Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/641 E. 2023/703 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/641 – 2023/703
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/641
KARAR NO : 2023/703
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : 2019/465 E. – 2020/305 K.

DAVACI
VEKİLLERİ
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/11/2020 tarih ve 2019/465 E. – 2020/305 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şahsın 2017/18968 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna SMK m. 6 uyarınca itiraz ettiğini, müvekkilinin yaklaşık 80 tane markası bulunduğunu, 2016 61993 tescil numaralı …, 2015 03218 tescil numaralı …, 2013 50520 numaralı …, 2012 89225 numaralı …, 2012 89165 numaralı …, 2010 66758 … www…..com markalarının bunlardan birkaçı olduğunu, dava konusu “…” markasındaki “…” ve “…” ibarelerinin ikisinin de genel ve kapsayıcı nitelikte bulunduğunu, markadaki ifadelerin her ikisinin de ayırt edici bir vasfa sahip olmadığını, bu tür ibarelerin markanın temel fonksiyonu olan ayırt etme işlevini yerine getirmeyen ve ilgili mal veya hizmetler bakımından doğrudan tanımlayıcı nitelikte bulunduğunu, mutlak ret sebeplerinin göz ardı edilmesinin yanında yapılan marka başvurusunun müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olup tüketici nezdinde karışıklığa sebep olacak nitelikte olduğunu, bu sebeple marka başvurusunun SMK m.6 çerçevesinde reddinin gerektiğini ileri sürerek 2017/18968 numaralı marka başvurusuna ilişkin itirazlarını reddeden 2019-M-9152 sayılı YİDK kararının mutlak ret sebepleri dikkate alınmadan tesis edildiği de göz önünde bulundurularak iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu markanın münhasıran kelime unsurundan oluştuğunu, söz konusu kelime markasının somut ve soyut ayırt ediciliğinin bulunduğunu, SMK m.5 kapsamında çekişme konusu sınıfta tesciline bir engel olmadığını, davacının redde mesnet gösterdiği markaların kelime, şekil ve renk kombinasyonlarından oluşan farklı tasarıma sahip bulunduğunu, SMK’nın 6. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmediğini, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin 2009/59937 tescil numaralı “…” markasının sahibi olduğunu ve “…” ibaresini ihtiva eden 100’e yakın markanın da sahibi olduğunu, dava dilekçesinde “…” ve “…” ibarelerinin genel ifadeler olduğundan bahisle marka tescil başvurusuna konu edilemeyeceğini iddia eden davacının “… …” ve “… …” markaları için de aynı şeyi iddia ettiğini, fakat aynı markaların kendisi adına tescilini talep ederken “tescil konu edilemeyecek olma” halini dikkate almadığını, davacının kötüniyetli olarak kendisi adına tescili reddedilen markaların müvekkili adına yapılan tescillerinin iptalini sağlamaya çalıştığını, dava konusu YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu “…” ibaresinin, Latin alfabesi ile oluşturulmuş olması, iki sözcükten oluşması ve kelime markası olarak sicilde gösterilebilir olması karşısında soyut ayırt edicilik taşıdığı, dava konusu yapılan “…” ibaresinin soyut ayırt ediciliğin yanı sıra somut ayırt ediciliğinin de bulunduğu, dava konusu 2017/18968 sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan hizmetlerin davacıya ait itiraza mesnet marka kapsamındaki hizmetlerle aynı ve benzer olduğu, dava konusu markanın asli unsuru bir bütün olarak “…” ibaresi olduğu, taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında, 2016/61993 sayılı “…”, 2016/61393 sayılı “…”, 2010/66757 sayılı “…”, 2010/66758 sayılı “şekil+…” ve 2010/66756 sayılı “…” ibareli markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi bulunduğu, dava konusu “…” ibaresinin, davacıya ait itiraz markalarından yeteri derecede farklılaşmadığı, SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleştiği, davalı şahsın müktesep hakkının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulü ile 2019-M-9152 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, marka ibarelerinin farklı olduğunu, kaldı ki söz konusu farklılığın işitsel olmanın ötesinde anlamsal ve görsel şekilde de ortada bulunduğunu, somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili …’ün, yalnızca 11.11.2009 başvuru tarihli ve 2009/59937 tescil numaralı … markasının değil … markasını ihtiva eden 100’e yakın tescilli markanın da sahibi olduğunu, müvekkilinin müktesep hak iddiasına dayanak yaptığı markaların, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 03.03.2017 tarihinde henüz 5 yıllık süreyi doldurmadığı ve çekişme konusu olmaktan çıkmadığını, müvekkiline ait markaların birçoğunun tescil yılının 2008 olduğunu, dava konusu … markasına çok yakın nitelikte olan, müvekkili adına tescilli … euro şekil (2011/52796) ve… (2010/50089) markalarını göz ardı edildiğini, davacının, müvekkile ait … markalarına yaptığı itirazlar sonucu müvekkili lehine verilen YİDK’nın 2018-M-10782 ve 2018-M-10861 sayılı ret kararlarının iptaline karşı açmış olduğu Ankara 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/58 ve 2019/62 E. sayılı dosyalarında hazırlanan 09.03.2020 ve 12.03.2020 tarihli bilirkişi heyet raporları, tarafımıza ait önceki tarihli markaların varlığı irdelendiğinde, 39. sınıftaki mal ve hizmetler bakımından kazanılmış hakkımızın bulunduğu ve bu nedenle davacının davasına konu YİDK kararının, nihai sonuç yönünden yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, davanın da reddi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, uyuşmazlık konusu “…” ibareli markanın kelime markası olarak sicilde gösterilebilir olması karşısında soyut ayırt edicilik taşıdığı, diğer yandan somut ayırt ediciliğinin de bulunduğu, taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında, 2016/61993 sayılı “…”, 2016/61393 sayılı “…”, 2010/66757 sayılı “…”, 2010/66758 sayılı “şekil+…” ve 2010/66756 sayılı “…” ibareli markalar ile arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi bulunduğu, karşılaştırılan bu markalarda kapsamların da benzer olduğu, SMK’nın 6/1. maddesindeki koşullarının somut olayda gerçekleştiği, davalı …’ün, müktesep hak iddiasını dayandırdığı markalarını, dava konusu hizmetler için çekişmesiz kullandığını ispatlayan herhangi bir delilin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle müktesep hakkının olmadığı anlaşılmakla, davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … ve davalı … … ayrı ayrı alınması gereken 179,90.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davalı … ve davalı … … ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.