Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/686 E. 2023/258 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/686
KARAR NO : 2023/258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : 2020/188 E. – 2021/91 K.

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Meni ve
Ref’i

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2021 tarih ve 2020/188 Esas – 2021/91 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin 2007 yılından beri “Parfümeri, kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler, sabunlar” dahil olmak üzere 03. ve 05. sınıflara giren mallarda tescil ettirdiği “…” markası altında söz konusu malların üretim ve satışını yaptığını, davalının, müvekkilinin tescilli markasını taşıyan ürünlerin internet üzerinden satışını yaptığının tespit edildiğini, davalının www…. internet sitesinde, o tarihlerde “…” markalı kadın parfümünü ve “…. …” markalı ürünü satışa arz ettiği hususunun noter marifetiyle tespit edildiğini, Ankara 4. FSHHM’nin 2018/45 E. sayılı dava dosyasına sunulan delillerde de, dava dışı… firmasının davalıya “…” markalı ürünler sattığı hususunun sabit olduğunu, davalının “…” markası altında muhtelif kozmetik ürünleri satışa arz etmesinin, müvekkilinin tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet anlamına geldiğini, “…” ibaresinin kullanıldığı kozmetik ürünlerinin herhangi bir karakteristik özelliğini işaret etmediğini, jenerik bir kelime olmadığını, Türkçe veya herhangi bir dilde karşılığının bulunmadığını, dolayısıyla müvekkilinin bu markasının başkaları tarafından kullanılmasını ve “…” markalı ürünlerin ticaretinin yapılmasını men etme hakkının olduğunu ileri sürerek, davalının iş ve eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu eylemlerin durdurulmasına, ref’ine ve men’ine, hükmün ilanına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının dava konusu ettiği ürünün tüm dünyada satılan, davacının markasından çok daha önde bir bilinirliğe sahip, çok daha eski bir ürün olduğunu, davacının kozmetik sektöründe faaliyet göstermediğini ve kozmetik ürünlerinin üretim ve satışına dair yetkili bulunmadığını, dava konusu edilen ürünün dış görüntüsünün davacının markasıyla hiçbir benzerlik göstermediğini, bu ürünün şişesi üzerinde “…” ibaresinin yazmadığını, davacının iltibas tehlikesi doğuracak bir ürününün de bulunmadığını, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, somut olayda herhangi bir hak ihlali var ise de bunun sorumlusunun müvekkili olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu markasal kullanımlarda “…” ibaresinin “ürünü sektördeki diğer aktörlerin ürünlerinden ayırt etme” amacıyla, yani markasal hüviyette kullanıldığı, bu markasal kullanımların davacının tescilli markası ile benzediği, davacının markasının tescil kapsamına giren mallar ile dava konusu edilen markasal kullanımlara konu ürünlerin aynı/aynı tür emtia olduğu, bu sebeple somut olayda markanın ve markasal kullanımların karıştırılma ihtimali yarattığı, davacının tescilli markasından doğan haklarının ihlalinin söz konusu olduğu ve bu kullanımların haksız rekabet de teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının satışa sunduğu ürünler dolayısıyla davacının 2007/71094 sayılı tescilli markasına tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin ref’i ve men’ine, kararın masrafı davalıya ait olmak üzere ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, müvekkili tarafından davacının tescilli markasına tecavüzde bulunulması ya da haksız rekabet yaratılması gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, davacı Şirket müdürünün web sitesinden satın aldığını belirttiği ve marka ihlali ve haksız rekabet yarattığı ileri sürülen … … isimli ürünün, tüm dünyada satılan, halen dahi tüm dünyada satılmaya devam eden, bilinirlik açısından davacının sahibi olduğunu belirttiği markadan çok daha önde ve çok daha eski bir ürün olduğunu, …markasına ait ürün ile davacının markası olan ürünün her yönüyle bambaşka ürünler olduklarını, söz konusu ürünün marka ihlali ve haksız rekabet teşkil eden bir ürün olmadığını, ürünlerin kokularının, kokuların esanslarının, notalarının, şişelerinin, hitap ettikleri kitlenin tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurlu davranışının olmadığını, ayrıca herhangi bir ihlal varsa bu husustan doğan bir sorumluluğunun bulunmadığını, bilirkişi raporuna karşı son derece haklı beyan ve itirazları nazara alınmaksızın karar verildiğini, müvekkil Şirkete hiçbir ihtarname keşide edilmediğini, hiçbir bilgi verilmediğini, bu durumda, basiretli tacir gibi davranmayan tarafın davacı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ref’i istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı tarafından piyasaya sunulan ürünlerin, davacı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markayla iltibas yaratacak derecede benzer oldukları, davalının söz konusu markasal kullanımının, davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davalı tarafından Türkiye’de, davacı markasından daha eski tescilli bir markaya dayanılmadığından, davalının piyasaya sunduğu ürünlerin, tüm dünyada satılmasının, davacı ürününden daha tanınmış olmasının ya da daha eski bulunmasının, davalı eylemini hukuka uygun hale getirmediği, öte yandan markaya tecavüz eyleminin varlığı için kusurun da aranmadığı, yine mevzuatta markaya tecavüz davası açılmadan önce ihtar gönderilmesini öngören bir hükmün de yer almadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip