Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/705 E. 2021/897 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/705
KARAR NO : 2021/897
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2018
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/03/2018 tarih ve…… E. …….K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin …, …gibi tehlikeli madde içeren atıkların geri kazandırılarak ya da bertaraf edilerek çevreye zararsız hale getirilmesiyle meşgul olduğunu, zaman zaman bu maddelerin nakliyesi ve bertarafı için davalı şirket ile bir iki defa çalıştığını, bu doğrultuda davalı şirketin 02.05.2016 tarih ve KDV dahil 542.800,00 TL tutarlı fatura ile 30.04.2016 tarih ve KDV dahil 212.400,00 TL faturayı müvekkili şirkete gönderdiğini, o dönemde yoğun çalışan müvekkili şirket yöneticisinin faturalar ile ilgili sonradan bilgi sahibi olup, uzmanlık alanına girmeyen konuyla ilgili faturaları iptal edip, maliyeye düzeltme beyannamesi verdiğini, yine faturaları 18.08.2016 tarihli noter ihtarname ile davalıya iade ettiğini ileri sürerek, faturalara istinaden davalıya ödenen 82.000,00 TL KDV ödemesinin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı temsilcisi, müvekkili şirketin 2005 yılında kurulup, lisanslı araçlarıyla tehlikeli atıkları bertaraf etmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yetkilendirildiğini, davaya konu olayda taraflar arasında………….Elektrik Şirketlerine ait alanda çıkan çamurlu suyun ayrıştırılarak, gösterilen yerlere taşınması için sözlü olarak sözleşme akdedildiğini, sözleşmeye istinaden 30.04.2016 ve 02.05.2016 tarihli 2 adet faturanın tanzim edilip, müvekkilinin ticari defterlerine işlendiğini, davacı firmanın faturaya istinaden 82.000,00 TL ödeme yaptığını, fatura bedelinin bakiye kısmının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Ankara 2. İcra Müdürlüğünün …../…… E nolu icra takibi başlatıldığını ve davacının takibe itiraz ettiğini, davacı şirketin icra takibinden haberdar olur olmaz, her iki faturayı düzeltme beyanıyla ticari defterlerinden çıkarttığını ve noter ihtarnamesi keşide ettiğini, davacının TTK’nun 21. maddesi uyarınca süresi içerisinde faturalara itiraz etmediğini, yapılan işin toplam maliyetinin davalı şirket için 600.000,00 TL olduğunu, dava konusu iş sebebiyle davacı şirketten alacaklı bulunduklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, dava konusu faturaların ticari defterlerine kaydedildiği, ayrıca davalı şirketin ticari defterlerinde davaya konu 82.000,00 TL ödemenin de kayıtlı olduğu, yine davacı şirketin ticari defterlerinin de açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, davaya konu faturaların davacının ticari defterlerine kaydedildiği, ancak 17.08.2016 tarihinde düzenlenen 2016 yılı 4. dönem ve 2016 yılı 5. dönem KDV beyannameleri ile bu durumun düzeltildiği ve her iki faturanın da ticari defterlerden çıkartıldığı, 82.000,00 TL ödemenin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, bu suretle davacı şirketin ticari defterlerine göre davacının davalıdan 82.000,00 TL alacaklı bulunduğu, davacı tarafın davaya konu faturaları, usulüne uygun olarak ticari defterlerinden çıkartmakla eldeki davada faturaya konu sözleşmenin varlığı ile faturadaki edimin sözleşmeye uygun olarak ifa edildiğinin ispat külfetinin davalı yan üzerinde olduğu, davalının sözleşmenin varlığı ile faturadaki edimin ifa edildiği yönünde, herhangi bir delil biraz etmediği gibi açıkça yemin deliline de dayanmadığı, bu suretle davaya konu her iki faturadaki edimin ifa edildiği yönündeki ispat külfeti üzerinde olan davalının, faturalardaki hizmetin verildiği yönündeki iddiasının sübuta ermediği, dolayısıyla her iki fatura sebebiyle ödenen 82.000,00 TL tutarında davalının sebepsiz zenginleştiği, davacının faiz isteminde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 82.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkil şirket ile davacı arasında bir iş anlaşmasının yapıldığını, bu anlaşmaya konu olan işin tamamlanmasının ardından, müvekkili şirket nezdinde 180.000,00-TL+32.400,00-TL KDV tutarlı ve 460.000,00-TL+82.800,00-TL KDV tutarlı olmak üzere iki adet faturanın düzenlenerek, davacı şirkete gönderildiğini, müvekkilinin kesilen bu faturaları yasal defterlerine kaydettiğini, KDV ve Kurum Geçici Vergi Beyanlarında gösterip vergilerini ödediğini, aynı şekilde davacı şirketin de faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunmaksızın kendi ticari defterlerine işlediğini, üstelik 82.000,00-TL tutarındaki KDV bedelini de müvekkili şirkete ödediğini, bu durumun 24/06/2016 tarihli banka ödeme dekontuyla sabit olduğunu, ancak davacı şirketin kesilen faturalardan doğan borcunun geriye kalan kısmına ilişkin herhangi bir ödeme yapmaması üzerine, davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, aleyhine başlatılan icra takibinden haberdar olan davacı şirketin, faturaların düzenlenme tarihinden dört ay sonra gönderdiği ihbarname ile faturaları müvekkili şirkete iade ettiğini, ayrıca kendi ticari ticari defterlerindeki kayıtları, Maliyeye ibraz ettikleri 17/08/2016 tarihli düzeltme beyannamesiyle sildirdiğini, TTK.’nın 21/2 ve 21/3. maddesi uyarınca bir faturayı ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişinin, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu faturanın içeriğini veya teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılacağını, davacının bu faturaları kendi ticari defterlerine kaydetmesinin, faturalardan doğan 82.000,00-TL tutarındaki KDV bedelini müvekkiline ödemesinin ve faturaların kendilerine tebliğinden itibaren sekiz günlük yasal süresi içerisinde değil de, tebliğden yaklaşık dört ay sonra itirazda bulunmuş olmasının, faturaların konusunu oluşturan iş sözleşmesini ikrar ettiğinin en somut göstergesi bulunduğunu, davacının kendi ticari defterlerine yaptığı kayıtları, Maliyeye ibraz ettikleri 17/08/2016 tarihli Düzeltme Beyannamesiyle sildirmiş olmasının, tam bir muhasebe oyunu olup, davacının gerçek amacının, davalı müvekkili ile yapılan anlaşmanın sözlü bir anlaşma niteliğine sahip olmasından yararlanarak, aldığı hizmeti ve buna dayalı olarak da borcunu inkar için zemin hazırlamaktan ibaret bulunduğunu ve usulüne uygun olmadığını, öte yandan müvekkilince cevap dilekçesi ile taraflar arasındaki anlaşmaya istinaden alınan mal ve hizmetlerin ayrıntılı olarak listelenerek, bu mal ve hizmetlerin alındığı şirketlerin bilgilerinin ayrı ayrı verildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davalı şirketin düzenlediği 30.04.2016 ve 02.05.2016 tarihli faturalar, davacı tarafça itiraza uğramadan usulüne uygun şekilde tutulmuş defterlerine işlenmiş, hatta faturaların KDV’si karşılığında 82.000,00 TL davacıya ödenmiş olup, işbu davada anılan ödeminin hataen yapıldığı ileri sürülerek istirdadı istenmiştir. Aynı faturalar, usulüne uygun şekilde düzenlenmiş davalı şirket defterlerinde de kayıtlıdır.
Faturaların asıl alacak kısımları ise ödenmemiş, bu konuda davalı tarafça Ankara 2. İcra Müdürlüğünün ……./…… E sayılı dosyasında girişilen icra takibinde, 12.08.2016 tarihli ödeme emrinin davacıya 24.08.2016 tarihinde tebliği üzerine, davacı tarafça 26.08.2016 tarihinde yapılan itiraz ile icra takibi durmuş, davalının itirazın kaldırılması istemi, Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesinin ……/…… E sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda reddedilmiş, verilen karara karşı yapılan istinaf itirazı da, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. H.D.’nin 2018/1197 E sayılı dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda reddedilmiştir.
Davacı tarafça işbu davanın konusunu oluşturan faturaların, müvekkili şirket yöneticisinin faturalar ile ilgili bilgi sahibi olmadığı için defterlere yanlışlıkla işlendiği, daha sonradan durum anlaşılınca faturaların iptal edilip, maliyeye düzeltme beyannamesi verildiği ileri sürülmüştür. Dosya sunulan 30.01.2018 tarihli mali müşavir bilirkişi incelenmesinden, dava konusu faturaların 17.08.20116 tarihli KDV Beyannamesi Tahakkuku ile 2016 yılı 4 ve 5. dönem KDV beyannamelerinin düzeltilmesi suretiyle davacı defterlerinden çıkarıldığı, 18.08.2016 tarihli noter ihtarnamesi ile de davalıya iade edildiği anlaşılmaktadır.
Her şeyden önce, faturaya sekiz günlük süre içinde itiraz edilmemişse, TTK.’nın 21/2. maddesine göre, itiraz etmeyen kimse, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır. Ancak sekiz gün içinde itiraza uğramayan fatura, taraflar arasında, aksi iddia ve ispat edilemeyen bir delil, geçici bir zaman için de olsa borçluyu sorumlu kılan bir ödeme emri de sayılmaz. İtiraza uğramayan fatura, içeriğinin aksi ispat edilebilir ticari bir belgedir.
Ayrıca adına fatura düzenlenen, bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmişse, bu kayıt, fatura konusu sözleşmenin ve bu sözleşmedeki işin yapıldığı anlamına gelir. Davacı borçlunun uzun süre sonra iade faturası düzenlemesi, bu olguyu değiştiremez. Borçlu taraf faturaları ticari defterine işlemişse, borcun doğmadığını veya borcu ödediğini ispatlamak zorundadır. Bu noktada, faturaların borçlu şirket yöneticilerinin basiretli davranmaması nedeniyle ticari defterlere hataen işlediği savunması da dinlenmez. Yargıtayın yerleşmiş uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay HGK.’nın 12.05.2010 tarih ve 2010/13-246 E.- 2010/267 K., Yargıtay 11. HD.’nin 19.12.2018 tarih ve 2017/2642 E.- 2018/8096 K).
Bu anlatılanlardan sonra somut olaya gelindiğinde, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davalı tarafından düzenlenen faturalar, davacı defterlerine kaydedildiğine göre, bu faturalara konu işin yapıldığının kabulü gerekir. Davacının öncesinde itiraz etmediği ve defterlerine davalı yararına borç kaydettiği faturalarla ilgili sonradan vergi mevzuatı açısından gerekli düzeltmeleri yapması, vergi hukuku açısından bir sonuç doğurabilir ise de TTK.’nda düzenlenen taşıma hukuku açısından, varılan sonucu değiştirmez. Üstelik de davacı, neden olduğunu açıklayamadığı bir şekilde, dava konusu faturaların asıl alacak kısımlarını değil de, KDV kısımlarını, davalıya rızaen ödemiştir. Dosyaya sunulan 25.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu faturaların davalının usulüne uygun ticari defterlerine de kaydedildiği tespit edildiğine göre, davalı da bu faturaların KDV.’sini vergi dairesine ödemiş olmalıdır. Dolayısıyla Dairemizce de davacının dava konusu faturalardan dolayı davalıya borçlu olduğu ve mevcut borcunu ödediği sonucuna varılmıştır
O halde somut uyuşmazlık yönünden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/03/2018 gün ve……. E. – ….K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 1.400,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.341,06 TL karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 11.460,00.TL vekaletin ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
8-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 1.500,00 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip