Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/782 E. 2023/667 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/782
KARAR NO : 2023/667
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2021
NUMARASI : 2019/333 E. – 2021/40 K.

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/02/2021 tarih ve 2019/333 Esas – 2021/40 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır “…” olan ticaret unvanının çekirdeğinin ilk iki harfinden esinlenerek “…” tanıtma vasıtasını markalarında bazen tek başına bazen de yan unsurlarla birlikte kullandığını, bu işareti marka olarak da tescil ettirdiğini, bu kapsamda “…” ibareli markalarının olduğunu, davalı Şirketin ise 2018/19861 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, bu markada arka planda yer alan fincan ve bardak figürlerinin markanın tescil edilmek istendiği 16. sınıftaki mallar açısından tanımlayıcı nitelikte olduğundan markanın sadece yan unusuru olabileceklerini, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile dava konusu edilen markanın bu nedenle ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, taraf markalarının 16. sınıfa giren emtialarda kullanılacağını, bu nedenle markalar arasında emtia ayniyeti/benzerliği şartının da gerçekleştiğini, karşılaştırılan markaların hedef kitlesinin orta seviyedeki tüketiciler olduğunu ve bunların uzman kişiler olmadığını, bu tüketicilerin taraf markalarını “seri marka” olarak algılaması ve işletmeler arasında ekonomik/idari bir bağlantı bulunduğunu düşünmesi olasılığının yüksek olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır kağıt/ambalaj sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” tanıtım işaretinin müvekkili ile özdeşleştiğini, davalının müvekkili ile aynı sektörde ve aynı şehirde faaliyet gösteren bir firma olarak müvekkili markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, bu yüzden davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-4859 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, taraf markalarının birbirlerine benzemediğini, markalar arasında hiçbir benzerlik yokken davacının huzurdaki davayı ikame etmesinin kötü niyetli bulunduğunu, her iki şirketin de sanayi bölgesinde üretim yaptığını ama müşterilerinin farklı kesimler olduğunu, tarafların müşterilerinin uzman kişilerden oluştuğunu, davacının kötü niyet iddialarının da soyut bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…+şekil” ve “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı oluşabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluştuğu, dava konusu başvuru ibaresi üzerinde davacının önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği, diğer fikri ve sınai hak, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı ve başvurunun haksız rekabete yol açtığı iddialarının kanıtlanmadığı, ancak bu durumun iltibası ortadan kaldırmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Türk Patent’in 2019-M-4859 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu, 2018/19861 başvuru numaralı “…” ibareli başvuru ile itiraza ve davaya gerekçe olarak gösterilen davacı markalarının bütün olarak bıraktıkları izlenim itibariyle görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadıklarını, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira başvuruyu oluşturan ibare ile davacı markaları arasında yüksek düzeyli işitsel benzerlik olduğu gibi görsel yönden de markaların benzer oldukları, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davalı… tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3- İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip