Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/634 E. 2023/318 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/634
KARAR NO : 2023/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/01/2021
NUMARASI : 2019/46 E. – 2021/3 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sahipliğinden Kaynaklı Eserin Eski Hale Getirilmesi

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/01/2021 tarih ve 2019/46 Esas – 2021/3 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin çok sayıda anıtın, eser sahibi olan tanınmış bir heykeltıraş olduğunu, 1981 yılında açılışı yapılan …’nı da kendisinin meydana getirdiğini, anıtın sağ üst duvarında yer alan “…” konulu rölyefin 2007 yılında çalınması üzerine, eserin eski haline getirilmesi için davalı hakkında dava açıldığını ve Ankara 1.FSHHM’nin 2009/107E., 2014/301K. sayılı ve 09.12.2014 tarihli kararıyla eserin eski haline müvekkili tarafından getirilmesine ve eski hale getirme masraflarının davalıdan tahsiline karar verildiğini, anılan kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, 2016 yılında dava konusu rölyefin orijinal ilk haline uygun olarak müvekkili tarafından yeniden yapılarak montajının gerçekleştirildiğini, bu sürecin tamamlanmasından sonra ise anıtın sağ alt ve sol tarafındaki duvarlarda bulunan diğer rölyeflerin de kısmen yerinden söküldüğünün görülmesi üzerine davalıya müracaat edildiğini, davalının 22.06.2018 tarihli cevabında, esere ait bazı parçaların kurum ambarında muhafaza edildiğinin, en kısa sürede montaja ilişkin çalışmaların başlayacağının bildirildiğini, müvekkilinin 03.07.2018 tarihli dilekçeyle ambarda muhafaza edilen parçaların hangileri olduğunun, hasar durumlarının ve eksik parçaların yerinde tespitini istediğini, davalının ise 31.07.2018 tarihli cevabi yazısıyla, tadilat gereken parçaların yeniden yapılmasının, aslına uygun olarak yerine montajı konusunda çalışmalara başlanmasının ve müvekkilinin davalı Kuruma davetinin planlandığının bildirildiğini, bunun üzerine yapılan davet kapsamında 19.12.2018 tarihinde tarafların bir araya geldiğini, anıtın bulunduğu yer ile kopan rölyef parçalarının muhafaza edildiği ambarda tespit yapıldığını ve tutanak düzenlendiğini, müvekkilinin 16.01.2019 tarihli yazısı ile yapılacak işlerle ilgili davalıya fiyat teklifi verdiğini, ancak davalının müvekkilini uzun süre oyaladığını, 26.06.2019 günü yapılan görüşmede anıtın ihalesine ilişkin kayıtların araştırıldığını, ödenek çıkartmaya çalışıldığının bildirildiğini, bu görüşme üzerine davalıya “…” konulu rölyefin yeniden yapılmasına ilişkin mahkeme kararı ve dava dosyasına giren davalı yazılarının sunularak anıttaki eksik rölyeflerin tamamlanması için gerekli masrafların karşılanmasından davalının sorumlu olduğunun 04.07.2019 tarihli dilekçe ile bildirildiğini, davalının ise 25.07.2019 tarihli cevabında, gerekli belgelerin sunulması halinde değerlendirme yapılabileceğini ve esere üçüncü şahıslar tarafından verilen zararlardan sorumlu olmadıklarını bildirdiklerini, ancak davalının bu cevabının maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu anıtın FSEK’in 4/2 maddesi kapsamında güzel sanat eseri niteliğinde olduğunu, aynı Kanun’un 16. maddesi uyarınca eser sahibinin izni olmadan eserde değişiklik yapılamayacağını, müvekkilinin eserin mahiyet ve hususiyetini bozan her türlü değişikliği men yetkisinin bulunduğunu, yine aynı Kanun’un 17/2 maddesi uyarınca da aslın malikinin, eseri bozamayacağını, yok edemeyeceğini ve eser sahibinin haklarına zarar veremeyeceğini, dava konusu anıtın sol tarafında bulunan “…” konulu rölyefte yaklaşık 17 m2, sağ tarafında alt kademedeki duvarda bulunan “….” konulu rölyefte ise yaklaşık 9 m2 olmak üzere yaklaşık 26m2 büyüklüğündeki bronz rölyefin yerinden sökülerek anıtın bütünlüğü ve hususiyetinin bozulduğunu, bu suretle müvekkilinin manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek FSEK’ın 67/4 maddesi uyarınca, anıtın sol tarafında bulunan “…” konulu ve sağ tarafında alt kademedeki duvarda bulunan “…” konulu bronz rölyeflerin eski haline getirilmesine, eski hale getirmenin müvekkili tarafından yapılmasına ve eski hale getirme bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, somut uyuşmazlık yönünden zamaaşımı süresinin geçirildiğini, dava konusu eserin müvekkili … Müdürlüğü sınırları içinde yapılmış olmasına karşın taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığını, dava konusu eserin müvekkili Müdürlüğün talebi üzerine yaptırıldığına dair herhangi bir kaydın bulunmadığını, bu nedenle husumet yönünden itiraz ettiklerini, davaya konu eserin kamuya açık geniş bir alanda sergilendiğini, esere müvekkili tarafından zarar verilmediğini, aksine sınırlı imkanlar çerçevesinde korunmaya çalışıldığını, 12.10.2014 tarihinde … anıtı çevresinde hırsızlık olayı meydana geldiğini ve anıt etrafındaki bronz döküm metallerin söküldüğünü, bir kısmının d.a çalındığı, sökülmüş halde yerde bulunan rölyeflerin müvekkili tarafından depolara kaldırıldığını, esere üçüncü kişiler tarafından verilen her türlü zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, olayda müvekkiline izafe edilecek bir kusur bulunmadığını, somut olayda FSEK kapsamında eserin eski haline getirilmesi için gereken koşulların oluşmadığını, zira bunun için eserin haksız olarak değiştirilmesi gerektiğini ve eski halin iadesinin mümkün bulunması gerektiğini, ayrıca haksız fiil sonrasında kayba uğrayanın müvekkili olduğunu, davacının 16.01.2019 tarihli dilekçesinde, eski hale getirme bedeli olarak 510.000 + KDV (601.800.-TL) talep ettiğini, arada sözleşme bulunmamakla birlikte müvekkilinin aslın maliki olarak kabul edilmesi halinde, davacının talebinin müvekkili Müdürlük bütçesinden karşılanmasının mümkün olmadığını, FSEK kapsamında davacının talep ettiği eski hale getirme bedelinin kamu menfaati ile örtüşmediğini, eski hale getirme talebinin uygun bulunmadığı hallerde, eserdeki değişikliğin eser sahibi tarafından yapılmadığının açıklanması ya da eser üzerinden adının kaldırılması veya eserin yerinin değiştirilmesi gibi seçeneklerin değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu anıtın …’nin bitişiğinde yer alması, çevresinden geçen yollar ve güvenlik sebebi ile vatandaşlar tarafından ziyaretinin çok mümkün olamadığını, eserin daha korunaklı ve ziyarete daha uygun bir alana taşınmasının ise davacı tarafından kabul edilmediğini, davacının hırsızlık olayı sonrasında kurtarılan rölyef parçalarının montajı yerine yenisini imal etme talebinin kamu menfaati ile bağdaşmadığını, yeniden imalat ile eski hale getirme talebinin kabulü halinde müvekkilinin, davacının beklediği yarar ile kıyaslanmayacak derecede ve objektif olarak katlanılamaz esaslı bir zararının doğacağını davacının talep ettiği bedelin kabul edilemeyeceğini, davacının aynı zamanda …’ın kurucu üyesi olması sebebiyle, bu kurumdan alınan verilerin de kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu yapıtın, eser sahibi davacının hususiyetini yansıttığı ve FSEK m.4/2’de yer alan “Heykeller, kabartmalar ve oymalar” kapsamında güzel sanat eseri vasfında bulunduğu, davalının dava konusu eserin üzerinde bulunduğu arazinin maliki olması nedeniyle husumet itirazı yerinde bulunmadığı gibi haksız eylem devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemeyeceğinden zamanaşımı def’inin de yerinde olmadığı, davacının eski hale getirme isteminin teknik olarak mümkün bulunduğu, eski hale getirme işleminin eksik parçaların yeniden üretilmesi suretiyle yapılmasının tarafların menfaat dengesine en uygun seçenek olduğu, eski hale getirme bedelinin 517.000,00 TL + KDV olabileceği, dava konusu eserin Kültür Bakanlığı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 19.07.1994 tarih ve 3591 sayılı kararı ile anıt-heykel olarak tescil edildiği, kültürel mirasımızın bir parçası olan dava konusu eserin eski hale getirilmesinde kamunun manevi anlamda menfaatinin bulunduğu, bu manevi menfaatin büyüklüğü dikkate alındığında, maliyet bedeli olarak ortaya çıkan 517.000+KDV tutarındaki bedelin davalı malikin mali menfaatlerine göre üstün tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu “…” anıtının, bütünlüğü bozulan kısmının eksik parçalarının eser sahibi davacı tarafından yeniden üretilmesi ve montajının yapılması suretiyle eski hale getirilmesine, eski hale getirme bedelinin 517.000,00 TL+KDV’den fazla olmamak kaydıyla, davalı tarafça karşılanmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında eserin eski hale getirilmesinde müvekkilinin menfaatlerinin esaslı surette halledip etmeyeceğinin değerlendirilmediğini, ayrıca hesaplanan eski hale getirme bedelinin de denetime elverişli bulunmadığını, bilirkişi raporlarında müvekkilince talep edilen alternatif çözüm yollarının hiçbir şekilde incelenmediğini, davaya konu yapıtın bulunduğu yer itibariyle korunmasının oldukça güç bulunduğunu, bu nedenle iki defa hırsızlık olayı meydana geldiğini, bundan sonra hırsızlık olayı meydana gelmeyeceğinin de belli olmadığını, müvekkilinin kusuru bulunmayan olaylar nedeniyle müvekkilinin zarar uğratıldığını, bu sebeple eski hale getirme yerine diğer alternatiflerin değerlendirilmesi gerektiğini, eski hale getirme şartlarının oluşmadığını, dava konusu eser ile ilgili olarak taraflar arasında bir sözleşme olmadığını, esere müvekkili tarafından da zarar verilmediğini, davacı iddialarının zaman aşımına uğradığını, ayrıca eski hale getirme bedeli için metre kare başına belirlenen 20.000 TL bedelin fahiş olduğunu, daha önce tarafalar arasında görülen benzer bir uyuşmazlıkta metre kare başına 10.000 TL bedel tespit edildiğini, davacının kurucu üyesi olduğu … tarafından belirlen metrekare fiyatının esas alınmasının hukuka aykırı bulunduğunu, öte yandan kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının 601.800,00 TL üzerinden davayı ıslah ettiğini, mahkemece 517.000+KDV üzerinden davayı kabul ettiğine göre kısmen kabul kararı verilmesinin gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde, hüküm altına alınan eski hale getirme bedelinin yeteriz olduğunu, ayrıca hükmedilen eski hal getirme bedelinin haksız fiil tarihinden veya en geç müvekkilinin davalıya yaptığı 16.01.2019 başvuru tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken bu konuda bir karar verilmemesinin hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, FSEK’ın 67/4 maddesi uyarınca, eser sahipliğinden kaynaklanan eserin eski hale getirilmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece heykeltraş öğretim üyelerinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlarında belirtildiği üzere, davacı tarafından meydana getirilen ve FSEK’ın 4/2 maddesi uyarınca güzel sanat eseri vasfını haiz dava konusu eserin bazı parçalarının çalınarak yerinden söküldüğü, eksik parçaların eserin bütünlüğünü bozduğu, eserin eski hale getirilmesinin teknik olarak mümkün olduğu ve bunun eksik parçaların eser sahibi davacı tarafça yeniden üretilmesi, montajının yapılması suretiyle gerçekleştirilmesinin uygun bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen 19.12.2019 tarihli tutanakla tespit edilen eksik parçaların eski hale getirme bedelinin 570.000+KDV tutarında olabileceği, Kültür Bakanlığı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 19.07.1994 tarih ve 3591 sayılı kararı ile anıt-heykel olarak tescilen ve kültürel mirasımızın bir parçası olan dava konusu eserin eski hale getirilmesinde kamunun manevi anlamda menfaatinin bulunduğu, kamu menfaatinin büyüklüğü dikkate alındığında, eski hale getirmenin davalı malikin mali menfaatlerine göre daha üstün tutulması gerektiği, buna göre somut olay bakımından FSEK’in 64/4 maddesi kapsamında eski hale getirme koşullarının bulunduğu, ayrıca dava konusu eserin malikinin davalı olmasına ve haksız fiil devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyecek bulunmasına göre, davalının husumet ve zamanaşımı itirazlarının da yerinde olmadığı, nitekim aynı taraflar arasında görülen ve işbu davanın konusu olan eserin başka parçalarının çalınması nedeniyle eski hale getirme istemli benzer bir uyuşmazlıkta verilen Yargıtay 11. Hukuk 2016/3058-2017/6131 E/K sayılı ilamında da aynı sonuçlara varıldığı, diğer taraftan davadaki talebin 5846 sayılı FSEK’in 64/4 maddesi uyarınca eserin eski hale getirilmesine ilişkin bulunduğu, ilk derece mahkemesince bu istemin yerinde görülerek eski hale getirme bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiği, eski hale getirme bedelinin FSEK kapsamında bir tazminat niteliğinde bulunmadığı, bu itibarla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilerek, davalıdan tahsiline karar verilen eski hale getirme bedeli yönünden faize hükmedilmemesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davacı ile davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip