Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/670 – 2022/1171
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/670
KARAR NO : 2022/1171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI : 2016/854 E. – 2020/777 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/12/2020 tarih ve 2016/854 E. – 2020/777 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, müvekkilinin 28-30 Haziran 2016 tarihlerinde…’da “…-2016 Fuarı”na katılma kararı aldığını, ürünlerini sergilemesi, idare etmesi ve pazarlaması için … Ltd. ile 11.01.2016 tarihinde sözleşme yaptığını, anlaşma gereği 12.07.2016 tarihinde faturaya istinaden 38.680,00 İngiliz Sterlini ödeme yaptığını, fuarda sergilenecek beton santrali ve eleme-kırma santralinin fuar alanına sevki için davalılardan … Ltd. Şti. ile beher tır için 4.000 Euro’ya anlaşıldığı ve eşyaların 13.06.2016 tarihinde müvekkili şirketin adresinden alınarak en geç 22-23 Haziran 2016 tarihinde fuar alanında acente … Ltd. Şti.’ye teslim edilmesi bakımından e-posta yazışmalarıyla mutabakata vardıklarını, nakliye bedeli 8.000,00 Euro’nun … tarafından düzenlenen faturaya istinaden 17.06.2016 tarihli dekonta (havale) göre davalı …’a ödendiğini, davalı …’ın akdi taşıyıcı olarak, taşıma işini diğer davalı … A.Ş.’ye devrettiğini, bu şirket tarafından fatura ve Uluslararası Hamule Senedi (CMR) düzenlendiğini, davalı … A.Ş.’nin de taşımayı diğer davalı… Ltd. Şti.’ye devrederek bu şirkete ait … plakalı tırlara yüklemenin 13.06.2016 tarihinde yapıldığını ve sevk irsaliyelerinin düzenlendiğini, müvekkiline ait eşyanın 23 Haziran 2016 tarihinde fuar alanında olmasında tarafların mutabakata varmış olmalarına rağmen taahhüt edilen tarihte değil fuarın başladığı 28.06.2016 gününü 29.06.2016 gününe bağlayan gece fuar alanına getirildiğini, fuar kuralları gereği 26.06.2016 tarihi 17.00’a kadar ürünlerin fuar alanına girmesine müsaade edildiğinden, sergilenemeyecek eşyanın tır üzerinden indirilmeyerek fuar bitiş tarihine kadar beklenmesi ve ürünlerin İskoçya’ya sevk edilmesi için taşıyıcıya defaatle yazılı ve sözlü talimat verildiği halde onay olmadan 30.06.2016 tarihinde davalı… Ltd. Şti.’ye ait kapalı depoya indirildiğini, talimata aykırı indirme ve depolama için davalı …’a düzenlediği 01.07.2016 tarihli faturaya istinaden aynı tarihli dekontla (havale) 4.692,80 Euro’nun ödendiğini, ürünlerin fuar alanına kurulum ve gözetimini yapmak üzere müvekkilinin şirket çalışanlarından 2 kişiyi görevlendirdiği ve İngiltere’ye gönderdiğini, bu kişilerin görevlendirme nedeniyle yapmış oldukları masrafların müvekkili tarafından yapıldığını, sözleşme gereği gibi ifa edilmediğinden belirtilen müspet zarar alacak kalemlerinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkili firmanın prestijinin ciddi anlamda zedelendiğini, maddi ve manevi zarara uğradığını, fuara müvekkili …’nın ürünlerini görmeye pek çok ülkeden misafirin davet edildiğini, bunun yanında … Ltd. gibi saygın firmanın bu olay üzerine sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, davalıların sözleşme şartlarını yerine getirmiş olmaları halinde ürünlerin fuarda ciddi anlamda talep edileceğini ve müvekkilinin milyonlarca Euro karından mahrum kalacağını ileri sürerek; navlun bedeli olan 1.000 Euro’nun ödeme tarihi olan 17.06.2016 tarihinden, depolama bedeli olan 1.000,00 Euro’nun ödeme tarihi olan 01/07/2016 tarihinden, … 2016 Fuarı hizmet, idare ve pazarlama fiyatı olarak … LTD. firmasına ödenen 1.000,00 İngiliz Sterlin’in ödeme tarihi olan 12/07/2016 tarihinden, fuarda sergilenecek olan ürünlerin kurulumunu yapacak çalışanların İngiltere havayolu ulaşım bedeli olan 1.000,00 TL’nin 27.06.2016 tarihinden ve 1.000,00 TL’nin 15.06.2016 tarihinden, fuarda sergilenecek ürünlerin kurulumunu yapacak çalışanların İngiltere’de konaklama bedeli olan 715 Sterlin’in ödeme tarihi olan 01/07/2016 tarihinden, fuarda sergilenecek ürünlerin kurulumunu yapacak çalışanların iaşe, harcırah, ülke içi ulaşım, yurt dışı çıkış harcı ve sair sebeplerle yapılan toplam 255,86 İngiliz Sterlini ve 132 TL’nin 01.07.2016 tarihinden, ürünlerin fuar alanına taahhüt edilen tarihte yetiştirilememesi nedeniyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL belirsiz alacağımız olan yoksun kalınan karın dava tarihinden, müvekkili firmanın itibar kaybı ve uluslararası değerde çok önemli noktaya haiz … 2016 İngiltere Fuarı’nda ürünlerini sergileyememesi ve bu sebeple müvekkil firmanın uğramış olduğu itibar kaybı nedeniyle 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden, itibaren işlemiş ve işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … Ltd. Şti. vekili, CMR’de varış süresinin yazılı olmadığını, bu sebeple gecikmeden dolayı tazminat istenemeyeceğini, faturadaki satış şeklinin CİF olduğunu, davacı tarafın zararının oluşmadığını, CİF satış şekline göre, ortada bir zarar varsa, malların ilk taşıyıcıya teslimi itibari ile zarar alıcıya geçtiğinden davacının zaten dava hakkının bulunmadığını, CMR ’de varış süresi belli olduğu hallerde 23/5. maddesine göre gecikme halinde hak sahibi zarar ve ziyanın ileri geldiğini ispat ederse, taşıyıcı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat ödeyeceğini, Yargıtay içtihatlarına göre de fazladan taleplerin yerinde olmadığını, CMR 23/4. maddesine göre mallar taşındığından ve malda zarar olmadığından navlun iade edilemeyeceğini, Ankara ‘dan İngiltere’ye olan taşımaların yaklaşık 8-10 gün arasında olduğunu, 14 ’ünde yola çıkan bir aracın normal şartlarda 8 günde varsa dahi ki tek şoförle bunun imkansız olduğunu, davacı tarafın gerçek dışı beyan/karineler yaratarak haksız bir kazanç elde etme yolunda olduğunu, alıcı … firmasının, malları çekmediğinden dolayı malların depoya indirilmiş olduğunu, depolama bedeli talep edilemeyeceğini, davacı tarafın fuara gitseydi ne kadar mal satacağı ve bundan dolayı uğradığı zararın ne olacağını müspet bilgi ve delillerle ispata mecbur olduğunu, kaldı ki CMR 23/5. maddeye göre malda zarar olmayıp gecikme olduğundan davacı tarafın en fazla taşıma bedeli kadar bir meblağı talep edebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … …. A.Ş. vekili, müvekkili şirketin fiili taşıyıcı değil, akdi taşıyıcı olduğunu, müvekkili …’ün, davacı … İTHALAT ile davalı … arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığını, haliyle bu sözleşmenin içeriğinin sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği müvekkili şirketi bağlamadığını, davalı … ile müvekkili arasında bu taşıma ilişkisi kurulduğunda, müvekkilinin bu taşımanın bir fuar için gerçekleşeceğini ve bunun da kesin bir süreye sahip olduğunu bilmemekte olduğunu, müvekkili şirkete herhangi bir kusur yahut zarar yükletilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, her iki tarafın tacir olması sebebiyle bir anlamda davacının da gerekli özeni ve tedbiri almayarak bu gecikmeye kendi kusuruyla sebep olduğunu, davacının geç teslim sebebiyle İngiltere’deki alıcı firmanın sözleşmeyi feshettiğini belirtmiş ise de buna ilişkin delil ileri sürmemiş olduğunu, yoksun kalınan kârın hesabının mümkün olmadığını savunarak davanın müvekkili açısından reddini talep etmiştir.
Davalı… … Ltd. Şti. vekili, müvekkili firmanın, ilgili taşıma için diğer davalılardan … tarafindan kendisine gelen araç talebini yerine getirmiş olduğunu, taşıma anlaşması yapılmış ve bu anlaşma gereği üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, sözleşmenin hiçbir yerinde fuar için taşıma yapıldığı ve bu anlamda kesin varış süresi olduğunun belirtilmediğini, ayrıca karayolu ile taşımalarda İngiltere için normal varış sürelerinin 9-10 gün ve üstü olduğunu, müvekkilinin taşıma yaptıran muhatap firmanın talimatları çerçevesinde tüm işlemlerin hassasiyetle yerine getirildiği konusunda yazışmaların bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, CMR sözleşmesine göre alıcısına malın süresinde teslim edilmemesi ile alıcı olan … … Ltd.’ne CMR belgesi imzalatılarak eşyanın teslim edilmemesi ve akabinde aralarında taşıma sözleşmesi imzalayan malın taşınmasında birinci derecede sorumlusu olduğu işi veren … şirketinin, kendisine vermiş olduğu -…’den …’ın…’dan … hitaplı; 27.06.2016 tarihli 5:07’de gönderide, “Firmayla navlun ödemesiyle ilgili olarak ciddi bir problem yaşamaktayız. Bizden teyit gelmeden boşaltma kesinlikle yapılmasın lütfen. Serbest süre aşımında işleyecek demuraj bedeli kabulümüzdür. Konuyu bu akşam/yarın sabah netleştirmek için uğraş vereceğiz,” talimatlara bağlı kalmayarak, nakliye bedelinin ödenmemesini de gerekçe göstererek eşya hakkında hapis uygulamak suretiyle istem dışı bir yere eşya boşaltan davalı… şirketinin, davacı tarafından zorunlu olarak ödenen …’ın düzenlediği 01.07.2016 tarihli 260552 sayılı fatura muhteviyatı navlun ücreti olan 3.492,80 İngiliz sterlininden davalıların müştereken sorumlulukların olacağı, taşıma sorumluluğunu üstlenen asıl yüklenici davalı … şirketi ile bu şirketin taşıma sorumluluğunu devrettiği ve CMR sözleşmesinin muhatabı … şirketinin malların zamanında yerine ulaştıramamasından müştereken sorumluluklarının olacağı, geç teslime bağlı davacı şirketin fuar için yapmış olduğu masraflardan belgelendirdiği miktarda sorumlu olacakları, dava dosyasına sunulan CMR belgesi incelendiğinde; gönderici firmanın CMR sözleşmesinin 23/6. maddesi hükmüne göre bir not düşmediğine göre, eşyanın gecikmesine bağlı uğradığı zarar nedeniyle istenecek tazminat miktarının 23/4. maddesine göre nakliye bedelini geçemeyeceği, buna göre davacı şirketin fuar için faturalandırarak gerçekleştirdiği ve ticari defterlerine kaydedilmiş olan 8.553,76 TL ile fuar katılım organizasyon gideri olarak 02.01.2018 tarihi itibariyle 52 yevmiye nolu kayıt ile muhasebeleştirilen 196.506,00 TL’den en fazla 8.000,00 Euro nakliye bedelinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu ve davacıya borçlu olacağı, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü diğer maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, öte yandan, davacı yanın manevi tazminata yönelik isteminin ise, yanlar arasındaki ticari ilişkinin niteliği, olaya uygulanan CMR hükümleri ve ticari ilişkinin gerçekleştirilememiş olmasından kaynaklanan maddi zararların kişilik haklarının hukuka aykırı olarak ihlalinden doğan manevi tazminat kapsamında bulunmadığı, mal varlığına ilişkin kayıpların yasanın belirlediği manevi tazminat kapsamında olmadığından manevi zararın tazminine yönelik istemin koşullarının oluşmadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2015 tarih ve 2015/6011-13460 E/K sayılı kararı). gerekçesi ile davanın maddi tazminat talebi bakımından kısmen kabulü ile; depolama bedeli olarak 8.000,00 Euro ve navlun bedeli olarak 3.492,80 Euro olmak üzere toplam 11.492,80 Euro’nun dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya maddi tazminat talebinin reddine, davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalıların CMR Konvansiyonu’nun 23/4. maddesinden yararlanmalarının hukuken mümkün olmadığını, ortaya çıkan zararın tamamından sorumlu tutulmaları gerektiğini, yalnızca taşıma ücretiyle sınırlı sorumlu tutulmalarının kararın kaldırılması nedeni olduğunu, mahkemece CMR’nin 29. maddesi uyarınca inceleme yapılması gerekirken ilgili maddeye hiç temas edilmemesinin eksik inceleme olduğunu, taşıma akdinin karşı tarafının özen içinde davranmadığını, taşıyıcıdan taşıma ücretiyle sınırlandırılmayacak şekilde zararların giderilmesinin istenebileceğini, uğranılan kar kaybı talebi ile ilgili hiçbir araştırma dahi yapılmadığını, manevi zararının bir nebze de olsa giderilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
Davalı… … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı şirketin kati satış olarak faturalandırıp gümrük işlemini de bu doğrultuda yaparak malları sevk ettiğini, nitekim bu şekilde işlem yaparak türkiyede bağlı bulunduğu vergi dairesinden KDV iadesi veya istisnasi ve diger ihracat tesvikleri ile ilgili tüm kazanımları aldığını, fakat aynı zamanda muhatabı olan diğer davalı … şirketine söz konusu malları bu malları fuar icin İngiltere’ye gönderdiğini bildirdiğini, fuara gönderilen malzeme ata karnesi ile yurt dışı edilerek tekrar ülke içine getirilmek zorunda olduğunu, sonradan dava açabilmek adına temin edilmiş bir belge/fatura ile dava açıldığı aşikar bulunduğunu, malların fuar tarihinden önce İngiltere’ye ulaştığını, davacı şirketin gerçekte bu malları kati satış ile sattığı için, mallar kati satış ile gittiği için alıcı firmanın vergi ödemesini beklediğini, davacının hukuki yararının bulunmadığını, belirlenebilir alacak kalemleri yönünden belirsiz alacak davası açılamayacağını, müvekkili ile yapılan sözleşmenin hiçbir yerinde fuar için taşıma yapıldığının ve bu anlamda kesin varış süresi olduğunun belirtilmediğini, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı tarafından depolama bedeli alacağı olarak yapılan talebin maddi tazminat olarak addedilmesinin yanlış olduğunu, mahkemenin hem yanlış hem de talep dışında bir karar verdiğini, CMR 23/5’e göre de verilen kararın doğru bulunmadığını, zarar yoksa, navlunun ceza olarak ödenemeyeceğini, raporda bir zararın olduğunun ispat edilemediğini, depolama ücretinin oluşmasına kendilerinin sebebiyet vermediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde, her taşıyıcının sorumluluğunun sınırını kendi riziko alanının belirleyeceğini, alt taşıyıcının sorumluluğu genişleten hükümlerden sorumlu olmayacağını, alt taşıma ilişkisinde taşıma süresinin belirlenmediğini, sorumluluğun asıl taşıyıcıda olduğunu, müvekkilinin taşıma süresini aşmadığını, ardiye ve depolama ücretinden müvekkilinin sorumlu olmayacağını, mahkemenin hangi nedenle ikinci bilirkişi raporuna itibar etmediğini açıklamadığını, müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, CMR taşımasına konu emtianın zamanında teslim edilmemesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekilince, CMR taşımasına konu emtianın zamanında teslim edilmemesi sebebiyle uğranılan zarar olarak; navlun bedeli olan 1.000 Euro’nun, depolama bedeli olan 1.000,00 Euro’nun, … 2016 Fuarı hizmet, idare ve pazarlama fiyatı olarak … LTD. firmasına ödenen 1.000,00 İngiliz Sterlin’inin, fuarda sergilenecek olan ürünlerin kurulumunu yapacak çalışanların İngiltere havayolu ulaşım bedeli olan 1.000,00 TL’nin, fuarda sergilenecek ürünlerin kurulumunu yapacak çalışanların İngiltere’de konaklama bedeli olan 715 Sterlin’inin, fuarda sergilenecek ürünlerin kurulumunu yapacak çalışanların iaşe, harcırah, ülke içi ulaşım, yurt dışı çıkış harcı ve sair sebeplerle yapılan toplam 255,86 İngiliz Sterlini ve 132 TL’nin, ürünlerin fuar alanına taahhüt edilen tarihte yetiştirilememesi nedeniyle 1.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istenilmiştir.
Mahkemece ise yukarıda yazılı şekilde, davalıların CMR kapsamında davacının zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu bulundukları, geç teslime bağlı davacı şirketin fuar için yapmış olduğu masraflardan belgelendirdiği miktarda sorumlu olacakları, dava dosyasına sunulan CMR belgesi incelendiğinde; gönderici firmanın CMR sözleşmesinin 23/6. maddesi hükmüne göre bir not düşmediğine göre, eşyanın gecikmesine bağlı uğradığı zarar nedeniyle istenecek tazminat miktarının CMR’nin 23/4. maddesine göre nakliye bedelini geçemeyeceği, buna göre davacı şirketin fuar için faturalandırarak gerçekleştirdiği ve ticari defterlerine kaydedilmiş olan 8.553,76 TL ile fuar katılım organizasyon gideri olarak 02.01.2018 tarihi itibariyle 52 yevmiye nolu kayıt ile muhasebeleştirilen 196.506 TL’den en fazla 8.000,00 Euro nakliye bedelinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu ve davacıya borçlu olacağı gerekçesi ile yukarıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yani mahkemece davalının CMR’nin 23/5. maddesi uyarınca taşıma ücreti ile sınırlı sorumlu olduğu kabul edilmek suretiyle, bu sınır esas alınarak karar verilmiştir. Gerçekten de CMR Konvansiyonu’nun 23/5. maddesi gereğince davalı taşıyıcı gecikme halinde gönderenin zarar ve ziyaını taşıma ücretini geçmemek üzere temin eder (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/2233 Esas, 2021/2447 Karar ve 15/03/2021 Tarih). Ancak taşıma ücreti her halükarda verilmesi gereken bir miktar olmayıp mahkemece gözetilecek bir üst sınırdır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/5076 Esas, 2017/7232 Karar ve 13/12/2017 Tarih; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2018/4632 Esas, 2019/6100 Karar ve 02/10/2019 Tarih). Yani mahkemece davacının yukarıda iddia ettiği zararlarının olup olmadığı varsa miktarlarının bir tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Oysa dosya kapsamında bu yönde bir belirleme yapılmadığı görülmektedir. Bu itibarla mahkemece tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, davacının zarar kalemleri yönünden araştırılma yapılarak ve CMR’nin 29. maddesi çerçevesinde değerlendirme ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da, mahkemece, gerekçe kısmında 3.492,80 İngiliz Sterlini’nden davalıların müştereken sorumlu bulundukları belirlendikten sonra hüküm kısmında ve kısa kararda bu bedelin Euro olarak yazıldığı görülmektedir.
Bu husus, az yukarıda açıklanan ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, yukarıda ayrıntısı açıklanan hususlar gözden kaçırılarak ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olacak ölçüde önemli deliller toplanmadan, değerlendirilmeden, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1- HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf itirazların kabulü ile, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/12/2020 tarih ve 2016/854 E. – 2020/777 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 1.835,40 TL nispi istinaf karar ve ilam harçlarının istek halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
8-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2022
Başkan
Üye
Üye
Katip