Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/795 E. 2023/274 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/795
KARAR NO : 2023/274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2021
NUMARASI : 2019/331 E. – 2021/41 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/02/2021 tarih ve 2019/331 E. – 2021/41 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1927 yılında kurulduğunu, “…” markasının tanınmış marka olarak kayıtlı olduğunu, çok sayıda “…” ibareli marka tescilleri bulunduğunu, dava konusu markanın yayınına itiraz ettiklerini, ancak itirazın reddedildiğini, oysa marka işaretlerinin ve markaların kapsamlarının aynı olduğunu, Y ve İ harflerinin okunuşuna ilişkin emsal kararlar bulunduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek dava konusu YİDK kararının iptalini ve markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, YİDK kararının doğru olduğunu, markaların benzer olmadığını,savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “şekil +…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın olmadığı, başvuru markası ibaresi üzerinde davacının SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceye dayalı hakkı olduğunun kanıtlanmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun oluşmadığı, kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirkete ait “…” esas unsurlu markalar ile dava konusu markanın SMK madde 6/1 anlamında gerek görsel, gerek işitsel ve gerekse telaffuz olarak birbirine benzer ve hatta birebir aynı olduğunu, tescili istenen mal ve hizmet sınıfları yönünden de birebir bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini uzun yıllardır kullanmakta olup, ilgili ibarenin ayırt edici unsur haline gelmesini sağlamış, maruf ve meşhur hale getirerek büyük bir tüketici kitlesi oluşturduğunu, dava konusu “…” ibaresi müvekkili şirketlere ait redde mesnet “…” ibareli markalarıyla okunuşunun aynı olduğunu, “…” ibaresinin yanına getirilen “…” ibaresinin …/… ibarelerinin ortaklığından kaynaklanan benzerliğin etkisini azaltmakta yeterli olmadığını, dava konusu “…” ibareli marka tescil talebinin 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddeleri uyarınca reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markanın, tanınmış marka sicilinde tescilli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “şekil +…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraflara ait marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın da oluşmadığı, zira bütünsel olarak markalar değerlendirildiğine, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar /hizmetler için ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içinde, davalının “şekil +…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, başvuru markası ibaresi üzerinde davacının SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceye dayalı hakkı olduğu kanıtlanmadığı, tarafların marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4. ve 6/5. maddesindeki tanınmışlık şartlarının oluşmadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip