Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/655 E. 2023/728 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/655 – 2023/728
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/655
KARAR NO : 2023/728
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020
NUMARASI : 2020/209 E. – 2020/350 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/12/2020 tarih ve 2020/209 E. – 2020/350 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2019/46087 başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunun davalı …’un itirazı üzerine davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin bu marka ile yıllardır faaliyet gösterdiğini, müşteri çevresi ve tüketici kitlesi nezdinde bu markayı ayırt edici hale getirdiğini, müvekkilinin kurulduğu 2013 yılından bu zamana kadar markasını emek ve yatırımlarla büyüttüğünü, itiraza mesnet marka ile müvekkilinin markası arasında herhangi bir benzerlik ve dolayısıyla karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar aynı ve/veya ayırt edilemeyecek derece benzer olmadığından, aynı ve/veya benzer mal ve hizmet sınıflarında tescil edilmesine de bir engel bulunmadığını, davalı Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, müvekkili başvurusuna yapmış olduğu itiraz bakımından kötüniyetli olup herkes tarafından ayırt edici unsurlar eklenerek kullanılabilecek “…” ibaresi üzerinde tekel oluşturmak istediğini ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-2443 sayılı kararının iptaline ve müvekkili şirkete ait başvurunun konu edildiği tüm sınıf ve emtia bakımından tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacı firmanın, müvekkilinin “… …” markasına yanaşmaya ve müvekkili markalarının gücünden yararlanmaya çalıştığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, sınırsız seçenekler arasında sınırsız seçim yapma imkanına sahip olan davacının, tanınmış bir markanın alt markası/seri markası olan “…” sözcüğünü içeren bir markayı aynı mal ve hizmet sınıfında tescil ettirmek istemesinin iyi niyet ile açıklanamayacağını, “…” sözcüğünün önüne “Ç” harfi ilave edilerek yeni bir marka başvurusunda bulunmanın iyi niyetli bir girişim olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davaya konu mal ve hizmetlerin, redde mesnet alınan marka kapsamındaki emtialarla aynı/benzer olduğu, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, redde mesnet markada yer alan “…” ibaresinin marka sahibi Genel Müdürlüğün kısaltılmış adı olduğu, karşılaştırılan markalarda ortak olarak bulunan “…” ibaresinin; “çay demleyip satan kimse, çay yetiştiricisi, çay içmeye düşkün, çay tiryakisi, çay demlenip satılan yer.” gibi anlamlarının bulunduğu, davaya konu mal ve hizmetler bakımından bu ibarenin ayırt ediciliği bulunmayan, sektörde yaygın kullanılan ve kimsenin tekeline verilemeyecek tanımlayıcı bir ibare olduğu, iltibas tehlikesi bakımından yapılacak değerlendirmede tanımlayıcı olan ibarelerin ayırt edicilik incelemesi bakımından gözardı edilmesi gerektiği, dava konusu markada “…” ibaresinin yanı sıra “Ç” ve stilize çay bardağı şekli ile bir bütün olarak markasal intibanın oluştuğu, redde mesnet markada ise tanımlayıcı nitelikteki “…” ibaresinin önüne gelen ve davalı Genel Müdürlüğün kısaltılmış unvanı olan “…” ibaresi ile markasal intibanın oluştuğu, “…” ibaresinin gerek lider marka gerekse kurum adının kısaltılmışı olduğu kabul edilse de, yanına eklenen tanımlayıcı nitelikteki “…” ibaresinden dolayı markasal ayırt edicilik incelemesinde arka plana atılması gereken bir ibare olmadığı, tam aksine ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare ile birlikte bulunduğundan marka fonksiyonlarını “…” ibaresinin kendi üzerinde topladığı, bu haliyle markanın ayırt edicilik, köken gösterme, reklam vb. fonksiyonlarının işlerlik kazandığı, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2018 tarih ve 2017/11-114 E.- 2018/1995 K. sayılı kararında da zayıf unsurlu işaret yanında bulunan lider markanın, markanın esas unsurunu oluşturduğunun kabul edildiği, bu hale göre bir bütün olarak markalar arasında makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesi oluşmadığı, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.10.2020 tarih ve 2020/92 E.- 2020/3984 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, bir an için markalarda ortak olarak bulunan “…” ibaresinin davaya konu mal ve hizmetleri tanımlamadığı ve ayırt edicilikleri bulunduğu kabul edilse bile, bu ayırt ediciliğin son derece düşük olduğu, zira bu ibarenin yukarıda yer verilen anlamları nedeniyle dava konusu mal ve hizmetleri anımsattığı, bu mal ve hizmetlerin karakteristik özelliklerine yakınlaştığı, zayıf unsurlu bu işaret nedeniyle redde mesnet markanın koruma kapsamının geniş yorumlanamayacağı, dava konusu markanın bir bütün olarak ve özellikle “Ç” harfini görsel olarak ön plana çıkaracak şekilde dizayn edildiği, “…” kelimesinin önüne eklenen bu harfin stilize bir çay bardağı figürü ile birlikte ve umumi intiba olarak redde mesnet markadan farklılaştığı, SMK’nın 6/1. maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, tescil işlemi idari nitelikte bir işlem olup Kurul kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuç olduğu, tescil isteminin ayrı bir dava olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, YİDK’nın 2020-M-2443 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarının “…” ibaresini ortak olarak içerdiklerini, markaların görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer olduğunu, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, dava konusu markanın “…” ibaresinden oluştuğunu, “Ç” harfinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, “…” ibaresinin müvekkilin “… …” markasının asli unsuru olduğunu, davacının müvekkilinin markalarından haksız olarak yararlanmaya çalıştığını, müvekkilinin bu ibareyi maruf ve meşhur hale getirdiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının marka başvurusunun itiraz üzerine 30. sınıftaki “Çaylar, buzlu çaylar” malları için kısmen reddedildiği, reddedilen mallar bakımından taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” kelimesinin tanımlayıcı olduğu, bu niteliği itibariyle zayıf bir marka olup zayıf ibareleri marka olarak seçenlerin bu ibarelerin yapılan küçük değişikliklerle marka olarak kullanılmasına katlanmasının gerektiği, somut uyuşmazlıkta bu ibarenin başına “Ç” harfinin ve şekil unsurunun eklendiği, davacı başvurusunun görsel, işitsel ve bıraktığı bütünsel algı bakımından davalının itiraza mesnet markasından yeterince farklılaştığı, davacı başvurusunu gören tüketicilerin bunun davalının itiraza mesnet markasından farklı bir marka olduğunu derhal ve hiç düşünmeden algılayabilecekleri anlaşılmakla, davalı … ile davalı şirket vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı şirket vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca ayrı ayrı alınması gereken 179,90’ar-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60’ar-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 24/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.