Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/708 E. 2023/804 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/708
KARAR NO : 2023/804
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2021
NUMARASI : 2019/232 E. – 2021/18 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkının İhlâli – Haksız Rekabet – Markanın Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/01/2021 tarih ve 2019/232 E. – 2021/18 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin ABD’nin en büyük perakende satış mağazalarından biri olduğunu ve kendisine ait “…” markalarını uzun yıllardır menşe ülke ABD başta olmak üzere dünya genelinde Türkiye de dahil 100’den fazla ülkede yaygın ve yoğun olarak kullandığını ve tescil kayıtları ile koruma altına aldığını, davalının markaları ile müvekkili firmanın 143108, 143106, 124842 sayılı … markalarının SMK’nın 6/1, 6/4 ve 6/5 madde hükümleri anlamında benzer bulunduğunu, müvekkili firmaya ait … markalarının Paris Sözleşmesi ve 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddeleri uyarınca tanınmış marka olduğunu, davalı yanın basiretli bir tacir gibi davranmayarak, kötüniyetli bulunduğunu, davalının 2014/89406 ve 2016/35118 sayılı markalarının hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı yanın müvekkiline ait tescilli markaların aynı/benzerini 25. sınıfta yer alan “giyim eşyaları” ürünleri üzerinde izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullanmasının marka tecavüzü teşkil ettiğini, bu nedenle davalının adresinde keşif yapılarak tecavüze konu ürünlerin toplatılmasını, müvekkilinin tescilli tanınmış markalarına karşı gerçekleştirilen tecavüzün önlenmesi, durdurulması ve giderilmesi ile davalının haksız eylemlerine son verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davanın yetkisiz Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde açıldığını, yabancılık teminatı yatırılmadığını, müvekkilinin tescilli markalarının kullanılmasının engellenmesine yönelik bir karar verilmesinin mevcut hukuk kurallarına ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre mümkün olmadığını, yapılan tespitte müvekkilinin tabelasında … … ibarelerinin kullanıldığını, işyeri tabelası ve kartvizitlerde … ibaresinin ön planda olduğunu, ürünlere dikili etiketlerde davalı adına kayıtlı tescilli markanın kullanıldığı davalı işyeri ve ürünlerinde davacıya ait markasının birebir aynısı veya benzerinin kullanılmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin markası ile davacı markası arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasındaki ayırt edici ibarenin … ibaresi olduğunu, müvekkilinin marka kullanımının tescilli kullanım olduğunu ve bu kullanımların haklı ve yasal olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait 2014/89406 sayılı marka kapsamındaki “25. SINIF: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri.” emtiası ve davalıya ait 2016/35118 sayılı marka kapsamındaki “25.SINIF:Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiası ile davacıya ait 93/007790, 90/008236, 90/008235 ve 98/007713 sayılı marka kapsamında 25. Sınıfta yer alan emtianın aynı/aynı tür/benzer oldukları, zira söz konusu emtianın benzer tüketici kesimine hitap ettiği, benzer ihtiyaçları giderdiği, daha önce davacıya ait “…”, “…”, “Şekil” ve “… …” markalarını gören, duyan, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görme ve karşılaştırma imkânından yoksun, önceki tarihli markaların detaylarını analiz etmeyen, zihninde oluşan önceki tarihli marka imajı ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin davalıya ait 2014/89406 sayılı “…” ve 2016/35118 sayılı “…+Şekil+…” ibareli markaları, 25. Sınıftaki emtia üzerinde gördüğünde veya duyduğunda davacı markaları ile bağdaştırabileceği, SMK’nın m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleştiği, davacıya ait … ve şekil markalarının tanınmış marka olduğu, … markasına ilişkin olarak Kurum tarafından verilmiş bir tanınmış marka kararı olmasa da, bu markanın da diğer markalarla birlikte sıklıkla kullanıldığı değerlendirildiğinde, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin, aynı çevredeki insanlar tarafından “refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım” yarattığı, bu hale göre davacının bu markalarının giyim sektöründe tanınmışlık mertebesine ulaşan bir marka olduğu, davacının bu markaları ile işaret benzerliği oluşturduğu tespit edilen davalı markalarının, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız yere avantaj sağlama ihtimalinin bulunduğu, davacının uzun yıllara sirayet eden emek ve yatırımının sonucu oluşturduğu olumlu imajın davalı markaları nedeniyle davalıya ait markalara transfer edilme tehlikesinin bulunduğu, bu hale göre somut olayda SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının gerçekleştiği, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalının kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı hükümsüzlük istemi yerinde bulunmadığı, davalı işyerinin tabelasında “… …” ve ayrıca “…” ibaresi yer aldığı, ön planda olan ibarenin “…” olduğu, aynı adresin iki ayrı tabela taşıdığı, “…” ibaresinin de işyerinde yer aldığı, davalının giyim eşyası satışı yaptığı, bu bağlamda faaliyetinin 25. sınıftaki ürünleri kapsadığı, davalının vergi levhasına göre de iştigal alanının 25. Sınıf emtiaya ilişkin olduğu, davalıya ait kartvizitte “Şekil …” ibaresi ile “…” ibaresinin bulunduğu, “…” ibaresinin diğer unsurlara göre daha ön planda olduğu, davalının ürünleri üzerinde “Şekil …”, “…” ve “…+Şekil+…” ibarelerini kullandığı, davalının ürün etiketleri üzerinde “… …+Şekil” ibaresini kullandığı, belirtilen maddi tespitlere göre; davalı yana ait “…” ve “…” ibareli kullanımların, davacı markaları ile benzer olmadığı, davalının sadece … ibaresini barındıran tabela kullanımlarının davacının markalarına tecavüz teşkil etmediği, davalı, kartvizitlerinde her ne kadar … ibaresini ön plana çıkarsa da bu ibarenin solunda yer alan … ibaresi ve üzerinde “bir binici bulunan şaha kalkmış at figürü” ile birlikte yapılan kullanımların davacının markalarına benzer olduğu, aynı şekilde davalının işyeri camekan ve ürün arma ve etiketlerinde yer alan “Şekil+… …” ve “Şekil+… …” şeklindeki kullanımların ise davacı şirkete ait “…”, “…+Şekil+…” ve “Şekil” markaları ile yüksek derecede benzerlik ve iltibas riski olduğu, her ne kadar davalıya ait tescilli markaların bulunduğu tespit edilmişse de SMK m.155 hükmü uyarınca bu markaların önceki tarihli davacı markaları nezdinde savunma gerekçesi olamayacağı, dolayısıyla davalıya ait bu eylemlerin, davacı yana ait markalardan doğan hakları ihlal eder nitelikte eylemler olduğu, marka hakkı ihlalinin haksız rekabetin özel bir türü olduğu düşünüldüğünde, marka hakkı ihlali oluşturan her eylemin aynı zamanda da haksız rekabete sebebiyet verdiği, bu nedenle davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği tespit gerekçesi ile davanın kabulü ile, dava konusu 2014/89406 ve 2016/35118 sayılı markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacının marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerin önlenmesine, durdurulmasına, tecavüzün etkilerinin giderilmesine, davalının haksız eylemlerine son verilerek “…” ve “…” ibaresini veya benzerini taşıyan ürünlerin ve tanıtım araçlarının toplatılmasına, bu ibarelerin veya benzerlerinin her türlü ürün ve tanıtım aracından çıkartılmasına, bunun mümkün olmaması halinde söz konusu ürün ve araçların imhasına, 14/10/2020 havale tarihli bilirkişi raporu içeriğinin icra aşamasında dikkate alınmasına, davalının, davacıya ait marka hakkı ihlali neticesinde ortaya çıkan haksız rekabetinin men’ine, haksız rekabet neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, 14/10/2020 havale tarihli bilirkişi raporu içeriğinin icra aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin tescilli markası ile davacının markası arasında benzerliğin söz konusu olmadığını, müvekkilinin kullanımın tescile dayalı olduğu, müvekkilinin tabelasında … … ibarelerinin kullanıldığı, işyeri tabelası ve kartvizitlerde … ibaresinin ön planda olduğu, ürünlere dikili etiketlerde davalı adına kayıtlı tescilli markanın kullanıldığı, davalı işyeri ve ürünlerinde davacıya ait markasının birebir aynısı veya benzerinin kullanılmadığını, müvekkilinin markası ile davacı markası arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasının ayırt edici özelliğinin ifade edildiği gibi, “…” ibaresi olduğunu, markaların benzemediğini,, bilirkişi raporundaki tespitlerin de bu yönde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkının ihlâli, haksız rekabet ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalıya ait 2014/89406 ve 2016/35118 sayılı markaların kapsamlarının davacıya ait 93/007790, 90/008236, 90/008235 ve 98/007713 sayılı marka kapsamları ile aynı/benzer oldukları, zira söz konusu emtianın benzer tüketici kesimine hitap ettiği ve benzer ihtiyaçları giderdiği, diğer yandan davacıya ait “…”, “…+Şekil+…” ibareli markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunduğu, davalıya ait tescilli markaların bulunduğu tespit edilmişse de, SMK’nın m.155 hükmü uyarınca bu markaların önceki tarihli davacı markaları nezdinde savunma gerekçesi olamayacağı, davalıya ait eylemlerin, davacı yana ait markalardan doğan hakları ihlal eder nitelikte eylemler olduğu, marka hakkı ihlali oluşturan bu eylemin aynı zamanda da haksız rekabete sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip