Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/743 E. 2023/675 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/743
KARAR NO : 2023/675
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2018/220 E. – 2020/319 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/10/2020 tarih ve 2018/220 E. – 2020/319 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, 47 yıldır çanta imalat ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğini, markalarını mesnet göstererek davalının “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka olduğuna dair verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu, “…” ibaresinin İngilizce’de “jargon, dil” anlamına geldiğini, bu ibarenin de marka olarak ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, buna rağmen bu markanın tesciline karar verilmesinin hatalı olduğunu, başvurunun müvekkili markalarının serisi imajı yaratacağını, davalının müvekkili markasının piyasadaki tanınmışlığından faydalanma niyeti taşıdığını, taraf markalarının birbirlerine çok yakın derecede benzediğini, taraf markalarının tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, taraf markalarının aynı zamanda aynı tür emtialar üzerinde kullanılacağını, …’in daha önce dava dışı üçüncü kişilerce başvurusu yapılan “…” markalarının tescil edilebileceğine dair vermiş olduğu kararların mahkemelerce iptal edildiğini, kesinleşmiş bu kararların somut olaya da emsal nitelikte yargı kararları olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 12/04/2018 tarih ve 2018-M-2837 sayılı kararının 18. sınıf ve 35. sınıfta 18. sınıfı kapsayan mal ve hizmetler yönünden iptalini ve davalı şahsın 2016/104863 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markalarının renksiz, siyah-beyaz yazı karakterleriyle oluşturulmuş kelime markaları olduğu, davalının marka başvurusunda bir bütün olarak esas unsurun “…” ibaresi olduğu, davacının markalarında ise “…” ibaresinin ortak unsur olarak yer aldığı, Yargıtay emsal kararlarına göre davacının aynı “…” markalarının huzurdaki davaya konu “…” markasının yapısına çok yakın benzer, yani “…”lı bir ibareyi de ihtiva eden türemiş/birleşmiş kelimelerden oluşan “…” markaları ile karşılaştırıldığında benzer bulunduğu, dava konusu olayda“…” kelimesinin özellikle 18. sınıftaki mallar ve bunların satışı hizmetleri yönünden zayıf bir unsur olduğu, bununla beraber davacı markasının 18. sınıftaki mallar yönünden kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı ve bunun sonucunda da dava konusu benzerliğin dikkat çekici hale geldiği, dava konusu markanın özellikle “…” unsurlu bir markanın devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte bulunduğu, bu itibarla her ne kadar davacının “…” kelimesi zayıf bir ibareyse de, 18. sınıftaki mallar ve 35. sınıfta bunların satışı hizmetleri yönünden kazanılmış ayırt ediciliği nedeniyle koruma kapsamının genişlediği ve dava konusu marka ile benzer olduğu, bu ibareyi içerisinde aynen ihtiva eden “…” markasının da davacının markasına benzer olduğu, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin varlığının, markaları işitsel ve anlamsal açıdan da benzer kıldığı, taraf markaları arasında 18. sınıfa giren emtialar ve 35. sınıfta 18. sınıfa giren emtialarına satışı ile ilgili hizmetler açısından davadaki talepler doğrultusunda, emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleştiği, tüketicilerin söz konusu markalarla piyasaya sunulan ürünlerin ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin yüksek olduğu, dava dosyasına sunulan emsal mahkeme kararlarında da, davacının “…”lı markaları mevcut iken, bu ibareleri de ihtiva eden kelime gruplarından oluşan markaların, aynı/aynı tür emtialarda kullanılması halinde, davacının “…” markasının türevleri ve serileri olarak algılanacakları, tüketicinin işletmeler arasında bağlantı bulunduğu yönünde bir düşünceye kapılma olasılığının gündeme geleceği, tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünebilecekleri hususlarının tespit edildiği, “taraf markalarının farklı mal ve hizmetlerde kullanılacak olması şartının” somut olaydaki talep açısından gerçekleşmediği anlaşıldığından, taraf markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi hükmüne göre yapılacak değerlendirmesinin, huzurdaki uyuşmazlığın çözümüne bir etkisi olmayacağı, dava konusu markalar 556 sayılı KHK’nın 8/1-b madde ve fıkrası hükmü anlamında, ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer bulunduğundan ve her iki taraf markasının kapsamına 18. sınıfa giren emtialar ve 35. sınıfta 18. sınıfa giren emtiaların satışı ile ilgili hizmetler girdiğinden, YİDK kararının bu emtialar yönünden yerinde ve doğru olmadığı; dava konusu edilen YİDK kararında, davacının itirazlarında dayanılan KHK 8/5 maddesi hükmüyle ilgili bir değerlendirme yapılmadığından ve davacının itirazlarında dayanılmamış olmasına rağmen “kötü niyet iddiaları” açısından da bir değerlendirme yapıldığından, YİDK kararının bu yönleri itibariyle de hatalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, YİDK’nın 12/04/2018 tarih 2018/M-2837 sayılı kararının 18. sınıf ve 35. sınıfın 18. sınıfı kapsayan mal ve hizmetler bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline, belirtilen mal ve hizmetler bakımından davaya konu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibaresinin tek başına ayırt ediciliğinin bulunmadığını, tek başına marka olarak kullanılamayacak ibarelerden olduğunu, özgün niteliği düşük markalar yönünden ufak bazı değişikliklerin bile karıştırılma tehlikesini ortadan kaldırmaya yeteceğini, tüketicilerin bu ibareyi bir işletmeyle bağlantılı olarak algılamayacağını, başvuru konusu markanın yeterince farklılaştığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin “…” ibaresinin 03, 08, 09, 14, 15, 16, 18, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 35, 38 ve 41. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde tescili için yaptıkları 2016/104863 sayılı marka başvurusuna, davacının “…” asıl unsurlu markalarına dayanarak yaptığı itirazının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiği, YİDK kararının davacı tarafa 16/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde 14/06/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne verilmiş olup, istinaf itirazları gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık dava konusu “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu edilen 18. sınıf mallarla, bu malların satışına özgülenmiş 35/5. sınıftaki perakendecilik hizmetleri ile davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında aynılık/benzerlik mevcuttur.
Marka işaretlerinin karşılatırılmasına gelince; davalı konusu başvuru “…” ibaresinden, itiraza mesnet davacı markaları ise “… … …” ibarelerinden meydana gelmekte olup, markalarda ortak olarak bulunan “…” kelimesinin asıl unsur olarak yer aldığı görülmektedir. Ancak, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırt edicilik gücünün de dikkate alınması gerekir. Bu anlamda markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olan ibarelerin karşılaştırmada dikkate alınmaması, tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gereklidir. Somut olayda “…” ibaresi tek başına tanımlayıcı bir ibare olduğundan ve kimsenin tekeline bırakılamayacağından, davalının başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin, başvuruya yeterli ayırt edicilik kattığının kabulü gerekir. Emsal olaylara ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2022 tarih ve 2021/4295 E.-2022/8140 K. Sayılı kararında “…” ibaresinin davacının itiraza mesnet markalarıyla benzer bulunmadığı anlaşılmıştır. Hatta Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1771 Esas, 2019/8199 Karar ve 16/12/2019 tarihli ilamında, nitelik ve değer belirten işaretlerden olmakla tek başına “…” ibaresinin KHK’nın 7/1-c maddesince tanımlayıcı bir ibare olduğuna ve kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden olmadığına, davalının ”…” ibareli başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin ise markaya ayırtedicilik katacağının kabul edilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Öte yandan, ilk derece mahkemesince dava konusu YİDK kararı itiraz gerekçelerinde sayılmasına rağmen 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi uyarınca değerlendirme yapılmaması ve talep olmadığı halde kötüniyete dair değerlendirme yapılması gerekçesiyle de iptal edilmiş ise de, kararda sonuç olarak taraf markaları benzer bulunmadığından ve kötüniyetin varlığının da kanıtlanamadığı belirtildiğinden, yapılan/yapılmayan bu değerlendirmelerin somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı ve YİDK kararının iptalini gerektirmediği kanaatine varılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki faklı talep birleştirilmiş ve davalı …kararının iptali ile diğer davalılar markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde ilk derece mahkemesı kararı, davalı gerçek kişiler tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı …’in yukarıda belirtilen istinaf itirazları ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalıları ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, ilk derece mahkemesince verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamıştır.
Bu durumda, Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/10/2020 gün ve 2018/220 E.- 2020/319 K. kararın KALDIRILMASINA,
2-YİDK kararının iptali istemli DAVANIN REDDİNE,
3-Marka hükümsüzlüğü istemli davanın KABULÜ ile 2016/104863 sayılı ve “…” ibareli markanın, 18. sınıftaki “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları.” malları ile 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden TERKİNİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00.TL karar ve ilam harcının davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen marka hükümsüzlüğü davası yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen YİDK kararının iptali davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hesap olunan 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 38,7‬0.TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 1.838,70.TL yargılama giderinin takdiren 1/2’sinin marka hükümsüzlüğü davası yönünden yapıldığının kabulü ile 919,35.TL’ye, 35,90.TL peşin harç, 35,90.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 991,15‬ TL’nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 34,30.TL posta masrafından oluşan toplam 182,9‬0.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
8-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip