Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/691 E. 2023/249 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/691 – 2023/249
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/691
KARAR NO : 2023/249
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2021
NUMARASI : 2020/195 E. – 2021/64 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/02/2021 tarih ve 2020/195 Esas – 2021/64 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili Şirketin Türkiye’nin önde gelen porselen üreticilerinden biri olduğunu, Türkiye’nin ilk renkli porselen üretimini yaptığını, 90’a yakın marka tesciline sahip olduğunu, 35’ten fazla ülkeye ihracat yaptığını, müvekkiline ait “…” ibareli markaların 07.07.1992 tarihinden beri TÜRKPATENT nezdinde korunduğunu, “…” markasının, “…” ve “…” kelimelerinin özgün ve ayırt edici şekilde kısaltılması ile oluşturulduğunu, İngilizcede “…” kelimesinin diyar anlamına geldiğini, “…” ibaresinin Türkçe karşılığının “… dünyası” olduğunu, davalı Şirketin de … sayılı “… …+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun kapsamında müvekkiline ait markanın tescilli olduğu 21. sınıf malların yer aldığını, başvurunun esaslı unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğunu, ayırt edici vasfı olmayan “…” ibaresinin tali nitelikte olduğunu, “… …” ibaresinin 21. sınıf kapsamında yer alan mallar yönünden ayırt edici bir ibare olmayıp, bu sektörde kullanılan cins, vasıf ve kalite belirten bir niteliğe sahip bulunduğunu, “…” ibaresinin tüm sektör tarafından kullanılan bir cins ismi olduğunu, eşyaların ana maddesini oluşturan ibarelerin bir kimsenin tekeline verilmesinin mümkün olmadığını, ortalama tüketici nezdinde söz konusu “… …” ibareli markanın diğer markalardan ayırt edici bir marka olarak algılanmayacağını, müvekkili Şirkete ait tanınmış olan “…” ve “… …” markasının devamı/serisi olarak algılanmasının ve müvekkili Şirket ile bağlantılı olduğu intibaını uyandırmasının kaçınılmaz olduğunu, davalı Şirketin, müvekkiline ait markadan haksız olarak yarar elde edeceğini, müvekkili Şirketin menfaatinin zedeleneceğini, söz konusu başvurunun esas unsurunun “…” olması ve iki kelimenin birlikte … sektörünü tanımlayıcı genel anlamı olması nedeniyle başvurunun tescilinin hukuka aykırı olacağını ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-3479 sayılı kararının iptaline, … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin dava konusu markayı yıllardır kullandığını, ilk marka tescilini … tescil numarası ile 05.02.2013 tarihinde 35. sınıfta gerçekleştirdiğini, davacının benzerlik iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı markası olan “…” ibaresi ile müvekkiline ait “… …” markasının, kavramsal, görsel, işitsel ve bütünsel olarak birbirinden farklı olduğunu, davacı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkillerine ait markanın esas unsurunun ise “… …” ibaresinden oluştuğunu, markaların birbirinden rahatlıkla ayırt edilebildiğini, davacı markasının tanınmış olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, … numaralı davalı Şirket markasının, 21. sınıftaki mallar açısından tesciline 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri kapsamında tesciline engel bir durumun bulunmadığı, dava konusu başvuru ile davacı Şirketin itirazına ve hükümsüzlüğe dayanak markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde iltibas ihtimalinin olmadığı, davacı markalarının tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna hiçbir ilave yapılmaksızın aynen yer verildiğini, taraf iddialarının değerlendirdiği ve muhakeme edildiği herhangi bir kısmın kararda yer almadığını, SMK’nın 5. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler ile ulaşılan sonuçların son derece hatalı olduğunu, “… …” ifadesinin, … işleri, … uğraşıları, porselene dair herşey anlamına geldiğini, buna rağmen söz konusu ibarenin, ayırt edici olduğunun ve SMK’nın 5. maddesi kapsamında tescil edilebileceğinin kabulünün hukuka aykırı bulunduğunu, mahkeme kararının 6. sayfasında, “…” ibaresinin ayırt edici olmadığının kabul edildiğini, ancak “…” ibaresinin tek başına ayırt edici olduğu ve “…” ibaresini farklılaştırdığı sonucuna varıldığını, bu yaklaşımın marka hukukunun temel prensiplerine tamamen aykırı olduğunu, dava konusu başvurunun kapsamındaki mallarla müvekkili markalarının kapsamlarındaki malların aynı bulunduğunu, marka işaretleri arasında da karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, dolayısıyla SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının gerçekleştiğini, öte yandan müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, mahkemece bu yönden yapılan incelemenin de yetersiz bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi kapsamında davanın 2 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı, dava konusu başvurunun “… …” ibaresinden oluştuğu, ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere bir bütün olarak söz konusu ibarenin, kapsamındaki mallar yönünden zayıf da olsa ayırt ediciliğinin bulunduğu, bu itibarla SMK’nın 5. maddesi kapsamında bir tescil engelinden söz edilemeyeceği, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında da 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira davacı markalarının asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu ve bu ibare ile dava konusu başvuru arasında işitsel ve görsel benzerliğin olmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacı markalarının tanınmış olmalarının da dava konusu başvurunun tesciline engel teşkil etmeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.