Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/784 E. 2023/669 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/784
KARAR NO : 2023/669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2020
NUMARASI : 2019/131 E. – 2020/188 K.

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/09/2020 tarih ve 2019/131 Esas – 2020/188 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Şirketin 2017/76961 numaralı ve “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli “…” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, hem müvekkilinin dayanak markaları hem de başvuru markasının 03. sınıftaki malları kapsadığını ve bu malların ortalama tüketicilere hitap ettiğini, müvekkilinin dayanak markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, anılan markaların tanınmış bulunduğunu, dava konusu başvurunun ise “… …” ibaresinden oluştuğunu, bu haliyle anılan markanın ortalama tüketici nazarında müvekkilinin marka ailesinin yeni bir üyesi algısı oluşturacağını ve karıştırılma ihtimalinin kaçınılmaz hale geleceğini, müvekkilinin “…” markalarının tanınmış olduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli tanınmış markaların hem WIPO aracılığıyla hem ülkesel başvurular ile birçok ülkede tescilli bulunduğunu, müvekkili markaları ile aynı malları kapsayan ve aynı tanınmış markasını asli esas unsur olarak içeren davalı şirketin hiçbir yatırım yapmaksızın ve emek harcamaksızın müvekkilinin … marka ailesinin üyesi olduğu zannı ile haksız yarar sağlamasının kaçınılmaz olacağını, davalı şirketin, müvekkilinin uzun yıllara ve çok büyük miktarda mali yatırıma dayanan üretim bilgisi, know how veya makine parkına sahip olamayacağından üretim kalitesinin, müvekkilinin üretim kalitesine yakın olamayacağını ve kalitesiz üretimin ise müvekkilinin yıllarca adım adım oluşturduğu itibarının büyük zarar görmesine neden olacağını, dava konusu başvurunun aynı zamanda kötü niyetli olduğunu, davalının daha önce de 2017/79628 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkili tarafından söz konusu başvuruya karşı yapılan itirazın YİDK tarafından kabul edilerek başvurudan 3. sınıf malların çıkartıldığını, davalı idarenin bunun dışında da çok sayıda kararda müvekkili lehine kararlar verdiğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-10584 sayılı kararın iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… …” ibareli başvuru markasıyla davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı açısından sescil ve görsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, mal benzerliği koşulunun da oluştuğu, dava konusu mallar açısından ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeye ait markalar olarak algılanabileceği, bu açıdan taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki karıştırılma koşullarının oluştuğu, her ne kadar davacı taraf SMK’nın 6/5 maddesi anlamında tanınmışlık, 6/9 anlamında da kötüniyet iddiasında bulunmuş ise de bu hususların kanıtlanmadığı, ancak bu durumun oluşan sonuca etkili görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu Türk Patent’in 2018-M-10584 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2017/76961 sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, taraf markaları arasında fonetik, okunuş, genel intiba olarak bir benzerlik bulunmadığını, mahkemece taraf markalarında yer alan “…” ibaresinin benzer olduğu, bu durumun iltibas ihtimali yarattığı şeklinde değerlendirmeye yapılmış ise de işbu değerlendirmenin hatalı bulunduğunu, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin İngilizce kökenli bir kelime olup, Türkçe’de “akıllı” anlamına geldiğini, söz konusu ibarenin ticari hayatta sıklıkla kullanıldığını, hem marka olarak sıklıkla kullanılan hem de toplumun geniş kesimlerince anlamı bilinen bu ibarenin ayırt edici niteliğinin nispeten düşük olduğunu, dava konusu başvuruda yer verilen “…” ibaresinin markaları farklılaştırmaya yeterli bulunduğunu, bu nedenlerle müşteri kitlesi tarafından taraf markalarının karıştırılması ihtimalinin mevcut olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira davacı markalarının asli unsurunu teşkil eden “…” ibaresinin dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak kullanıldığı, bu ibarenin 3. Sınıftaki mallar yönünden tanımlayıcı olduğunun söylenemeyeceği, ayırt ediciliğinin çok güçlü olmadığı kabul edilse dahi başvuruda farklı olarak yer verilen “…” ibaresinin ayırt ediciliği sağlamaya yeterli olmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3- İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip