Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/789 E. 2023/649 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/789 – 2023/649
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/789
KARAR NO : 2023/649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2020
NUMARASI : 2019/70 E. – 2020/304 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Marka YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/10/2020 tarih ve 2019/70 E. – 2020/304 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkilinin markalarının asıl unsurunu aynen içerdiğini, dava konusu başvurunun tescil edilmek istendiği 28. sınıf malların müvekkili markaları kapsamında aynen yer aldığını, taraf markaları arasında iltibas koşulları oluştuğu gibi SMK’nın 6/5 uyarınca da başvurunun reddi gerektiğini, “…” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının asıl unsurunun oluştuğunu, başvurunun haksız rekabet teşkil ettiğini ve kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, 2018-M-10408 sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak , davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin davacıdan çok daha önce kurulduğunu, tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece,”…” ibareli dava konusu başvuru ile davacının 2011/29468 sayılı ve “…+şekil ” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, tarafların marka işaretleri benzemediğinden, SMK 6/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, kötü niyet ve haksız rekabet iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkilinin “…” ibareli markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere uyuşmazlık konusu 28. sınıf malların müvekkilinin markaları kapsamında yer aldığını, taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını, “…” ibareli başka bir başvurunun müvekkilinin markaları ile benzer kabul eden mahkeme kararı karşısında işbu davaya konusu başvurunun da müvekkili markaları ile benzer kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca somut olaya bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da oluştuğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin 28.04.2017 tarihinde 2017/39332 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 28. sınıf malların yer aldığı, başvurunun ilanına davacının 2011/29468 sayılı ve “…” ibareli markasına dayalı olarak iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeleriyle itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiği, davacının önceki gerekçelerle bu karara yaptığı itirazın da YİDK’in 06.12.2018 tarih, 2018-M-10408 sayılı kararıyla reddedildiği, YİDK kararının davacıya 17.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 14.02.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesinin kabulü ve davacının istinaf itirazları gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, aynı Kanun’un 6/5 maddesi maddesi uyarınca başvurunun tescili engeli bulunup bulunmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olup olmadığı ve haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı dava dilekçesinde davalı Kurum nezdinde dayandığı 2011/29468 sayılı marka dışında 2016/23691, 2016/20081, 2013/45997,2012/36799,2010/60147 ve 2006/58474 sayılı markalarına da dayandığından, davadaki hükümsüzlük istemi bakımından anılan markalar da nazara alınarak inceleme yapılması gerekmiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru kapsamında 28. sınıf mallar yer almaktadır. Dosya kapsamında bulunan marka tescil belgeleri ve mahkemece alınan bilirkişi raporundaki emtia karılaştırma tablosundan anlaşılacağı üzere davacının davalı Kurum nezdindeki itirazına mesnet 2011/29468 sayılı markası ile dava dilekçesinde dayandığı 2006/58474 sayılı markasının tescil kapsamında da 28. sınıf mallar aynen yer aldığından, dava konusu başvuru ile davacının 2011/29468 ve 2006/58474 sayılı markaları arasında uyuşmazlık konusu 28. sınıf mallar yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, davacının dava dilekçesinde dayandığı diğer markaları kapsamında 28. sınıf mallar bulunmadığından, bu markalar yönünden emtia benzerliğine ilişkin koşulun oluşmadığı kabul edilmiştir.
Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince ,yukarıda da belirtildiği üzere emtia benzerliğine ilişkin şart davacının 2011/29468 ve 2006/58474 sayılı markaları yönünden gerçekleştiğinden, iltibas değerlendirmesinin bu markalar dikkate alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir. Davacının anılan markaları “…” ve “… …” ibarelerinden, dava konusu başvuru ise “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda yer alan “…” ibaresinin başvuruda yer alan diğer kelime unsurlarının baş harflerinden oluşan kısaltması, “…” ibaresinin de davalı Şirketin ortağı ve yetkili temsilcisinin adı ve soyadı olduğu gözetildiğinde başvurudaki marka algısı yaratan asli unsurun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır. Davacının 2011/29468 ve 2006/58474 sayılı markalarının asli unsuru da “…” ibaresidir. Zira 2011/29468 sayılı davacı markası yalnızca anılan ibareden oluştuğu gibi, 2006/58474 sayılı markada yer alan “…” ibaresi de ayırt ediciliğe katkı sağlamayan tali unsur niteliğindedir. Bu duruma göre yapılan değerlendirmede, “…” asıl unsurlu dava konusu başvuru ile davacının 2011/29468 ve 2006/58474 sayılı markalarının görsel, işitsel ve anlamsal yönden bıraktıkları genel izlenim yönünden benzer oldukları, tüketicilerce dava konusu başvurunun, davacı markalarının uzantısı, yeni bir versiyonu, davacı markasının yeni biçimde oluşturulmuş bir serisi olarak algılanma ihtimalinin bulunduğu, bunun da markaların karıştırılmasına yol açacağı, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği, diğer bir deyişle dava konusu başvuru ile davacının 2011/29468 ve 2006/58474 sayılı markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, dolayısıyla dava konusu YİDK kararının yerinde olmadığı ve dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu varılmış, bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafça somut uyuşmazlık bakımından tanınmışlık ve kötü niyet vakalarına dayanılmışsa da, mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı markalarının tanınmış olduğu ispatlanamadığı gibi sırf başka bir marka ile benzer marka başvurusunda bulunmak kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceğinden ve dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığına dair başkaca bir delil de sunulmadığından, Dairemizce davacı tarafın tanınmışlık ve kötü niyete dayalı iddiaları yerinde bulunmamış, yine sadece benzer marka başvurusunda bulunmak haksız rekabet de oluşturmayacağından, davacının bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/10/2020 gün ve 2019/70 E. – 2020/304 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile… YİDK’in 06/12/2018 tarihli ve 2018-M-10408 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalı Şirket adına tescilli 2017/39332 sayılı ve “…” ibareli dava konusu markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile kalan 135,50-TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 118,20-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 61,00-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.141,30-TL yargılama giderine, 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.230,10-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi yargılama gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 18/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.