Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/723 E. 2021/640 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/723
KARAR NO : 2021/640
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2021
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Alacak

Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31/03/2021 tarih ve …../…… E. – ……/……. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dışı işçi …… ……… işçilik alacaklarının tahsili için açtığı davanın lehine sonuçlandığını, bu davada hüküm altına alınan alacağın icra takibine konu edildiğini ve müvekkilince bu kapsamda icra dosyasına 8.100 TL ödeme yapıldığını, işçi alacaklarından davalı Belediyenin sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 3.243,59 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, dava dışı işçinin kendi işçileri olmadığını, davacı firmanın işçisi olduğunu, bu nedenle kendilerine husumet düşmediğini, davacı firma ile yapılan ihale sözleşmesine göre işçilik alacaklarından firmanın sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı vekiline zorunlu arabuluculuk evrakını sunması için kesin süre verildiği, buna ilişkin ihtaratlı tensip tutanağının davacı vekiline 22/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince 26/03/2021 tarihli beyan dilekçesi ile; huzurdaki davada arabuluculuğun dava şartı olmadığından işbu tensip ara kararından rücu edilmesinin, arabuluculuğun dava şartı olduğunu kabul etmemekle birlikte bu davaya esas olmak üzere arabuluculuk başvurusunu yapmış bulunduklarının, huzurdaki davada görevsizlik kararı verilerek dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesinin, aksi kanaat hasıl olması durumunda davada zorunlu arabuluculuğun dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak delillerin toplanmasının ve davaya esastan devam edilmesinin, zorunlu arabuluculuğun bu davada dava şartı olduğu kanaati hasıl olması halinde de yapmış oldukları arabuluculuk başvurusunun sonucuna göre davanın esasına girilmesinin talep edildiği, istinaf mahkemesi kararıyla mahkemelerinin görevli olduğunun kesin olarak belirlendiği, ayrıca davaya konu talebin alacağa ilişkin olduğu, bu nedenle eldeki davada zorunlu arabuluculuğa başvurulup başvurulmaması gerektiğinin incelenmesinin gerektiği, ilk davanın açıldığı tarih olan 08/11/2019 tarihi itibariyle davacının TTK’nın 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk yoluna başvurmadığı gerekçesiyle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A-1 maddesi ve HMK nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalının tacir olmadığından davada asliye ticaret mahkemesi görevli olmadığı gibi davanın da zorunlu arabuluculuğa tabi bulunmadığını, emsal yargı kararlarının da bu yönde olduğunu, HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca kendilerine ek süre verilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen bedelin, davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini de içermesi nedeniyle davanın mutlak ticari dava niteliği taşıdığı, dolayısıyla davaya bakma görevinin de asliye ticaret mahkemesine ait olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, eldeki davanın da anılan hüküm uyarınca arabuluculuk dava şartına tabi bulunduğu ve davacı tarafça arabulucuya başvurulmadan eldeki davanın açıldığı, 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkemece davacıya bir haftalık kesin sürenin verildiği, bunun dışında HMK’nın 115/2. maddesi kapsamında davacıya ayrıca süre verilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan maktu harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 29/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip