile üst kimlik olarak … ibaresinin markasal olarak müteveffa … tarafından kendisinin vefat ettiği 02.03.2011 tarihine kadar yaklaşık 40 yılı aşkın bir süre boyunca tüm ticari faaliyetlerinde kullanıldığını, ancak onun vefatından sonra davalı tarafça kötü niyetli olarak münferiden kendi adına tescil ettirildiğini, müvekkilinin yurt dışında yaşaması nedeniyle davalının dava konusu markayı kendi adına tescil ettirdiğini yeni öğrendiğini, davalının, tarafına gönderdikleri ihtarnameye verdiği cevapta markanın müvekkilinin murisi tarafından kullanıldığını kabul ettiğini, murisin uzun yıllardır kullandığı bir markanın mirasçılardan biri tarafından kendi adına tescil ettirilmesinin haksız olduğunu, tarafların markaya elbirliği şeklinde malik olduklarını, davalının haksız olarak tek başına tescil ettirdiği markayı internet alan adında ve mail adresinde de kullandığını ileri sürerek, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “…” ibaresinin … ailesine ait şirketler topluluğunun kurulması ile birlikte ihdas edilip kullanıldığını, aileye ait şirketler topluluğu olmadan bu ibarenin kullanılmasının yasal olmayacağını, ancak muris ile taraflar tarafından kurulan şirketlerden ikisinin 2011 yılından beri müvekkili tarafından yönetildiğini, dava konusu ibarenin sadece tarafların murisi tarafından değil, davacı ve davalı müvekkilinin oluşturduğu adi ortaklık tarafından ihdas edildiğini, adi ortaklık çerçevesinde tescilsiz olarak ortaklaşa kullanılan makanın gerçek hak sahiplerinin markayı birlikte kullanan kişiler olduklarını, ortaklardan her birinin markayı tek başına kullanabileceğini ve markayı adına tescil ettirebileceğini, davacının … … ve “…” ibaresini (üstü kapalı ve eylemle olarak) terkettiğini, … A.Ş. ve … A.Ş.’yle olan tüm ilişkilerini sonlandırdığını, sadeceIndependence … (…)’ın hisselerini devralıp bu hisseler üzerinden grup içinde yer almayan … (…) isimli şirketi yönettiğini, davacının hissedarı ve yönetiminde olduğu şirketlerin dava konusu ibareyi kullanmadıklarını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, dava konusu 2012/56833 sayılı markanın 2008/54131 sayılı markadan esinlenmek suretiyle yaratıldığı iddiasının da markaların benzer olmaması nedeniyle yasaya uygun olmadığını, davacının markanın kullanılmasına eylemli olarak izin verdiğini ve sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkını kaybettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, 2012/56833 ve 2008/5413 sayılı markalar benzer olmadığından SMK’nın 6/1 ve 25. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun oluşmadığı, 1990’lı yılların başlarından muteber olmak üzere, murisin ve tarafların yazışmalarında ve şirketlerinin ticari faaliyetlerinde kullanılan/ihdas edilen “… … – … …”, “… …” ve yine “ Şekil+S” şeklindeki tanıtma vasıtalarının gerçek hak sahibinin, ne veraset yöntemi hasebiyle (birlikte) tarafların, ne de adi ortaklık nedeniyle (müştereken) muris ve tarafların olmadığı, bu tanıtma vasıtalarının gerçek hak sahiplerinin, ayrı birer tüzel kişiliğe sahip aile şirketlerinin her biri olduğu, gerçek hak sahibi olmayan bir kişinin ise tescilli bir markanın SMK’nın 6/3. maddesi gerekçesi ile hükümsüz kılınmasını talep etmesi hukuken mümkün olmadığından; somut uyuşmazlıkta dava konusu edilen 2012/26833 numaralı markanın 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında hükümsüz kılınması koşullarının somut olayda mevcut olmadığı” şeklindeki bilirkişi görüşüne itibar edildiği ve SMK’nın 6/3 ve 25. maddesindeki hükümsüzlük koşullarının da gerçekleşmediği, “davalının dava konusu edilen 2012/26830 numaralı markada geçen “…” ibaresi üzerinde sadece kendisinin değil, muris …’in (… vefat ettiği için onun mirasçılarının), aynı şirketlerin çatısı altında yöneticilik yapan ve aynı şirketlerin hissedarı olmuş olan davacının ve bu ibare altında yürütülen tüm ticari faaliyetlerin asıl sahibi olan sermaye şirketlerinin (Bu şirketler “aile şirketi” olsa dahi) hak sahibi olduğunu bilmemesinin “dürüstlük kuralı”na ve “basiretli tacir olma gereği”ne aykırı olduğu, başkasının / başkalarının da hak sahibi olduğunu bildiği / bilmesi gerektiği halde bir markayı sadece kendi adına tescil ettirmenin iyiniyetli bir davranış olarak kabul edilemeyeceği, davalının iyiniyetli davranmaması nedeniyle SMK’nın 6/9 ve 25. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun oluştuğu, davalının yöneticisi olduğu şirketler yanında … ve … şirketlerinin de dava konusu ibare üzerinde hak sahibi olmaları nedeniyle davacının ibare üzerindeki tüm haklarını devrettiğinin söylenemeyeceği, dava konusu markanın tescilinin üzerinden 5 yıl geçmediğinden sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne ve dava konusu 2012/26833 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, müvekkilinin dava konusu ibareyi başkası tarafından kullanılmasına engel olma amacıyla tescil ettirmediğini, davacının grup şirketlerinden koptuğunu, bu şirketler olmadan da dava konusu ibareyi kullanamayacağını, adi ortaklardan her birinin markayı kendi adına tescil ettirebileceğini, … ve … tarafından dava konusu ibarenin kullanılmaması nedeniyle bu şirketlerin de dava konusu ibare üzerinde hak sahibi olduklarının kabulünün yasaya uygun olmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dosya arasında bulunan yazışmalara göre dava konusu “…” ibareli markanın tarafların babası müteveffa … tarafından tescilsiz olarak aile üyelerinin hissedarı oldukları şirketler için kullanıldığı, buna göre ibare üzerinde hak sahibinin … A.Ş., … A.Ş., Independence … isimli şirketler oldukları, davalının, dava konusu marka için tescil başvurusunda bulunduğu 22.03.2012 tarihinde davacının da bu şirketlerden … A.Ş., … ve … şirketlerinde hissesinin bulunduğu, davalının grup şirketlerine ait olduğunu bildiği dava konusu markayı kendi adına tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğu, davacının söz konusu tescilin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek markanın hükümsüzlüğünü talep ettiği, kötüniyetin SMK’nın 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak düzenlendiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2023 tarih ve 2021/11-945 E.-2023/295 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere ne 556 sayılı KHK’da ne da 6769 sayılı SMK’da hangi hallerin kötüniyetli marka başvurusu sayılacağının belirtilmediği, ancak genel olarak hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde tescil için başvuruda bulunulması veya başvurunun tescil ettirilmesinin kötüniyetli marka başvurusu olarak tanımlanabileceği, yine başkası tarafından kullanılan bir markanın aynısını veya benzerini bilerek ve haklı bir neden olmaksızın sırf rakibini engellemek amacı taşıyan engelleme markalarının kötüniyetli marka başvurusu olarak değerlendirileceği, başkasının markasından haksız olarak yararlanma veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme ve marka ticareti yapma ya da şantaja yönelik başvuruda bulunma ve tescil ettirmenin de kötüniyetli olarak kabul edilmesi gerektiği, bu kapsamda marka hükümsüzlüğü davalarında kötüniyet iddiası ileri sürülmüş ise 4721 sayılı Kanun’un 2. maddesi gereğince kötüniyetin korunması söz konusu olamayacağından her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak açıkça kötüniyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta da davalının hak sahibi olmadığını bildiği markayı kendi adına kötüniyetli olarak tescil ettirmiş olduğu, yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip