Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/681 E. 2023/638 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/681 – 2023/638
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/681
KARAR NO : 2023/638
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/01/2021
NUMARASI : 2020/46 E. – 2021/4 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/01/2021 tarih ve 2020/46 Esas – 2021/4 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…” asıl unsurlu markaların bulunduğunu, bu markaların tanınmışlık seviyesine ulaştığını, davalı gerçek kişinin ise 2018/113327 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin müvekkili şirketin itiraza/davaya dayanak gösterilen markaları kapsamında koruma altında bulunduğunu, marka işaretlerinin de benzer olduğunu, dolayısıyla markaların karıştırılacağını, … markasının ticaret hayatında büyük bir tanınmışlık elde ettiğini, bu tanınmışlığın ülke geneline yayılan güçlü bir tanınmışlık olduğunu, markaların tanınmışlık düzeyi arttıkça bu markalara tanınan korumanın kapsamının da genişlemesi gerektiğini, ancak YİDK kararında tanınmış marka kavramının ruhuna aykırı olarak, başvuru kapsamında spesifik nitelikli ve müvekkilinin temel faaliyet alanına girmeyen ürünlerin yer almasının ret kararına gerekçe gösterildiğini, tanınmış markanın birden çok farklı markada kullanılmasının tanınmış markanın gücünün azalmasına ve etkileme alanının azalmasına sebebiyet vereceğini, tanınmış markanın tüketicinin gözünde malın veya hizmetin kaynağını belirtiğini, tanınmış markanın farklı mallarda kullanılması halinde, tüketicinin bildiği ve güvendiği markayı üreten-hizmeti sunan firmanın farklı alanlarda da üretim veya pazarlama yaptığını düşüneceğini, müvekkilinin tanınmış olan ve her sınıf bakımından koruma sağlanan … markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “…” markasının farklı sınıflarda dahi tesciline olanak verilmez iken müvekkili markaları ile birebir aynı sınıfta tescilinin düşünülmesi imkansız olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-10446 sayılı kararının iptaline, 2018/113327 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacıya ait markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalarda kullanılan renk ve yazı karakteri itibariyle markaların farklılık arz ettiğini, davacı markalarında esas olarak “…” ibaresi hakimken davalı markasının “…-…” ibaresinden oluştuğunu ve bir bütün olarak algılanıp telaffuz edildiğini, algının “…” ibaresi üzerinde değil bütün olarak tüm ibare üzerinde yoğunlaştığını, somut olayda tanınmış markadan kaynaklı bir tescil engelinin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu 2018/113327 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusu ile davacının dayanak markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, somut uyuşmazlık açısından SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanma imkânının da olmadığı, yine aynı Kanunun 6/6 maddesi koşullarının oluşmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuruyu oluşturan “…” ibaresi ile müvekkiline ait tanınmış “…” esas unsurlu markalar arasında ortalama tüketicide bıraktıkları genel intiba, görünüm ve özellikle okunuş olarak ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olduğu, bu benzerliğin karıştırılmaya yol açabilecek ölçüde bulunduğunu, davalı başvurusunun “…”, müvekkil Şirket markasının ise “…” ibaresinden oluştuğunu, görüldüğü üzere müvekkil adına tescilli “…” markasının, dava konusu başvurunun içerisinde aynen yer aldığını, bu durumun markaları genel izlenim yönünden benzer hale getirdiğini, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin, markada yardımcı unsur konumunda olduğunu, kaldı ki “…” ibaresinin, müvekkil Şirketin … şubesi izlenimi uyandırdığını, karara mesnet alınan bilirkişi raporunda, müvekkil markası “…” ile davalı markası “…” ibaresinin, görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşımadığı, davalı taraf markasına bi ve … ibaresi eklenmesinin, “…” markasına benzerliği bertaraf edecek derecede ayırt edicilik kattığı ifade edilmişse de, markanın asli ve ayırt edici unsurunun, sonraki başvuruda yine asli unsurlardan biri olarak yer almasının ve markaya ayırt edici olmayan eklemeler yapılmasının benzerliğe yol açtığını, buna göre müvekkili markasının aynısını birebir içeren ve müvekkili markasını çağrıştıran dava konusu başvurunun, müvekkili markaları ile aynı sınıf mal ve hizmetler bakımından kullanılacağı da dikkate alındığında müvekkil şirket markaları ile karıştırılma riski yaratacağını, markalar arasında seri marka imajı doğma ihtimalinin çok yüksek bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira başvuruda “…” ibaresinin öne çıkarılmayıp bir bütün olarak “…” ibaresine yer verildiği ve markaları hecelerine bölerek karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, dava konusu başvuruda, davacı markalarından farklı bir algı yaratıldığı ve taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığı, taraf marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da tescil engeli oluşturmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.