Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/736 E. 2021/985 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Marka Tescil Başvurusunun Reddine Dair … Kararının İptali

ASIL DAVA DOSYASI İLE BİRLEŞTİRİLEN
ANKARA 3.FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN
….

DAVA : Marka Tescil Başvurusunun Reddine Dair
… Kararının İptali

Dairemizce verilen 19.09.2019 tarih … sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/03/2021 tarih ve …. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, dosya incelendi işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Asıl ve birleşen davada davacı vekili, “…” ibareli 16. sınıf ürünleri içeren …. sayılı markaların sahibi olan müvekkilinin 16.03.2016 tarihinde “… …+şekil” ibaresinin 16. sınıftaki ürünler üzerinde tescili için davalı Kuruma başvurduğunu, … kod numarası verilen başvuruya davalı … ….’nin “…” ibareli, 16. sınıf ürünleri içeren… sayılı markasına dayanarak iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet vakıalarına dayanarak; davalı … … sayılı markalarına dayanarak iltibas, eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık, kötüniyet vakıalarına dayanarak başvurunun reddi istemiyle ayrı ayrı itirazda bulunduklarını, her iki itirazın… tarafından kabul olunduğunu ve başvurunun davalı markaları ile iltibasa neden olacağı gerekçesiyle reddedildiğini, bunun üzerine müvekkilinin … Dairesinin ret kararına her iki muteriz yönünden ayrı ayrı başvurunun reddi kararının kaldırılması istemiyle itirazda bulunduğunu, …’nın…. sayılı kararlarıyla her iki itirazın reddine karar verildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bütünsel olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak başvuru konusu işaret ile redde mesnet … arasında karıştırma doğmasının mümkün bulunmadığını, davalı … … AŞ’ye ait markaların sadece zeytinyağları ürününü içerdiğini, davacının halefiyet ilkesi gereği markaların devrine ilişkin sözleşmedeki ürün listeleri ve içerik ile bağlı olduğunu, anılan davalının kötüniyetli olduğunu, zira temizlik maddeleri ile ilgili markaların müvekkili ile aynı grup içerisinde olan … … geçtiğini, davalıya devredilen markaların sadece yağ ürünlerini içerdiğini, … ibareli markaları müvekkilinin de kullanma hakkı olduğunu, müvekkilinin aynı grup içerisinde bulunduğu şirketlerin sahibi olduğu temizlik ürünlerini içeren markaların devamı niteliğinde bir başvuru yapıldığını, öteden beri mevcut marka tescilleri ve kullanımları gözetildiğinde, başvurunun 16. sınıf için tescilinin davalının markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlamasının veya onun itibar ve ayırt edici karakterini zedelemesinin mümkün olmadığını, davalı tarafın dayandığı Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen kararın Yargıtay incelemesinde olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin anılan davaya konu 16. sınıf ürünleri içeren … ibareli…. sayılı marka ve başvurularının tescillerinin varlığının gözetilmesinin gerektiğini, davacının iddialarının haksızlığını ortaya koyan Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 10.02.2016 gün ve…. sayılı kararının Yargıtay incelemesinden onanarak döndüğünü, müvekkilinin davalının markalarından yararlanma, onları zarara uğratma gibi bir kastının olmadığını, ayırıcı tüm işaretlerin kullanıldığını ileri sürerek, asıl ve birleşen davalarda …’nın… sayılı kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet … arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı … … …vekili, müvekkilinin tanınmışlık vasfı olan “…” ibareli birçok seri markasının bulunduğunu, … markasının, zeytinyağı ve bağlantılı ürünler yönünden tanınmış olduğunu, iptali istenen … kararının yasaya uygun bulunduğunu, zira … arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olduğu gibi dava konusu başvurunun tescili halinde müvekkili markasının tanınmışlığından haksız yararlanılacağını, davacının “… …”, “… …” ve “…” ibareli 16. sınıf ürünleri içeren … …. sayılı markalarının mahkeme kararı ile hükümsüz kılındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı … …. vekili, başvuru konusu ibare ile müvekkilinin “…” ibareli markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, marka kapsamlarının da aynı tür ürün ve hizmetlerden oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacıya ait olup her iki davalının ayrı ayrı itirazı üzerine reddedilen tek bir marka tescil başvurusunun bulunduğu, … Dairesinin her iki davalının itirazını tek bir kararla kabul ettiği ve başvuruyu reddettiği, davacının anılan … kararına tek bir itirazda bulunması gerekirken sanki ortada iki adet karar varmış gibi, aynı tarihli iki değişik sıra numarası alan dilekçeyle karara itirazda bulunduğu, yine davalı … Kurumunun da tek bir kararla itirazın esası hakkında karar vermek yerine iki ayrı kararla davacının itirazını hükme bağladığı, her iki … kararında da davacının iki dilekçeyle gerçekleşen itirazlarının, her iki muterize ait markaları göstererek anılan … mesnet alınarak reddedildiğinin ifade edildiği, bu nedenle anılan kararlar, tek bir muterizin itirazı yönünden hukuka uygun olsa bile sonucu itibariyle hukuka uygun olacağı, davalı … ….’nin “…” ibareli, 16. sınıf ürünleri içeren … sayılı markanın sahibi olduğu, bu markanın asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, davacının başvurusunun da “… …+şekil” ibareli bulunduğu, işarette asıl ve ayırt edici unsurun “…” ibaresi tarafından temsil olunduğu, çünkü oldukça büyük yazıldığı, “…” ibaresinin farkedilmeyecek derecede küçük olduğu, redde mesnet marka ile başvuru konusu işaretin “…” ibareleri itibariyle aynı veya benzer varsa anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, redde mesnet alınan markanın 16. sınıf ürünleri içerdiği, başvurunun da bu ürün ve hizmetler için reddedildiği, bu haliyle … arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, dolayısıyla davalı Kurum kararının başvuru kapsamında olup da reddedilen mal ve hizmetler bakımından hukuka uygun bulunduğu, davacının müktesep hakkından da söz edilemeyeceği, davalı … …. sayılı 29. sınıf ürünleri içeren …. sayılı 29.sınıf ürünleri içeren …. sayılı markalarının … nezdinde tescilli bulunduğu, bu markaların başvuru tarihlerinin davalı şirketin 16. sınıf ürünleri içeren markalarının başvuru tarihlerinden daha eski olduğu, dolayısıyla 16. sınıf ürünler bakımından … ibareli marka tescilinde öncelik hakkının davacıya ait bulunduğu, davalının, bu markaların hükümsüzlüğü istemiyle Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin… esas sayılı dosyasında açtığı davanın kabul olunduğu, ancak davanın henüz Yargıtay incelemesinde bulunduğu ve kesinleşmediği, davalının markalarının … esas ve ayırt edici unsurlu oldukları, başvuru konusu işarette de işletmesel bağlantılandırmayı tesis edecek nitelikteki unsuru … ibaresinin teşkil ettiği, her iki işaretin belirtilen unsurları itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama alıcıları özellikle işletmesel bağlantılandırma suretiyle iltibasa düşürebilecek derecede benzer bulundukları, ancak başvuru konusu işaretin kapsamında yer alan 16. sınıf ürünlerin, davalının, davacıdan daha eski tarihli olan markalarının kapsamında bulunmadığı, davalının önceki tarihli yağ ürünlerini içeren markalarının tanınmışlığına dayanarak, aynı işaretin sonraki tarihli 3, 5 ve 16.sınıflardaki temizlik amaçlı ürünlerin tesciline engel olamayacağı, nitekim davacı şirketin … …, … … ve … ibareli 16.sınıftaki “Kağıttan mamul tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt peçete, kağıt mendil” ürünlerini içeren … sayılı markaları … nezdinde tescilli ettirdiği, bu markaların hükümsüzlüğüne ilişkin kararın henüz kesinleşmediği, dolayısıyla her ne kadar davalının 16. sınıf ürünleri içeren … ibareli markaları varsa da davacının da … …, … … ve … ibareli 16.sınıftaki “Kağıttan mamul tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt peçete, kağıt mendil” ürünlerini içeren…sayılı markalarının bulunduğu, buna göre 16.sınıf ürünler bakımından … ibareli markanın kullanım önceliğinin davacı şirkete ait olduğu, açıklanan sebeplerle davalının iltibas vakıasına dayanarak davacının başvurusunu engelleme olanağının bulunmadığı, davalının … ibare ve esas unsurlu markalarının, özellikle zeytinyağı ve benzer ürünler sektörü bakımından tanınmış bir marka olduğu, fakat davacı dışında onun grubuna da dahil daha başka firmaların da … ibareli, farklı malları içeren ilk marka tescillerinin davalının markasıyla aynı anda tescil edildiği, uzun zamandır kullanıldığı, davacı … davalının … ibareli markaların ilk ihdas edeni veya kullananı olmadıkları, bu markaları ilk olarak davalının selefi olan dava dışı firma tarafından ihdas edilip kullanıldığı, ilk olarak markayı ihdas ve istimal eden firmanın zeytinyağı ürünleri için bir grup; sabun, kişisel temizlik ürünleri için bir grup; zeytin ve zeytin ezmeleri ürünleri için bir grup olmak üzere üç grup marka tescili gerçekleştirdiği, zaman içerisinde bu marka gruplarının farklı firmalara devredildiği, en son zeytinyağı grubunu içeren markaların davalıya; sabun ve kişisel temizlik ürünlerini içeren markaların davacıya devredildiği, davacı işaretinin, 16. sınıf ürünler için tescilinin, davalıya ait zeytinyağı ve benzer ürünler sektöründe belli bir tanınmışlık yahut bilinirlik elde etmiş markanın itibarinden haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız olduğu, zira davalı markasının zeytinyağı ve benzer ürünler sektöründe elde ettiği tanınmışlık yahut bilinirlikden doğan imajın 16. sınıf ürünlere transferinin mümkün olmadığı, diğer taraftan başvuru konusu işaretin 16. sınıf ürünler için tescilinin, “zeytinyağı ve benzer ürünler” sektöründe bilinirliği kanıtlanmış olan davalı markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına da neden olmayacağı, çünkü davacı başvurusunun konusu işaretin, davalının markasının kapsamında bulunan “zeytinyağı ve benzer ürünler” ile benzer ürünler yönünden, uygun görülmeyecek ve hoşgörü ile karşılanamayacak istenmeyen bir bağlılık yaratmasının söz konusu olmadığı, başvurunun tescilinin, davalı markasının ayırt ediciliğini zayıflatmasından da söz edilemeyeceği, sonuç olarak her iki … kararında da “…” ibareli markaya dayanılması, her iki … kararının başvurunun reddine dair bulunması, anılan markanın tek başına davacıya ait … sayılı başvurunun reddi sonucunu doğurması karşısında, davacı itirazlarının reddine dair Kurumun her iki kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davalı … … AŞ’nin itirazının haksız olduğu açıklanmasına rağmen bu gerekçenin hükümde yer almamasının doğru olmadığını, en azından bu davalı yönünden de davanın reddine ve anılan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı bulunduğunu, diğer deyişle davalı … … AŞ’nin itirazının kabulüne ilişkin … kararının yerinde olmadığını ve bu kararın iptalini istemekte müvekkilinin haklı olduğunu, mahkemece de bu durum tespit edildiğinden kendi yararlarına yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken karşı taraf yararına hükmedilmesinin doğru bulunmadığını, yine birleşen davada, …’nın verdiği kararın yeni bir karar olması, itiraz edilmeyerek varlığını sürdürmesi halinde lehe sonuçlanacak önceki davanın infazına engel teşkil edeceği, dolayısıyla dava açmakta haklı oldukları gözetilerek lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini ileri sürerek, davalılar … … AŞ ve … yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … AŞ vekili, ilk derecesi mahkemesi kararının gerekçesinin eksik, hatalı ve çelişkili olduğunu, dava konusu marka başvusundan önce davacı tarafın yaptığı … ibareli marka başvurularına karşı müvekkilinin yaptığı itirazın reddine ilişkin kararlar aleyhine açtıkları davanın kabulüne karar verilerek davalı markalarının hükümsüz kılındığını, buna rağmen dava konusu başvurunun yapılmasının kötüniyetli olduğunu, bu iddialarının gerekçeli kararda değerlendirilmediğini, başvurunun tescilinin müvekkilinin tanınmış markalarından haksız yararlanılması sonucunu doğuracağını, müvekkilinin tanınmış … markasını devir yolu ile iktisap etmesinin marka üzerindeki hak sahipliğini değiştirmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinin düzeltilmek suretiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Dairemizin 19.09.2019 tarih … E., … K. sayılı kararıyla, davacı şirketin … sayılı … …+şekil” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğu, davalı şirketlerin başvuruya yaptıkları itirazların … yerinde görülerek başvurunun reddine karar verildiği, her iki davalının başvuruya itirazının da tek bir kararda değerlendirildiği, buna karşılık davacının iki ayrı dilekçe ile bu kararın yeniden incelenmesi talebinde bulunduğu, iki ayrı dilekçe ile itiraz edilmesi üzerine …’in iki ayrı kararla davacının itirazlarını reddettiği, asıl ve birleşen davaya konu her iki … kararında da, davalı şirketlerin itirazlarının değerlendirildiği, davacının da … sayılı … kararının iptali istemli asıl dava ile ….sayılı … kararının iptali istemli birleşen davayı açtığı, açmış olduğu asıl ve birleşen davalarda da başvuruya itiraz eden her iki şirkete de husumet yönelttiği, iptali istenen … kararlarının yerinde bulunması nedeniyle her iki davanın da ayrı ayrı reddine karar verildiği, … kararında tartışılmayan hususların, … kararının iptali istemli davalarda tartışılmasının mümkün bulunmadığı, eldeki davalara konu … kararlarının ise marka başvurusunun iltibas nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca reddine ilişkin … kararına karşı davacı başvurucu tarafından yapılan itirazların değerlendirilmesine ilişkin olduğu, diğer deyişle başvurunun kötü niyetli olup olmadığının bu kararlarda tartışılmadığı, bu durumda davalı … …. ve Tic. AŞ’nin başvurunun kötü niyetli olduğuna ilişkin istinafının yerinde bulunmadığı, kaldı ki taraflar arasında devam eden ve mahkemelere yansıyan uyuşmazlıklar gözetildiğinde başvurunun kötü niyetli olduğunun da söylenemeyeceği, … redde mesnet alınan davalı … … San. ve Tic. AŞ adına tescilli markaların asli unsurlarının “…” ibaresi olduğu, marka kapsamlarında 16. sınıf ürünlerin yer aldığı, davacı şirketin … sayılı 16. sınıf ürünleri içeren başvurusunda da “…” ibaresi asli unsur olarak kullanılmış olduğundan bu haliyle redde mesnet … ile dava konusu başvuru arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu, her ne kadar davacı şirkete ait … …, … … ve … ibareli 16.sınıf ürünleri içeren… sayılı … bulunmakta ve bu markaların başvuru tarihinden önceki tarihli 16. sınıf ürünleri içeren “…” asıl unsurlu davalı şirket markası bulunmamakta ise de anılan markaların başvuru ve tescil tarihleri ile bu markalara ilişkin olarak taraflar arasında devam eden davalar bulunduğu gözetildiğinde, yerleşik Yargıtay kararları çerçevesinde bu markaların 16. sınıf ürünler yönünden davacıya bir müktesep hak sağlamasının söz konusu olmadığı, öte yandan, davalı şirkete ait 16. sınıf ürünleri içeren “…” esas unsurlu markaların veya başvuruların mevcut olduğu, dava konusu başvuruda 16. sınıf ürünleri içerdiğinden ve davalı şirketin redde mesnet markalarına iltibasa yol açacak derecede benzer bulunduğundan, marka başvurusunun reddine ilişkin … kararı yerinde bulunduğu, diğer bir deyişle, davacının kendisine müktesep hak sağlamayan 16. sınıf ürünleri içeren…sayılı önceki markaların varlığının, davalı şirketin redde mesnet markaları karşısında kendisine tescil imkanı sağlamayacağı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi yönünden kaldırılmasına ve asıl dava ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 01/03/2021 TARİH VE…K. SAYILI İLAMNIN ÖZETİ : Dairemiz kararının, davacı vekilince temyizi üzerine anılan Yargıtay ilamı ile özetle, “davacıya ait “…” ibareli … hakkında açılan hükümsüzlük davasında ilk derece mahkemesinin davanın kabulü ile markaların hükümsüzlüğüne ilişkin kararının, Dairemizin…numaralı ”…” unsurlu markası hakkında açılan hükümsüzlük davasının kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararı Dairemizin…. Karar sayılı, 13.01.2020 tarihli kararı ile onandığı, bu durumda, uyuşmazlığa konu davacıya ait marka başvurusunun esas unsurunu oluşturan ”…” ibaresi için, 16. emtia sınıflarında davacının müktesep hakka sahip olduğunun kesinleşmiş yargı kararları ile tespit edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince davacının ”…” ibareli … yönünden kazanılmış hakkı dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı” gerekçesiyle Dairemiz kararının davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, marka tescil başvurusunun reddine dair … kararının iptali
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda özetlenen yargılama safahatından da anlaşılacağı üzere davacının marka başvurusu davalı Şirketlerin itirazı üzerine diğer davalı Kurum tarafından reddedilmiş, ret kararının iptali için işbu asıl ve birleşen davalar açılmış, ilk derece mahkemesince davalı … ….’nin itirazı yönünden dava konusu … kararlarının yerinde olduğu, davalı … … AŞ’nin itirazına mesnet markalarla dava konusu başvuru arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmakla birlikte 16. Sınıf ürünler yönünden öncelik hakkının davacıya ait bulunduğu, dolayısıyla anılan davalının iltibas vakıasına dayalı olarak davacı başvurusunu engelleme olanağının bulunmadığı, sonucu itibariyle dava konusu … kararlarının yerinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, bu karara davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı … … AŞ vekilinin başvurusunun ise taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin olduğu, her ne kadar davacı adına tescilli …. sayılı … mevcut ise de bu markaların başvuru ve tescil tarihleri ile bu markalara ilişkin taraflar arasında devam eden davaların bulunduğu gözetildiğinde davacıya müktesep hak sağlamayacakları gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin gerekçesi yönünden yerinde görülmüş, bu gerekçe ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davacı yanca temyizi üzerine de Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, davacının … sayılı markalarına yönelik davanın, hükümsüzlük davasının reddi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, ayrıca davalı … … AŞ’nin itirazına mesnet bir kısım markaların hükümsüzlüğüne dair verilen kararların onandığı, bu durumda uyuşmazlığa konu davacı … başvurusunun esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi için, 16. Sınıf mallarda davacının müktesep hakka sahip olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararları tespit edildiği gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere Yargıtay bozma ilamında, davacının … sayılı markalarına karşı açılan hükümsüzlük davalarının, davaların reddi gerektiği gerekçesiyle kesin sonuç doğuracak şekilde bozulduğu, ayrıca davalı … … AŞ’nin itirazına dayanak markalarından… sayılı markalarının hükümsüzlüğüne dair mahkeme kararlarının Yargıtayca onandığı, bu durumda davacının 16. sınıf mallar yönünden ”…” ibaresi üzerinde müktesep hakka sahip olduğu gerekçelerine dayalı olarak Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 1. maddesinde, “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine uygun olarak tescil edilen markaların korunmasını sağlamaktır.” düzenlemesine yer verilmiş, 6. maddede ise Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka korumasının tescil yoluyla elde edileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre 556 sayılı KHK’nın sağladığı marka koruması ancak tescil yoluyla elde edilebilmektedir. Tescil engelleri ise aynı KHK’nın 7. ve 8. maddelerinde gösterilmiştir. Bu kapsamda, KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda marka tescil edilemez. O halde, kendisinden daha önce tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer mal ve hizmetlerde, önceki marka veya başvuru ile ilişkilendirilme dahil karıştırılma ihtimali olan bir başvurunun tescili mümkün değildir. Ancak, anılan KHK’da düzenlenmemekle beraber, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki … Karar sayılı ilamı ile marka sahibinin, önceki markasının asli unsurunu muhafaza ederek markasını gençleştirmesi ve yeni seri marka yaratma hakkı olduğu kabul edilmiştir. Buna göre, gerekli şartları taşıması halinde seri markanın, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki tescil engelinden etkilenmeksizin tescili mümkün hale gelmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarih,… Karar sayılı ilamında, “Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni … yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır.” açıklamasına yer verilmiştir. Yine HGK’nın 14.06.2017 tarih,… E.K. sayılı ilamında da aynı hususlar kabul edilmiştir. Bu şekilde içtihatlarla, aynı sektörde faaliyet gösteren işletmeler adına mükerrer olarak tescilli … üzerindeki kazanılmış hakların korunması sağlanmıştır.
Atıf yapılan kararlar çerçevesinde seri markadan, diğer bir deyişle tescilli markadan kaynaklanan müktesep haktan bahsedebilmek için, kazanılmış hak iddia edilen tescilli marka ile sonraki markadaki ibarelerde asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, başka markalara yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni … arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması ve yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemesi koşullarının bulunması gerekmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.10.2019 tarih… Karar sayılı ilamında, müktesep haktan yararlanılabilmesi için önceki markanın hükümsüzlük tehdidi altında bulunmaması açıkça vurgulanmıştır. O halde, önceki markanın yeni marka başvurusu açısından müktesep hak sağlayabilmesi için eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar uzunca bir süre kullanılması gerekmektedir. Öte yandan, müktesep hakka dayanak markanın mutlaka tescilli olması da zorunlu olup, fiilen kullanılan markaların müktesep hak sağlaması mümkün değildir.
Eldeki asıl ve birleşen dava, marka başvurusunun reddine ilişkin … kararının iptali istemine ilişkindir. 556 sayılı KHK’nın 53. maddesi uyarınca açılan Kurum kararının iptali davalarının, karar tarihindeki hukuki ve fiili duruma göre çözümlenmesi gerekmektedir. Yerleşik Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, dava konusu… sayılı “… …” ibareli davacı başvurusu 16.03.2016 tarihinde yapılmıştır. Davalı … … AŞ’nin itirazına mesnet markaları ile dava konusu başvuru arasında, başvuru kapsamında yer alan 16. sınıf mallar yönünden iltibas tehlikesinin bulunduğu da hem ilk derece mahkemesinin hem de Dairemizin kabulünde olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararında da bu husus bozma kapsamı dışında tutulmuştur. Yargıtay Yüksek Dairesi ile Dairemiz kararı arasındaki farklılık, davacının başvuru üzerinde müktesep hakkı bulunup bulunmadığı, eş söyleyişle, dava konusu başvurunun seri marka olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesince müktesep hakka dayanak kabul edilen … sayılı … “…” ibareli oldukları gibi kapsamlarında da 16. sınıf mallar yer almaktadır. Ancak, bu markaların başvurularına da davalı … … AŞ tarafından itiraz edilmiş olup, söz konusu … iptali istenen … karar tarihi itibariyle taraflar arasında çekişmeli bulundukları gibi esasen Dairemizin bozulan kararında da belirtildiği üzere bu markaların başvuru ve tescil tarihleri itibariyle davacıya müktesep hak sağlamaları mümkün değildir. Gerçekten de….sayılı markanın 26.05.2014, …. sayılı markanın 09.06.2014…. sayılı markanın da 27.03.2014 tarihinde tescil edildikleri gözetildiğinde, dava konusu başvuru tarihi olan 16.03.2016 tarihi itibariyle bu markaların uzunca süredir tescilli olarak kullanım şartını sağlamadıkları anlaşılmaktadır. Öte yandan, Yargıtay bozma ilamında davalı … … AŞ’nin itirazına mesnet …. sayılı markalarına ilişkin hükümsüzlük davalarında verilen hükümsüzlük kararlarının onandığı gerekçesine yer verilmiş ise de, bu kararların, dava konusu … kararından sonra 2020 yılında onandıkları gözetildiğinde, eldeki … kararının iptali davası yönünden sonuca bir etkileri olmadığı gibi davalı Şirketin 16. sınıf malları kapsayan başka markalarının da ret gerekçesi yapılması karşısında, anılan markaların hükümsüz kılınmaları, dava konusu uyuşmazlık bakımından varılan sonucu değiştirmeyecektir. Aksinin kabulü halinde, yani Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi, itiraz ya da müktesep hakka dayanak yapılan markalara ilişkin, Kurum kararından sonra verilen mahkeme kararları gözetilerek değerlendirme yapılması halinde, davalı Kurum, karar verdiği tarihteki hukuki duruma göre karar veremeyecek, itiraz gerekçesi yapılan veya müktesep hakka dayanak olduğu ileri sürülen … hakkındaki tüm davaların sonucununun ve kesinleşmesinin beklenilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkacak ve yapılan bu uygulama Yargıtay kararlarına uygun olmayacaktır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, dava konusu başvuru ile davalı … …’nın itirazına ve redde mesnet … arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunduğu, davacının önceki tarihli . …. sayılı markalarının başvuru ve … karar tarihi itibariyle taraflar arasında çekişmeli oldukları, kaldı ki bu markaların tescil tarihleri ile dava konusu başvuru tarihi arasında yaklaşık iki yıllık sürenin bulunduğu, bu markaların başvuru tarihleri itibariyle dahi hükümsüzlük tehdidi altında bulundukları, yani başvuru tarihleri ile dava konusu başvuru tarihi arasında beş yıllık sürenin geçmediği, bu itibarla başvuru tarihi itibariyle uzunca süredir çekişmesiz biçimde kullanma şartını taşımayan bu markaların, dava konusu başvuru yönünden davacıya müktesep hak sağlamayacakları kanaatine varıldığından, Dairemizce bozma ilamındaki görüşlere iştirak edilmemiş, önceki kararda direnilmesine ve önceki hükmün aynen kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Dairemizin 19.09.2019 tarih …. karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, davacı vekilinin tüm ve davalı … …. ve Tic. AŞ vekilinin yerinde görülmeyen diğer istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-Davalı … …. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesi hükmünün gerekçesine ilişkin olarak yerinde görülmekle KABULÜ ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/03/2018 tarih ve … sayılı kararın KALDIRILMASINA,
4-Asıl davanın REDDİNE,
5-Asıl davada alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 27,90.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Asıl davada davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Asıl davada davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Asıl davada davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Birleşen davanın REDDİNE,
11-Birleşen davada alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40.-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 27,90.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
12-Birleşen davada davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
13-Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
14-Birleşen davada davalı … … A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan 14,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
15-Birleşen davada davalılar … ile … …. tarafından ilk yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
16-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
17-Alınması gereken 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
18-Davalı … …. ve Tic. A.Ş.’den peşin alınan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
19-Davalılar kendilerini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve tek duruşma yapıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 2.040,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dair, davacı, davalı … davalı … …. A.Ş. vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalı tarafın yokluğunda yapılan açık yargılama sonucunda 30.06.2021 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip