Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/701 E. 2022/373 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI ….

Dairemizce verilen 26/12/2019 tarih 2018/1764 E., 2019/1331 K. sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/02/2021 tarih ve 2020/1422 E., 2021/1612 K. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, dosya incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin tekstil sektöründe “…” markası altında bayan konfeksiyon üreticisi olarak faaliyet göstermekte olup, müvekkiline … numaralı endüstriyel tasarım tescil belgesindeki giysi tasarımlarının, davalılar tarafından “…” markası adı altında üretilip satılmak suretiyle tasarım hakkına tecavüzde bulunulduğunu ileri sürerek, davalıların endüstriyel tasarım hakkına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, ayrıca şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın, delil tespitinin yapıldığı 14.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiş, 31.03.2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 17.457,68 TL’ye artırmıştır.
Davalı şirket vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar … ve …, savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalılar tarafından davacı adına… sayılı tescilli endüstriyel tasarımlara tecavüz edildiği, davacının 2012 ve 2013 yıllarında dava konusu ürünleri üretip sattığını gösteren belge sunulamadığından, yoksun kalınan kazancın olmadığı, aksi kanaate varılması halinde, yoksun kalınan kazanç tutarının her iki ürün için toplam 7.243,68 TL olabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı adına … sayılı tescilli endüstriyel tasarımlara davalılar tarafından yapılan tecavüzün tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.243,68 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın 14.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, hüküm özetinin ilanına, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece müvekkilinin kabul edilen tasarım hakkına tecavüzün tespit ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden üç ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, sadece maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden vekalet ücretine karar verilerek, müvekkili lehine eksik vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, önceki kısa kararda manevi tazminat istemi reddedildiğine göre müvekkili yararına kazanılmış hak oluştuğunu, ilk derece mahkemesinin kısa karar ile reddettiği manevi tazminatına, mahkemece bozma sonrası tekrar hükmedilmesinin, bozma kararının mantığına ters olduğu gibi ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi kararını hukuken hiçbir etkisi olmayan usuli bir prosedür haline getireceğinden, hukuken kabul edilemeyeceğini, davacının haksız manevi tazminat talebinin bu nedenle reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin toptan satış yapmadığı gibi sitesinde sattığı ürünleri kendisinin üretmediğini, bu nedenle ilgili ürünlerin fikri haklar kapsamında ihtilaflı olduğunu bilmesinin müvekkilinden beklenemeyeceğini, davacı tarafın müvekkilini dava öncesi uyarmadığını, bu nedenle müvekkilinin olayda hiçbir kusurunun olmadığını ve tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, benzer mahiyetteki Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/102 E.- 2017/19 K. sayılı dosyasında da bu hususun tespit edildiğini ve müvekkil şirketin tazminat sorumluluğunun olamayacağına hükmedildiğini, gerek dava dilekçekçesinde, gerekse ıslah dilkçesinde davacının davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına yönelik bir talebi yok iken ilk derece mahkmesinin talebi aşar şekilde bu yönde hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki davada müteselsil sorumluluğun yasal şartlarının da bulunmadığını, bilirkişi raporunda davacının dava konusu 2012 ve 2013 yıllarında üretiminin olmadığı saptandığından davanın reddinin gerektiğini, davaya konu tasarımın ayırt edicilik ve yenilik vasfına sahip olmadığını, ilk derece mahkemesince bu hususun irdelenmediğini, mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, davacının ıslah talebine karşı zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının hükmün ilanını istemekte hukuki yararının bulunmadığını, davaya görevli Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiğini, mahkemece dosyada vekil ile temsil edilmeyen müvekkili haricindeki diğer “davalılar” yararına da vekalet ücretine hükmedildiğini, yine davanın rededilen kısmının davanın 1/2’sinden çok olduğu halde 1/2 oranında yargılama giderlerinin davacı ile davalılar arasında paylaştırılmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 26.12.2019 tarih, 2018/1764 esas, 2019/1331 karar sayılı kararıyla, müteselsilen tahsil talebi olmadığı halde davalılardan müteselsilen tahsile karar verilmesinin, davalı gerçek kişilerin vekili olmadığı halde vekalet ücretine hükmedilmesinin, her bir davacı yararına ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 23/02/2021 TARİH 2020/1422 E. – 2021/1612 K. SAYILI İLAMININ ÖZETİ: Dairemiz kararının, davalı şirket vekilince temyizi üzerine, anılan Yargıtay ilamı ile özetle, taklit tasarımlı malları üretenlerin ürettikleri malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilmeleri gerekirken, satıcılar yönünden ise sektörel araştırma yapılarak malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satıcıların satışa sundukları tasarıma konu malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilip bilmedikleri veya bilebilecek durumda olup olmadıkları hususları değerlendirilmeden, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde tazminat isteminin kabulünün doğru görülmediği gerekçesiyle Dairemiz kararının davalı şirket yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Yargıtay 11. HD.’nin hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere, taklit tasarımlı malların satıcıları yönünden, men ve ref sorumluluğu ile tazminat sorumluluklarını birbirinden ayırmak gerekir. Taklit tasarımlı malların üreticilerinin kural olarak gerek men ve ref, gerekse tazminat yönünden sorumlu olduklarının kabulü gerekirken, bu malları başkasından satın alarak kendileri satışa arz edenlerin, men ve ref sorumlulukları yönünden kusurlu olup olmadıklarına bakılmazken, tazminat talepleri yönünden sorumlulukları kusur esasına dayalıdır. Bu durumda taklit tasarımlı malların satıcısı yönünden tasarım hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için; satıcının bu malların taklit olduğunu bilerek satması ve bu hususu bilebilecek durumda olması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta da davalı şirketin üretici değil, sadece satıcı olması nedeniyle, Dairemizce davalı şirket yönünden sektörel araştırma yapılarak, malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satışa sunduğu malların, tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilebilecek durumda olup olmadığının incelenmesi amacıyla, içinde sektör bilirkişisinin de bulunduğu heyet aracılığıyla inceleme yaptırılmış, alınan 12.01.2022 tarihli raporda, davalının tesettür giyiminin önde gelen internet satıcılarından birisi olduğu, konusunda uzman bulunduğu, bu sektörde gerek üreticilerin gerekse satıcıların sıklıkla pazar araştırması yaptığı, yerli ve yabancı fuarlara katıldıkları, bu durumda davalının sattığı dava konusu ürünlerin, yine Türkiye’nin bilinen başka bir üreticisi/markası olan davacının tasarımı olduğunu bilmesinin gerektiği bildirilmiştir.
Her ne kadar davalı şirket vekilince, bilirkişi heyetinde yer alan sektör bilirkişisinin uzmanlığına itiraz edilmişse de anılan bilirkişi, Dairemizce tesettür giyim sektöründe uzman bir bilirkişi isminin belirlenmesi için … Odasına yazılan 29.06.2021 tarihli müzekkereye verilen cevapta belirtilen yere yazılan yazıya, …. verilen 29.07.2021 tarihli yazı ile bildirilen bir isim olduğundan, davalı şirket vekilinin bu itirazına itibar edilmemiştir.
Esasen somut uyuşmazlıkta, davalı şirketçe satılan toplam 19 adet ürünün 18 adedinin, 14.06.2012 tespit tarihinden sonra satıldığı, 01.06.2015 tarihli bilirkişi raporu ile de bildirilmiştir. Diğer bir deyişle dava konusu ürünlerin neredeyse tamamının, davalı şirketçe aleyhine yapılan tespitten haberdar olunduktan sonra satıldığı anlaşıldığından, davalı şirketin somut uyuşmazlık yönünden kusurlu bulunduğu açık olup, bu husus Dairemizin bozmadan önceki kararının 1. bendinde de belirtilmeye çalışılmıştır.
Yine aynı davalı şirket aleyhine, aynı davacı tarafından açılan benzer bir uyuşmazlıkta da Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/35 E.- 2016/107 K. sayılı dosyasında, davalı şirket tarafından yapılan aynı savunmaların kabul edilmeyip, davalı şirketin de maddi ve manevi tazminat talebinden sorumlu tutulmuş olduğu, mahkemece verilen kararın, Yargıtay 11. HD.’nin 18.04.2018 tarih ve 2016/9281 E.- 2018/2849 K. sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında Dairemizce, davalı şirketin de davacıya ait tasarımları satmakta kusurlu olduğu, bu nedenle hükmedilen maddi ve manevi tazminat taleplerinden sorumlu bulunduğu anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca Yargıtay HGK.’nın 04.03.2021 tarih ve 2021/2-96 E.- 2021/205 K. sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda, dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde taraflar yararına ayrıca duruşma vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği nazara alınarak, somut uyuşmazlıkta da Dairemizce davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle taraflar yararına ayrıca duruşma vekalet ücretine hükmedilmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın Kısmen kabul, kısmen reddi ile davacı adına tescilli … sayılı endüstriyel tasarımlara davalılar tarafından yapılan tecavüzün tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına,
2-Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 7.243,68 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın 14/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Fazlaya dair istemlerin reddine,
4-Alınması gereken 1.177,91.TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 700,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 477,71.TL karar harcının, davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen tespit, önleme ve durdurma talepleri için 7.375,00.TL, kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00.TL, kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden 7.243,68.TL olmak üzere toplam 21.993,68.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … Ltd. Şti. Kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat yönünden AAÜT göre hesaplanan 7.243,68.TL, reddedilen manevi tazminat yönünden 7.375,00.TL olmak üzere toplam 14.618,68.TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti.’ne verilmesine,
7-Kabul ret oranının takdiren davacı lehine 3/10 olarak belirlenmesine, davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 28,05.TL ilk masraf, 676,56.TL tebligat ve posta masrafı, 4.200,00.TL bilirkişi ücreti, istinaf aşamasında yapılan 176,00.TL tebligat ve posta gideri, 3.000,00.TL bilirkişi ücreti toplamı olan 8.080,61.TL yargılama giderinden payına düşen 2.424,18.TL’ye peşin ve ıslah harcı olan 981,26,TL, istinaf kanun yoluna başvuru harcının 1/2’si olan 49,05.TL’nin eklenmesiyle oluşan toplam 3.454,49.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 9,00.TL posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 338,62.TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 347,62.TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 243,33.TL’nin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinden bırakılmasına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 35,90,TL maktu istinaf karar ve ilam harcı karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
11-Alınması gereken 1.177,91.TL nispi karar ve ilam harcından, davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 294,48.TL nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 883,43.TL’nin davalı …’den tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Dair, davacı ve davalı şirket vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 23/03/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/03/2022

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2022