Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/78 E. 2022/1538 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/78
KARAR NO : 2022/1538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2018
NUMARASI : 2017/149 E. – 2018/236 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/06/2018 tarih ve 2017/149 Esas – 2018/236 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının … sayılı “….com.” ibareli marka başvurusunun ilanına müvekkili tarafından yapılan itirazın Markalar Dairesi ve YİDK tarafından ret edildiğini, oysa bu ret kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin 1981 yılında kurulduğunu, Türkiye’deki en büyük turşu üretim kapasitesinin sahibi olduğunu, müvekkilinin ayçiçeği, mısır, kanola, soya, zeytinyağı, konserve ürünler, ketçap, mayonez, salça, çeşitli domates ürünleri, değişik lezzetteki soslar ve turşu çeşitlerini geniş ürün yelpazesi ile Türk ve Dünya tüketicisine sahip olduğunu, Iso’nun yapmış olduğu 2010 yılındaki araştırmada Türkiye’nin en büyük 500 şirketi sıralamasında 305. Sırada yer aldığını, birçok kalite belgesinin sahibi olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının 29, 30, 31 ve 32. Sınıf için tescil ettirdiğini, “….com.” markasının 20 ve 35. Sınıftaki hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğunu, bu sınıftaki hizmetlerin müvekkilinin markasının kapsadığı mallarla bağlantılı olduğunu, taraf markaların sınıfları farklı olarak algılansa da “…” markasının tanınmışlığından dolayı haksız bir yararın sağlanacağından reddinin gerektiğini, itiraza konu markadaki “ci” eki ile birlikte internet sitesi olan www…com. Eklenmesi ile hiçbir ayırt edicilik sağlamadığını, müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkilinin “…” ibareli markasının tanınmış marka olması nedeniyle farklı sınıfta tescil edilmek istense de bu tanınmışlık sınıflar üstü bir tanınmışlık olduğundan tüketiciler gözünde bağlantı kurulacağını, ayırt edici karakterine zarar vereceğini veya haksız yararlanma ihtimalinin yüksek olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 07.03.2017 tarih ve 2017-M-1373 sayılı kararının reddine, … sayılı ….com.” markasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiş, yargılamada vekili aracılığı ile davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “….com+şekil” ibareli başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak benzerlik oluşsa da, taraf markalarının mal/hizmet sınıfları benzer olmadığı ve bu açıdan taraf markaları arasında iltibas oluşmadığı, davalı başvurusundaki mal/ hizmetlerin davacı tarafın tescilli markasının kapsamındaki mallar ile ilişkilendirilme ve birbiriyle bağlantı kurma ihtimali oluşmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından taraf markaları arasında mal/hizmet benzerliği oluşmadığı için her iki markanın arasında işletmesel bağlantı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmelere ait markalar olarak algılanamayacağı, tanınmışlık iddiası açısından ise davacı tarafın “…” markasının “Yenilebilir sıvı yağlar.” malları yönünden tanınmışlığı olduğu bilirkişi raporu ile belirtilmiş ise de, farklı sınıfta yapılan marka başvurusundan dolayı davalının marka başvurusunda davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğinin kanıtlanmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu marka ile müvekkili şirket markaları görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmalarına rağmen itirazın reddine karar verildiğini, “…” ibareli markalarını, 29 / 30 / 31 / 32. sınıflar için tescil ettirdiğini, davalı şirketin ise “….com” ibaresinin, 20 ve 35. sınıflarda tescili için başvuruda bulunduğunu, itiraza konu marka, tescil edilmiş müvekkili şirket markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer bir marka olmasının yanında aynı zamanda tescil edilmek istenen sınıfın müvekkilinin markasının kapsadığı mal veya hizmetlerle bağlantılı sınıf olduğunu, dava konusu olan markanın tescilli markalarına benzetilmek suretiyle oluşturulması sonucunda iltibas tehlikesi ortaya çıkacağını, müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, … markasının tanınmışlığından istifade etme ve itibarına zarar verme ihtimalinin çok yüksek olmasına karşın bu hususun kabul edilmemiş ve tanınmış markalara uygulanan ayrıcalığın müvekkilinin markasına uygulanmamış olmasının kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı …’ın marka başvurusuna konu ettiği “….com+şekil” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği “…” esas ibareli tescilli markaları arasında, ibareler karşılaştırıldığında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak benzerlik olmakta ise de, markaların kapsamlarında bulunan mal/hizmetlerin benzer bulunmadığı, bu nedenle taraf markaları arasında iltibas oluşmadığı, davacı tarafın “…” ibareli markasının “ayçiçek yağı, zeytinyağı, mısır yağı, kanola yağı, soya yağı ve diğer yağ türleri, dometes ürünleri, konserveler, salça, ketçap, mayonez ve diğer soslar, turşu” malları bakımından toplumda tanınmışlık düzeyine ulaştığı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/2273 Esas, 2019/3742 Karar ve 14/05/2019 Tarihli kararı ve iş bu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş ise de, farklı sınıfta yapılan marka başvurusundan dolayı davalının davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya davacı markasının ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğinin dosya kapsamında kanıtlanmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların somut olayda oluşmayacağı, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin “… – …” ibareli markalara ilişkin olarak verdiği 2019/802 Esas, 2019/7770 Karar ve 03/12/2019 Tarihli ilamın; “… – …” ibareli markalara ilişkin olarak verdiği 2018/2273 Esas, 2019/3742 Karar ve 14/05/2019 Tarihli ilamların da bu yönde bulunduğu, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip