Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/709 E. 2023/648 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/709 – 2023/648
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/709
KARAR NO : 2023/648
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2021
NUMARASI : 2020/115 E. – 2021/33 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/01/2021 tarih ve 2020/115 E. – 2021/33 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli başvurusunun SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddesi uyarınca dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu ibarenin tescili istenen hizmetler yönünden ayırt edici olduğu gibi tanımlayıcı da bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu ibare ile yıllardır hizmet verdiğini ve bu ibare ile tanındığını, davalı Kurum nezdinde “…”, “…” ve “…” ibareli başvuruların tescil edilmesine rağmen müvekkilinin başvurusunun reddedilmesinin çelişki oluşturduğunu ileri sürerek, 2020-M-3087 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusunun SMK m.5/1-b bendi uyarınca reddedilen hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, SMK m.5/1-c bendi uyarınca kısmen reddedilen hizmetler bakımından da doğrudan tanımlayıcı, tasviri bir ibare olmadığı, davacının dava konusu ibareyi kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği iddiasının YİDK aşamasında ileri sürülmemesi nedeniyle işbu davada dinlemeyeceği, davacının başvurunun tescili talebinin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 2020-M-3087 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı… vekili, dava konusu ibarenin “dünya çapında estetik” anlamına geldiğini, genel kullanımı haiz bir ibare olduğunu, ilgili tüketiciler tarafından, belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmayacağını ve davaya konu başvurunun bir bütün olarak, markanın asli işlevi olan, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremeyeceğini, dava konusu ibarenin tescili istenen tüm hizmetler yönünden somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı gibi SMK’nın 5/1-c uyarınca reddedilen hizmetler bakımından da tanımlayıcı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ve dava konusu başvurunun tescili istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davacı Şirketin 36, 39, 41, 42, 43, 44 ve 45. sınıf hizmetlerde tescili için, 2019/47604 sayılı ve “şekil+…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, dava konusu başvurunun tescili istenen tüm hizmetler yönünden SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca ayırt ediciliğinin bulunmadığı, ayrıca 44. Sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler.Güzellik bakımı hizmetleri.” bakımından aynı Kanun’un 5/1-c maddesi uyarınca tanımlayıcı olduğu gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği, davacı tarafın bu karara yönelik itirazının ise YİDK’ın 2020-M-3087 sayılı kararıyla reddedildiği ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 05.05.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesinin kabulü ile kararı istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde istinaf incelmesine konu uyuşmazlık dava konusu başvurunun, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri uyarınca tescili engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Kanun’un 5/1-b maddesinde, herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyecekleri düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere bu hükme göre, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin, marka olarak tescil edilmeleri mümkün değildir. Aynı Kanun’un 5/1-c maddesinde ise ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olamayacakları hüküm altına alınmıştır. Bir işaretin anılan bu madde kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir. Bir mal veya hizmeti doğrudan çağrıştırmayıp akla getirmeyen ancak imada bulunan kelimelerin tescilinin bu maddeye göre engellenmesi mümkün değildir. Tüketici işareti gördüğünde kesin olarak mal veya hizmetin niteliğinin tanımlayamıyor fakat olasılıkları zihninde birkaç seçeneğe kadar indirebiliyorsa o markanın tescili mümkündür.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; başvuru konusu işaret, 3 adet yaprağın bir araya getirilmesiyle oluşturulan bir çiçeği anımsatan şekil unsurundan ve bu şeklin altına alt alta konumlandırılmış “…” ve “…” ibarelerinden oluşan karma nitelikte bir markadır. Karma nitelikteki markaların daha ziyade kelime unsuru itibariyle hatırda kaldıkları ve esasen başvuruda yer alan şeklinin özgün bir şekil de olmadığı hususları gözetildiğinde başvurunun asli unsuru ” “… …” ibaresidir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere “…” ibaresi, İngilizce’de “dünya çapında”, “…” ibaresi ise uluslararası estetik/güzellik” anlamına gelmektedir. Dava konusu marka başvurusunda yer alan kelime unsurları, gerek bütün gerekse ayrı ayrı kelime öbekleri olarak değerlendirildiğinde, verilen estetik hizmetinin uluslararası ve dünya çapında yapıldığı anlamını barındırmaktadır. Buna göre ve ülkemizde İngilizce’nin yaygın olarak bilindiği olarak bilindiği de gözetildiğinde dava konusu başvurunun asli unsurunu oluşturan “… …” ibaresinin, başvuru kapsamında yer alan 36, 39, 41, 43, 44 ve 45. sınıf hizmetlerin tüketicileri nezdinde işletmesel bir kökene işaret etmesinin mümkün olmadığı, başvuru kapsamındaki tüm hizmetler için belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmayacağı, diğer bir deyişle markanın asli fonksiyonu olan ayırt ediciliği sağlamayan bir ibare olduğu, tüketicilerin bu ibareyi yalnızca uluslararası veya dünya çapında verilen estetik hizmeti olarak algılayacakları nazara alındığında tüketicilerce marka olarak algılanması, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, başka işletmelere ait mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlaması mümkün olmayan dava konusu başvurunun, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi anlamında ayırt ediciliği bulunmadığı gibi uyuşmazlık konusu 44. Sınıf “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri.” yönünden de bahsi geçen hizmetler kapsamında sunulan estetik hizmetinin uluslararası ve dünya çapında sunulduğunu gösteren ve bu nedenle tanımlayıcı olan dava konusu başvurunun anılan 44. sınıf hizmetler yönünden aynı Kanun’un 5/1-c maddesi anlamında da tescili engeli bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesince, dava konusu başvurunun, kapsamında yer alan tüm hizmetler yönünden ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, öte yandan başvuru kapsamından SMK’nın 5/1-c maddesi uyarınca çıkarılan hizmetler yönünden ise başvuru konusu ibarenin tanımlayıcı olduğu, buna göre marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının yerinde bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 22/01/2021 gün ve 2020/115 E. – 2021/33 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,

2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,30-TL posta masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 197,4‬0-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 18/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.