Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/631 E. 2023/633 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/631
KARAR NO : 2023/633
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI : 2019/330 E. – 2020/417 K.

DAVACI : … –

VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/12/2020 tarih ve 2019/330 Esas – 2020/417 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2018/50356 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin adına tescilli “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın, Markalar Dairesi Başkanlığınca yerinde görülerek başvurunun reddine karar verildiğini, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, davalı Şirketin 22.02.2008 tarihli ihale ile sigara işi üretim varlıklarını satın aldığını ve marka kullanım hakkı sözleşmesi uyarınca “…” logosunun ve isminin tek başına 24.12.2008 tarihinden itibaren ürün/mal/tabela üzerinde kullanılmaması şartıyla edinildiğini, bu nedenle davalının “…” markası ile gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davalının davaya konu marka üzerinde herhangi bir hukuki hakkı ve mülkiyet sahipliğinin bulunmadığını, müvekkili başvurusunun davalı itirazı üzerine reddine karar verilmesinin bu nedenle hatalı olduğunu, dava konusu ibarenin müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanını oluşturduğunu, “…” kelimesinin günümüzde yoğunluklu olarak “alkol ve tütün ürünleri veya bu ürünlerin satış noktalarını” tabir etmek için kullanılan bir kelime olduğunu, bu nedenle “…” kelimesinin ayırt ediciliğinin yüksek olmadığını, kaldı ki müvekkilinin markasının “…” ibaresinden oluştuğunu, markaların görsel olarak dahi benzer olmadıklarını, Kurum kararında, müvekkili başvurusunda sarı zemin üzerine siyah harfler kullanılmasının davalının fiili kullanımı ile benzer görüldüğünü, bu değerlendirmenin de hatalı olduğunu, Kurum nezdinde “…” ibaresi taşıyan çok sayıda markanın bulunduğunu, davalı markasının tanınmış dahi olsa bu tanınmışlığın yalnızca ülkemizde olduğunu ve bu nedenle yalnızca benzer mal ve hizmetlerde bir tescil engeli olabileceğini, benzer olmayan sınıflarda bir korumayı haiz olmayacağını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-8777 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, davalı markalarının tanınmışlığı nedeniyle de başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin T/00210 “… 2000” ve T/02419 sayılı “… 2001” markalarının sahibi olmasının yanı sıra çok sayıda … markasının da sahibi bulunduğunu, davacı başvurunun müvekkili markaları ile benzer olduğunu, markadaki sair unsurların ayırt ediciliğe bir etkisinin bulunmadığını, “…” markası ile satışa sunulan ürünlerin sarı-siyah renklerde bandrolünün bulunduğunun herkesçe bilindiğini, dava konusu markanın da bu şekilde tasarlandığını, müvekkili markalarının aynı zamanda tanınmış olduğunu, dava konusu markanın tescilinin, müvekkili markalarının tanınmışlığına zarar verebileceğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının 2018/50356 sayılı “…” ibareli marka başvuru kapsamındaki 35.sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar. Kibritler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları açısından taraf markalarının benzer emtiaları kapsadıkları, bahsi geçen emtialar bakımından işaretler arasındaki benzerlik düzeyi ve bütünsel algıda bıraktıkları izlenimin, tüketici nezdinde davalıya ait önceki markalar ile dava konusu sonraki marka arasında özellikle iktisadi – idari kaynak bakımından bir ilişkinin var olduğu yanılgısı oluşturabileceği, dava konusu marka başvurusunun, “…” markasının ülkemizde çok tanınmış bir marka bulunması, başvuru konusu marka görselinde davalı ürünlerinde fiili olarak kullanılan etiket ile birebir aynı yapıda sarı fon üzerine siyah çerçeve kullanılması, yine davacının daha evvel gerçekleştirdiği 2017/11692 sayılı ve “…” ibareli başvurunun itiraz neticesinde reddine karar verildiği halde bu başvurudan sonra yeniden benzer başvuru yapması dikkate alındığında kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, markaların kullanılacağı mal ve hizmetlerin farklı olduğunu, markalar arasında sınıflar yönünden benzerlik bulunmadığından müvekkiline ait marka başvurusunun reddinin yerinde olmadığını, davalı Şirketin faaliyet alanı ile müvekkilinin faaliyet alanının birbirinden farklı bulunduğunu, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, “…” kelimesinin, ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, zayıf markaların korunma sınırlarının da daha dar kapsamlı bulunduğunu, benzerlik değerlendirmesinde bu hususun göz önünde bulundurulması gerektiğini, tanınmış marka olduğu iddia edilen “…” ibaresinin sıradan ve herhangi bir ayırt ediciliği bulunmayan zayıf bir marka olduğunu, dolayısıyla davacının tanınmışlık iddialarının da yerinde olmadığını, müvekkilinin marka başvurusunda kötü niyetli olmadığını, tescilli ticaret unvanını marka olarak da tescil ettirmek istediğini, SMK’nın 6/6. maddesi uyarınca müvekkili başvurusunun bütün emtia/hizmetlerde tesciline karar verilmesi gerektiğini, davalı Şirketin davaya konu “…” ibaresi üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvuru kapsamında yer alan 35.sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar. Kibritler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunduğu, zira taraf markalarının asli unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğu ve bu ibarenin ayırt edici niteliğinin de olduğu, öte yandan ilk derece mahkemesinde açıklanan nedenlerle dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğu, SMK’nın 6/6 maddesinin ancak marka başvurusuna itiraz hakkı tanıdığı, bunun dışında ticaret unvanında yer alan ibarenin marka olarak tesciline de imkan vermediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip