Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/737 E. 2021/1150 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2018
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Dairemizce verilen 16/01/2020 tarih… sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/02/2021 tarih ve…. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, dosya incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” esas ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … … … …” ibaresini 35,36,37. sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu, … kod numarasını alan başvurunun ilanı üzerine, müvekkili tarafından “…” ibareli markalar dayanak gösterilerek, … Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazının kısmen reddedildiğini, başvurunun tümden reddi istemiyle bu karara yaptıkları itirazın da … tarafından reddine karar verildiğini, Ankara 4. FSHM’nin …. sayılı dosyasında da “… … … … …+Şekil” marka başvurusuyla, … markalarının iltibas oluşturacağına hükmedildiğini, davalının daha önce de benzer içerikte başvuruları bulunduğunu , bu nedenle başvurunun kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin önceden yetkilisi olan davalı şirketin yetkilisi … …’ya kendi ismini içeren … sayılı markanın devredildiğini ancak, davalının kötüniyetle “…” ibaresini de kullanmak istediğini, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek,…. sayılı … kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalı başvuru ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinden de söz edilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, … markalarını zirveye çıkartan kişinin davalı şirketin sahibi olan … … olduğunu, müvekkilinin … ve … … ibareli birçok markanın sahibi bulunduğunu, markaların benzer olmadığını, … … ve … … markalarının, müvekkiline davacı tarafından devredildiğini, marka başvurusunun kötü niyetle yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında bütünsel olarak ortalama düzeyde bir benzerlik bulunduğu, davacı … davalı şirketin önceden birlikte faaliyet gösterirken 2013 yılından itibaren iki ayrı şirket olarak ve aynı sektörde faaliyete devam ettiği, davalının markayı yoğun bir şekilde … sektöründe kullandığı, “…” ilkesi nedeniyle 37. sınıftaki … hizmetleri açısından markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, markaların her iki tarafça yoğun ve yaygın kullanımı nedeniyle müşterilerin her iki markanın iki ayrı teşebbüsten geldiği yönünde düşünce içerisinde olabilecekleri, tarafların her ikisinin de “…” ibaresinin … sektöründe tanınmış olmasında emeklerinin bulunması gözetildiğinde KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının bulunmadığı, davacının kendi rızasıyla davalıya devrettiği “… …” markasının davalının uyuşmazlık konusu başvurusunun unsurlarından biri olarak kullanılmış olması itibarıyla, sonraki aynı çekirdek unsuru içeren versiyon marka başvurusuna yapılan itirazın, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan devir sözleşmesinde “…” ilkesinin kabul edilmesi durumunun söz konusu olmadığını, “…” markasının davacı şirkette kalması, davalının markayı kullanmayacağı konusunda tarafların anlaştığı, hakkını kötüye kullanan tarafın davalı olduğu, davalı şirketin kazanılmış hakkının bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 16/01/2020 tarih…. sayılı kararıyla, davalının marka başvurusu kapsamında kalan mal ve hizmetlerle davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin aynı oldukları, başvuru markasının ve mesnet markaların asıl unsurunun “…” ibaresinin oluştuğu, taraf markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik olduğu, buna göre taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacı tarafından … nolu markanın davalı Şirkete devri nedeniyle davacının, davalıya devredilen söz konusu markanın kullanımına karşı çıkamayacağı, ancak markanın devrinin, davacının tescilli markalarına dayalı itiraz haklarının da devredildiği manasına gelmediği, davacı tarafından davalıya devredilen “… …” ibareli … sayılı markanın, 04/01/2011 tarihinde tescil edildiği, dava konusu başvurunun ise 29/05/2015 tarihinde yapıldığı, başvuru tarihi itibariyle önceki markanın en azından hükümsüzlük davası açılacak kadar bir süre için kullanımının söz konusu olmadığı, seri marka oluşturulurken üçüncü kişilerin önceden tescilli markalarına yanaşarak yakınlaştırma veya benzeştirme yoluyla iltibas tehlikesine ve haksız yarar sağlamaya yol açılmamasının gerektiği, davalının seri marka oluşturduğunu iddia ettiği markanın “… …” ibaresinden oluştuğu, 35,36 ve 37.sınıf hizmetleri kapsadığı, davaya konu başvurunun ise “… … … … …” ibaresini içerdiği, seri marka iddiasına dayanak markadan farklı ibareleri içerdiği ve davacının “…” asıl ibareli tescilli markalarına yanaşıldığı, bu nedenlerle … tescilli markanın dava konusu başvuru yönünden müktesep hak sağlamadığı, davalı Şirketin kurucusunun davacı markalarını davaya konu marka başvurusunu gerçekleştirdiği tarihten önce de bildiği, yine kurucusu bulunduğu davacı şirketten, “…” markasını davacı uhdesinde bırakarak ayrıldığı, her ne kadar anılan markayı davacı uhdesinde bıraktığını ifade etse de davalının “…” ibaresini ısrarla tescil ettirmek istemesinin, davacı markalarının tanınmışlığından yararlanma ve davacı markalarını engelleme kastını gösterdiği, dolayısıyla başvurunun kötü niyetle yapıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile … kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 23/02/2021 TARİH VE….. SAYILI İLAMININ ÖZETİ : Dairemiz kararının, davalılar vekillerince temyizi üzerine anılan Yargıtay ilamı ile özetle, Bölge Adliye Mahkemesince, davalıya ait … sayılı markanın, davaya konu başvuru yönünden müktesep hak teşkil etmeyeceği kabul edilmiş ise de, … sayılı markanın davacı tarafça davalıya devredildiği ve başvuru markasıyla tescil kapsamlarının aynı olduğu dikkate alındığında, davacı yönünden müktesep hakkın varlığı için 5 yıllık kullanım süresinin dolmasına gerek bulunmadığı, davacı tarafça 20/05/2013 tarihli… sayılı markasını devir sözleşmesi ile devrettikten sonra davalının aynı asıl unsurları kullanarak yeni başvuruda bulunmasına itiraz edilip hükümsüzlük istenmesinin Medeni Kanun’un 2. maddesine göre “çelişkili davranış yasağına” aykırı olduğu, davalının başvurusunda önceki markasına “… 1961 … …” ibaresini eklemesinin de daha önceden davacılar adına bu ibareleri konu alan herhangi bir marka tescilinin bulunmaması, tam tersine davalı adına aynı/benzer mal ve hizmetler yönünden tescilli ….sayılı “… …” markasının bulunması nedeniyle davacının tescilli markasına yanaşma olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulünün doğru olmadığı gerekçesiyle Dairemiz kararının davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Davacı tarafından “… …” ibareli… sayılı marka davalıya devredilmiş olup, bu markanın tescil kapsamı ile dava konusu başvurunun tescil kapsamı aynıdır. Öte yandan Dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtildiği üzere, söz konusu markanın davacı tarafından davalıya devredilmesi karşısında müktesep hakkın varlığı için artık 5 yıllık kullanım süresinin dolmasına gerek bulunmamaktadır. Bunun yanında, davalının başvurusunda önceki markasına “… 1961 … …” ibaresini eklemesi de, daha önceden davacı adına bu ibareleri konu alan herhangi bir marka tescilinin bulunmaması, tam tersine davalı adına aynı/benzer mal ve hizmetler yönünden tescilli… sayılı “… …” markasının bulunması nedeniyle davacının tescilli markasına yanaşma olarak değerlendirilemeyecektir. Ayrıca, davacı tarafça 20/05/2013 tarihinde… sayılı marka davalıya devredildikten sonra, davalının aynı asıl unsurları kullanarak yeni marka başvurusunda bulunmasına itiraz edilip, hükümsüzlük istenmesi Medeni Kanun’un 2. maddesine göre “çelişkili davranış yasağına” aykırılık teşkil etmektedir. Tüm bu nedenlerle, Dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 5.900,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 117,10.TL tebligat ve posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
6-Davalı Şirket tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 35,90.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun…K. Sayılı ilamı gereğince davalılar lehine istinaf duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzlerine karşı, davalı şirketin yokluğunda yapılan açık yargılama sonucunda 29/09/2021 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip