Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/645 E. 2023/601 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/645
KARAR NO : 2023/601
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE :
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020
NUMARASI : 2020/8 E. – 2020/352 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/12/2020 tarih ve 2020/8 E. – 2020/352 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin 2018/100118 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusuna, anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da bulunduğunu, dava konu başvurunun müvekkilinin alan adı ile de benzer bulunduğunu, bu nedenle başvurunun SMK’nın 6/6 maddesi uyarınca da reddinin gerektiğini,
dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’ın 2019-M-9813 sayılı kararının iptali ile dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının uyuşmazlık konusu 17. Sınıf mallarda tescilli tek tescilli tek markasının 2018/83525 sayılı markası olduğunu, bu markanın da dava konusu başvuru tarihinden sonraki tarihli bulunması nedeniyle itiraza mesnet gösterilemeyeceğini, davacının diğer markalarının 17. sınıfta tescilli olmadıklarından iltibas değerlendirmesinde nazara alınamayacaklarını, ayrıca taraf markalarının görsel ve işitsel açılardan birbirlerine benzemediğini, davacının markalarında geçen “…” ibarelerinin zayıf ibareler olduğunu, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer bulunmadıkları, zira markalarda ortak unsur olarak bulunan “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu, davalı markasının bir bütün olarak “…” olarak algılanacağı, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluşmadığı, dava konusu ibare ile davacının” …” ibareli alan adı arasında da benzerlik bulunmadığından, aynı Kanunu’nun 6/6 maddesi uyarınca bir tescil engeli olmadığı, kötü niyet iddiasının da yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkeme kararının aksine başvuru konusu marka ile müvekkiline ait “…” ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik olduğunu, ortalama tüketici nezdinde dava konusu markanın müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, dava konusu marka kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiğini, müvekkilinin “…” ibareli seri markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazandığını, tanınmış olduklarını, başvuru konusu başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi gereğince de reddi gerektiğini, ayrıca “…” ibaresinin müvekkilinin alan adının esas unsuru olduğundan, SMK’nın 6/6 maddesi koşullarının da oluştuğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı,”…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin, Türkçe’de “büyük, geniş” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de, bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesinin gerektiği, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarih ve 2021/5572 E.- 2022/9486 sayılı kararında “… …” ibaresinin, 24.11.2022 tarih ve 2021/4275 E.-2022/8316 K. sayılı kararında “…”, 23.11.2022 tarih ve 2021/4334 E.-2022/8207 K. sayılı kararına “…”, 19.09.2022 tarih ve 2021/1684 E.-2022/6028 K. sayılı kararında “…” ibaresinin davacının itiraza mesnet markaları ile benzer bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış bulunup bulunmadığının tartışılmasının sonuca etkili olmadığı gibi somut olay bakımından SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların da bulunmadığı, kötü niyet iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip