Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/714 E. 2023/217 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/274
KARAR NO : 2023/218
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2018
NUMARASI : 2017/279 E. – 2018/53 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/03/2018 tarih ve 2017/279 E. – 2018/53 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin … sayılı ve …” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, … numaralı başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, bu marka ile davalının “… …” ibareli marka başvurusunun benzer olduğunu, marka işaretinde yer alan “…” ibaresinin tırnak içine alınarak vurgulandığını, davalı markasının davacı markasının bir versiyonu/devamı olarak algılanacağını, davalı markasının tescili halinde davacının yüksek bilinirliğe sahip markasının ayırt edici niteliğinin zarar göreceğini, müvekkilinin markasının varlığı karşısında davalının dava konusu işareti tercih etmesinin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, dava konusu 2017-M-3968 sayılı YİDK kararının iptaline ve işaret tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı …” ibarelerinden oluştuğu, marka işaretinde yer alan … ibarelerinin işarete ayırt edici nitelik katmayan öğeler olduğu, marka işaretinde yer alan rengarenk ve büyük harflerle yazılmış … ibaresinin markanın esas ve ayırt edici unsurunu oluşturduğu, “…” ibaresinin ise bütüne göre daha geri planda olup ortalama tüketici tarafından markasal unsurdan ziyade genel geçer bir deyiş/slogan olarak algılanabilecek tali/yardımcı unsur konumunda bulunduğu, genel izlenim bakımından davacı markasından farklılaştığı, yeterli ayırt ediciliği haiz olduğu, her ne kadar dava konusu markalarda … ibaresi ortak ise de bu ortak ibareye bağlı düşük düzeyli benzerliğin karıştırılma ihtimalini kapsamadığı, davalı markasını gören ortalama tüketici kesiminin zihninde davacı markasıyla çağrışım yolu ile dahi ilişkilendirilme ve iltibas tehlikesi doğmayacağı, 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru konusu marka ile tanınmış bir vakıf olan müvekkilinin “…” ibareli markası arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğunu, “…” ibareli markanın davalı markasında da aynen yer aldığını, bütünsellik ilkesi gereği markanın unsurlarına bölünerek incelenmesi mümkün olmamakla birlikte, bu durum markalar arasındaki benzerliğin genellikle ortak olarak bulunan bir veya birden fazla öğesince gerçekleşmesi ihtimalini ortadan kaldırmayacağını, müvekkilinin esas unsuru “…” olan tescilli markasına iltibas yaratacak düzeyde benzer olan davalı markasının tescilinin mümkün olmadığını, markalar arasında iltibas oluşacağını, bu durum ise müvekkili vakfın itibarının zedelenmesine yol açacağı gibi davalı lehine haksız kazanç sağlanmasına da neden olacağını, davalının kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli başvurusu ile davacının itiraza dayanak “…”, “… …”, “…” ibarelerinden oluşan markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunmadığı, zira, davalının başvurusuna konu markanın esas unsurunun, rengarenk ve büyük harflerle yazılmış “…” ibaresi tarafından temsil edildiği, uyuşmazlık konusu olan “…” ibaresinin ise, markanın bütününe göre daha geri planda kaldığı, ortalama tüketici tarafından bu ibarenin markanın bir unsuru olarak algılanmayacağı, bütünsel olarak markaların farklılaştığı, markalar arasında yeterli ayırt edicilik bulunması nedeniyle iltibasın oluşmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip