Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/759 E. 2022/1107 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/759
KARAR NO : 2022/1107
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2015/411 E. – 2020/387 K.

DAVACI : .
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka, Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti,
Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat ile Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/12/2020 tarih ve 2015/411 E. – 2020/387 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili firmanın 11.12.1963 yılında kurulduğunu, ticaret unvanının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, kuruluşundan bu yana ticaret unvanını nizasız fasılasız kullandığını, kesintisiz olarak kullandığı ticaret unvanının esas/ayırt edici unsuru olan … ibaresini marka olarak da tescil ettirdiğini, müvekkilinin haklı bir tanınmışlığa ulaştırdığı “…” ibareli özel/02387 ve özel/02386 markalarının tanınmış marka olduğunu, ayrıca, müvekkili firmanın 09.02.1996 yılında yapılan tahsisle …com.tr isimli alan adının sahibi olduğunu, “…” ibareli markanın, hizmet verdiği tüm sektörlerde tanınan ve bilinen bir marka olup, müvekkilinin yaptığı yatırımlar ile gerek yurt içinde gerekse yurtdışında toplum nezdinde yüksek bir tanınmışlık düzeyine ulaştırdığını, ancak müvekkiline ait tescilli tanınmış markası ile ticaret unvanının esas unsuru olan “…” ibaresinin ayırt edilemeyecek derecede benzeri/aynısının davalı tarafça kullanıldığını, “…” ibaresinin özellikle alan adı olarak, internet ortamında ve ticari faaliyetlerde müvekkili ile aynı sektörde izinsiz olarak markasal anlamda kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, mevcut durumun müvekkilinin hem marka hakkına hem de ticaret unvanından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, tecavüzü gösterir belgelerin davalı adına tahsis edilen ….com.tr isimli internet sitesinde açık ve net bir biçimde yer aldığını, davalının kullanımının, müvekkilinin tanınmış markası karşısında ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ileri sürerek davalının, müvekkiline ait tescilli … ibareli tanınmış markalarından doğan haklarına vaki tecavüzünün tespiti ile durdurulmasına, markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerlerini tanıtma vasıtası olarak ihtiva eden reklamların durdurulmasına, bu markayı/tanıtma vasıtasını ihtiva eden her cins etiket, mahfaza ve ticari evrakın vs. basılı her türlü evrak ve maddeler ve tanıtım malzemelerinin ve işyeri tabelasının bulunduğu her yerden kaldırılmasına, davalı tarafça, müvekkili adına tescilli tanınmış … markası ile tüketiciler nezdinde iltibas yaratacak şekilde marka/tanıtma vasıtası olarak kullanmak şeklindeki vaki fiillerinin haksız ve kötüniyetli olduğunun tespitine, fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 25.000,00.-TL maddi, 50.000,00.-TL manevi tazminat ile söz konusu markayı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanarak ya da tanıtıcı işaret olarak kullanmak suretiyle yaratılan haksız rekabetin durdurulmasına, ….com.tr isimli alan adlarının tahsisinin iptaline ve kullanımına son verilmesine, ticaret unvanının iptaline ve terkinine, … ibaresinin tanıtıcı işaret olarak kullanıldığı web sayfasından çıkartılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 22.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 25.000,00.-TL maddi tazminat talepli olarak açmış oldukları davayı ıslah ederek toplam 274.244,17.-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesini, müddeabih değerinin 25.000,00.-TL’sine dava tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesini, ıslah edilen tutar olan 249.244,17 TL’ye ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesini, manevi tazminat talebi olan 50.000,00.-TL’ye dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi ile davalının, “…” ibareli markayı bayilerine kullandırmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin 01.06.2010 tarihinde kurulduğunu, 5 yıldan beri faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ticaret unvanının TTK hükümlerine uygun olarak tescil edildiğini, EPDK kurallarına göre faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkilinin … esas unsurlu ticaret unvanının davacının marka haklarına ve ticaret unvanına tecavüz teşkil etmesinin mümkün olamayacağını, ülkemizde … ibaresi ile başlayan ticaret unvanına sahip binlerce firma bulunduğunu, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde iltibas ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin ….com.tr alan adının hukuka uygun olarak tahsis edilmiş olduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olduğunu iddia etmenin haksızlık olduğunu, müvekkilinin tescilli ticaret unvanını ve unvanın esas unsurunu hem de ayırt edici bir logo ve etiketlerle kullanmış olmasından dolayı davacının zarar görmesinin mümkün olamayacağını, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanın ticaret unvanı 11.12.1963 tarihinde kurulmuş olan … Holding AŞ iken davalı yanın ticaret unvanının 02.06.2010 tarihinde kurulmuş olan … … Limited Şirketi olduğu, tescilli ticaret unvanının, tescilli olduğu sürece, tescil edildiği şekli ile ve unvansal kullanımının yasal bir hakkın kullanımı olup haksız rekabet yarattığından bahsedilemeyeceği, ancak ticaret unvanının markasal kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet yaratacağı, davacı şirketin ticaret unvanının esas/ayırt edici unsuru olan “…” ibaresini yetkili makam nezdinde tescil edilmiş olduğu, somut uyuşmazlıkta, davacının markasının bütün sınıflarda tescilli tanınmış bir marka olduğu, davalı şirketin, tescilli olmayan, hatta tescil başvuru YİDK tarafından reddedilen …, … LTD. ŞTİ. ibarelerini akaryakıt ticaret faaliyetlerinde tescilsiz marka olarak aktif olarak kullandığı, davalının gerek akaryakıt istasyonunda gerek kartvizitinde gerekse internet sitesinde Türk Patent ve Marka Kurumuna yaptığı tescil başvurusundaki ibareden farklı olarak kırmızı ve mavi renkleri kullanarak … ibaresini kullandığı, davalı şirketin, ticaret unvanında bulunan “…” ifadesini diğer kelimelerden öne çıkacak biçimde ve markasal bir algı yaratacak şekilde kullandığı için davalının mevcut kullanımının 556 sayılı KHK çerçevesinde marka hakkına tecavüz oluşturduğu, bu sebeple, davalının tecavüz oluşturan markasal kullanımlarının önlenmesi gerektiği, ticaret unvanında … ibaresini içeren kullanımlarının ticaret unvanları arasında bir iltibas yaratacağı için terkininin gerektiği, diğer yandan uyuşmazlık konusu olayda davacının alan adresi …com.tr, davalının alan adresi ise ….com.tr olduğu, İnternet alan adları dikkatle incelendiğinde, davalının ….com.tr şeklindeki alan adı, davacının alan adı ile ayırt edilemeyecek derece benzer olduğu, 556 sayılı KHK’nın m. 9/2-e hükmü çerçevesinde incelendiğinde, herhangi bir haklı nedene dayanılmaksızın alan adı kullanımının ticari etki yaratacak şekilde yapıldığı, bu sebeple, davacı ile davalının alan adlarının nihai tüketici nezdinde iltibas oluşturabileceği ve bu nedenle davalı şirketin alan adının terkininin gerektiği, davalı şirketin LPG piyasasındaki pazar payı oranının çok düşük olduğu, lisans bedelinin belirlenmesinde dikkate alınacak diğer bir husus hak bedeli oranının (royalty rate) belirlenmesi olduğu, davalı firmanın yukarıda ifade ettiğimiz gibi hukuka uygun lisans sözleşmesi ile ulaşabileceği satış rakamlarının çok altında satış yaptığı göz önünde bulundurularak ciroya uygulanacak hak bedeli oranın %1 olarak alınması ve marka gücü endeksi olan % 25 oranının bu orana uygulanarak % 0,25 lik bir lisans bedeli oranının uygulanmasının hakkaniyetli olduğu, davalının, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedelinin 274.244,17.-TL olacağı, davalı tarafın izinsiz olarak davacıya ait markasına benzer markayı kullanması davacının ticari etkinliğinin ve itibarının azaltılmasına yönelik olup hakkaniyet gereği markanın değeri ve kullanım şekli dikkate alınarak taktiren 10.000,00TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının davacıya ait tescilli “…” ibareli markalarından doğan haklarına vaki tecavüzünün tespiti ile durdurulmasına, markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin tanıtma vasıtası olarak ihtiva eden reklamlarının durdurulmasına, davalının kullandığı markayı tanıtma vasıtası ihtiva eden her cins etiket, mahfaza ve ticari evrakın vesaire basılı her türlü evrak ve maddeler ve tanıtım malzemelerinin ve iş yeri tabelasının bulunduğu her yerden kaldırılmasına, davalının tescilli … markasını kullanmasının haksız ve kötü niyetli olduğunun tespitine, söz konusu markayı ve ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanarak yada tanıtıcı işaret olarak kullanmak suretiyle ortaya çıkan haksız rekabetin tespitine ve durdurulmasına, www…com.tr alan adının davalı adına tahsisinin kaldırılmasına ve davalının kullanımına son verilmesine, davalının ticaret unvanından … ibaresinin çıkartılmasına ve ticaret sicilinden terkinine, … ibaresinin davalı tarafından tanıtıcı işaret olarak kullanıldığı web sayfasından çıkartılmasına, 274.244,17.-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, maddi tazminatın 25.000,00.-TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren ıslah edilen 249.244,17 TL’lik kısmına ıslah tarihinden itibaren reeskont faiz işletilmesine, 10.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının … ibareli markayı bayilerine kullandırmasının önlenmesine, kararın ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesi ile 50.000,00 TL manevi tazminat talep edilmişse de, manevi tazminat olarak 10.000,00 TL’ye hükmedildiğini, davalı aleyhine hükmedilen manevi tazminat miktarının, uyuşmazlığın oluş şekli, markanın kullanılış süresi, tarafların ekonomik ve sosyal konum ve durumları gözetildiğinde yetersiz ve hakkaniyete aykırı bulunduğunu, davalının “…” ibaresini kullanmaya devam ettiği süreç boyunca, müvekkiline ait markanın tanınmışlığından haksız olarak yararlandığını, 274.244,17 TL’lik bir maddi zarar söz konusuyken 10.000,00 TL’lik manevi tazminat miktarı kabul edilemez olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının gerekçesinin olmadığını, davanın yetkili mahkemede görülmediğini, ticaret ünvanının terkini talepleri yönünden fikri ve sınai haklar mahkemesi görevsizlik kararı vermesi gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının müvekkilinin … esas unsurlu ticaret ünvanını ve markasını kullandığını öğrendiği 2011 yılını üzerinden 4,5 yıl geçmiş olduğundan, davacının öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içerisinde dava açmamış olması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığını, ticaret ünvanının terkini talebinin terkini için sessiz kalma yolu ile hak kaybının bulunduğunu, ticaret ünvanından “…” ibaresinin çıkartılmasına karar verilmesi hukuka uygun bir karar olmayıp bozulmasına karar verilmesi gerektiğini, ticaret ünvanının markasal kullanıldığı tespiti hatalı olduğunu, … markası sadece bir yatırım markası/holding markası olup herhangi bir ürün veya hizmette marka olarak kullanmadığını, mahkemenin önceki raporları neden dikkate almadığını açıklamadığını, manevi tazminat talebinin de reddinini gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, maddi ve manevi tazminat ile terkin istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı şirketin ticaret unvanının esas/ayırt edici unsuru olan “…” ibaresininin aynı zamanda tanınmış marka da olduğu, davalı şirketin, tescilli olmayan, hatta tescil başvuru YİDK tarafından reddedilen …, … Ltd. Şti. ibarelerini akaryakıt ticaret faaliyetlerinde tescilsiz marka olarak kullandığı, ticaret unvanının markasal kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet yaratacağı, bu kapsamda davalının “…” ibaresini diğer kelimelerden öne çıkararak markasal bir algı yaratacak biçimde kullandığı, davalının mevcut kullanımının 556 sayılı KHK çerçevesinde marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davacı ile davalının alan adlarının nihai tüketici nezdinde iltibas oluşturabileceği, bilirkişi raporunda belirlenen maddi tazminatın dosya kapsamı ile uyumlu ve hakkaniyetli olduğu, takdir edilen manevi tazminatın da dosya kapsamı ile uyumlu bulunduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
2-Davalı şirketten alınması gereken 20.441,36 TL istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 6.019,3‬0 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14.422,06 TL’nin davalı şirketten tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip