Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/690 E. 2023/801 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/690 – 2023/801
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/690
KARAR NO : 2023/801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2021
NUMARASI : 2020/198 E. – 2021/67 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/02/2021 tarih ve 2020/198 E. – 2021/67 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkiline ait 2019/20001 sayılı ve “…” ibareli 43. sınıf kapsamındaki hizmetlere yönelik olarak yapılan marka başvurusuna, davalı … … tarafından 2016/20932 sayılı 29. 30. 31. 35. 43. sınıf kapsamındaki mal ve hizmetler üzerinde “…” ibareli tescilli markasının varlığını göstererek itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığının kararı ile SMK m. 6/1 kapsamında benzerlik/karıştırılma ihtimali itirazının haklı bulunduğunu, tescil başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkili tarafından Markalar Dairesi kararına karşı itiraz edildiğini, YİDK’nın 2020-M-2544 konu sayılı kararı ile Markalar Dairesi Başkanlığınca verilen kararının yerinde gördüğünü ve bu karara karşı yapılan itirazı reddettiğini, oysa taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi doğrultusunda ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığını, kişi adlarından oluşan başvuruların benzerlik değerlendirmesinin hemen hemen aynılık eşiğinde yapıldığını, müvekkilinin uzun süredir sektörde yoğun bir faaliyet göstermekte olduğunu, davalının marka başvurusundan çok önce yoğun tanıtım ve kullanımla “…” ibaresini tanınmış bir marka haline getirdiğini, bu ifade yanında görsel farklılık da bulunduğunu, “…” kelimesinin Türkiye’de sıklıkla kullanılan bir özel isim, kişi adı olduğunu, bu kapsamda “…” kelimesinin ayırt edicilik seviyesinin oldukça düşük olduğunu, markalarda yer alan ortak unsur olan “…” ibaresinin hem davalının hem de müvekkilinin ismi olduğunu, davalı yanca da bu isme herhangi bir ayırt edicilik kazandırılamadığını, müvekkilinin markasını uzun yıllardır kullandığını ve markanın gerçek hak sahibi olduğunu, YİDK kararının iptali talebinin bildirilmiş olmasına karşın, bu talebin kabul edilmemesi, markalar arasında karıştırma ihtimali bulunduğunun değerlendirmesi halinde, müvekkilinin eskiye dayalı kullanımları nedeniyle gerçek hak sahibi olduğunun tespiti ile davalı … …’na ait “…” ibareli 2016/20932 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek YİDK’nın 2020/M-2544 sayılı kararının iptaline, bu talebin yerinde bulunmaması halinde, davalının 2016/20932 sayılı ve “…” ibareli markasının 43. sınıf “yiyecek ve içecek hizmetleri sağlanması” hizmetleri yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuruya konu marka, “…” ibaresinden oluşmakta iken, redde mesnet markanın “…” ibaresinden müteşekkil bulunduğunu, davacı başvurusu ile davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu ve markalar arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin kaçınılmaz olduğunu, davacının, kendi başvurusu derdest iken tanınmışlık ya da kullanım sonucu hak sahipliği yolundaki talebini, kendi başvurusunun reddi kararına itiraz prosedürü içerisinde değil, davalıya ait marka başvurularının ilanı üzerine yapılacak itiraz prosedürü içerisinde gündeme getirmesi ve yapmış olduğu itirazların iş bu davadan bağımsız biçimde dinlenip karara bağlanması gerektiğini, 6769 sayılı SMK’da hak sahibine itiraz etmek dışında, mükerrer tescile imkan verecek şekilde, tescilli markayı hükümsüz kılmadan markasını tescil ettirme olanağı verilmediğini, davacının öncelikli ve gerçek hak sahipliği iddiasını kendi marka başvuru süreci içerisinde dile getirmesinin hukuka uygun olmayıp dinlenebilir olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … …, müvekkili adına tescillenmiş “…” markası ile davacı tarafça başvurulan “…” markası arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin kaçınılmaz olduğunu, ret kararının kanunun ilgili maddeleri gereği tamamen yerinde bulunduğunu, davacı tarafça iddia edilen “gerçek marka sahipliği” hususunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu 2019/20001 sayı ve “…” ibareli davacı markası ile davalı şahısın itiraza dayanak 2016/20932 tescil numaralı markası arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde iltibas ihtimalinin bulunmadığı, davaya konu 2019/20001 sayılı davacı markası açısından, müktesep hak talebinin yerinde olmadığı, 2016/20932 sayılı marka açısından, davacının önceye dayalı kullanımları/kazanılmış hakkı gerekçeleri ile hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, YİDK’nın 2020/M-2544 sayılı kararının yerinde olmadığı, YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu, davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile YİDK’nın 28/03/2020 tarih ve 2020/M-2544 sayılı kararının tescile konu tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline, davaya konu 2016/20932 sayılı markanın hükümsüzlüğü talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olmadığından YİDK’nın 2020-M-2544 sayılı kararının iptali kararının yerinde olduğunu, dava dilekçesinde, asıl talebin, davacının marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptali olduğunu, YİDK kararının iptaline karar verilmemesi ve markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğuna karar verilmesi halinde, terditli olarak davacının 2016/20932 sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin talep edildiğini, terditli olarak hükümsüzlüğü talep edilen davacı markasının, YİDK kararının davacı marka başvurusunun reddini davalının 2016/20932 sayılı kararına dayandırdığını, terditli davalar bakımından talepler arasında hukuki bağlantı bulunma koşulunun da bulunduğunu, talepler bakımından ortak görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, mahkemenin HMK m. 111/2 maddesine göre, davacının asli talebini kabul etmiş olması nedeniyle, hükümsüzlüğe ilişkin fer’î talebi hükme bağlamaması ve hükümsüzlük talebi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermesi gerektiğini, mahkemenin, hükümsüzlük talebi yönünden markaların benzer olmadığı ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı kabulü karşısında önceye dayalı hak ve kazanılmış hak ile ilgili gerekçelerinin önemi bulunduğunu, 1995 yılından itibaren ticari faaliyete başlayan müvekkilinin 2009 yılından itibaren işletme adı ve yiyecek ve içecek hizmetleri sınıfında tescilsiz olarak kullandığına ilişkin delilleri sunduğunu, müvekkilinin gerçek hak sahipliği ve önceye dayalı hak sahibi olduğu kanıtlanmış olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulüne, asıl talep olan YİDK kararının iptaline karar verilmiş olduğundan davalı … …’nun 2016/20932 sayılı … ibareli markasının hükümsüzlüğü talebinin reddine dair kararın kaldırılmasına ya da kaldırılarak hükümsüzlük talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, yerinde görülmediği takdirde terditli talep nedeniyle, istinaf incelemesinde taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali görülmesi halinde davacının gerçek ve önceye dayalı hak sahibi olması nedeniyle davalı … …’nun 2016/20932 sayılı … ibareli markasının hükümsüzlüğü talebinin reddine dair kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu marka ile müvekkili adına tescilli marka arasında benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunmadığı yönündeki sonucun eksik inceleme ve değerlendirmeye bağlı olduğunu, iltibas ihtimalinin yasal şartları oluşmuş iken, somut olay değerlendirmesinde iş bu husus göz ardı edildiğini, her iki markanın asli unsurunun “…” ibaresi olması ve sınıf itibari ile aynı ürünleri tüketiciye sunacak olmaları nedeni ile ortalama tüketicilerin markaları karıştırma ihtimalleri yüksek bulunduğunu, iki marka aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuruya konu marka, “…” ibaresinden oluşmakta iken, redde mesnet markanın “…” ibaresinden oluştuğunu, davacı başvurusu ile davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, markalar arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin bulunduğunu, müvekkili Kurum kararının yerinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü ile sicilden terkin istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvurusuna konu 2019/20001 sayılı “…” marka işareti ile davalının itirazına mesnet 2016/20932 sayılı “…” ibareli markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas ihtimalinin bulunmadığı, zira SMK’nın 7/5. maddesi uyarınca, kişi adlarının tescilinde dürüstlük ilkesinin gözetilmesi gerektiği, bu kapsamda, bir ad, önceden alınıp marka tescili yapılmış olsa bile, aynı adı taşıyan bir üçünü şahıs tarafından da dürüstlük ilkesine uymak koşulu ile ve gerekli ayırt edici eki alarak marka olarak tescil ettirebilecekleri, bu kapsamda taraf markalarında yer alan ortak “…” ibaresinin her iki taraf marka sahibinin adı olduğu, uzun süredir aynı sektör içinde, aynı bölge içerisinde faaliyet gösterdikleri, diğer yandan davacının YİDK kararının iptali istemi ile birlikte, ayrı bir dava olarak hükümsüzlük talebinde de bulunduğu, ancak markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığı anlaşıldığından, davalı şahıs markası açısından, 43. sınıfta yer alan hizmetlere ilişkin hükümsüzlük nedeninin oluşmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.