Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/63 E. 2022/1540 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/63 – 2022/1540
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/63
KARAR NO : 2022/1540
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2019/359 E. – 2020/81 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/07/2020 tarih ve 2019/359 Esas – 2020/81 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “… …” markalarının tanınmış marka statüsüne ulaşmış oldu ğunu, müvekkilinin bu tanınmış markalarının 07, 14, 20, 21, 24, 25 ve 27. Sınıflara giren emtiada sıklıkla kullanıldığını, müvekkilinin kullanımının 1993 yılından beri devam ettiğini ve dünya çapında kullanım olduğunu, davalı şirketin ise … numaralar ile tescilli “…” ibareli markalarının tescilli oldukları 14, 24 ve 25. Sınıflarda 5 yılı aşkın bir süredir kullanmadığını, bu konuda açılmış olan hükümsüzlük davasının İstanbul 2. FSHHM’nin 2019/186 Esas sayılı dosyasında halen derdest olduğunu, 6769 s. SMK m. 19/2’ye göre de kullanılmayan markalara dayalı yapılan itirazların reddedilmesi gerektiğini, davacının “…” ve “… …” ibareli markalarının seri marka olduğunu ve davacının bu seri markalarını geliştirmeye devam etme niyetinde olduğunu, bu meyanda dava konusu edilen … sayılı marka müracaatında bulunduğunu, davalının kısmi redde mesnet alınan markaları ile bu marka başvurusunun görsel, fonetik ve anlamsal açılardan benzemediğini, davacının markasının tüketici nezdinde oluşturacağı global izlenime göre ele alınması gerektiğini, tarafların tamamen farklı iştigal alanlarında faaliyet gösterdiklerini ileri sürerek YİDK’nın 2019-M-7808 sayılı kararının iptalini ve müvekkili şirketin … sayılı markasının başvurulan tüm sınıflarda tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzediğini, aynı zamanda markaların kapsadığı/tescilli olduğu emtianın da aynı bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde bahsi geçen SMK m. 19/2 hükmünün ancak ve sadece m. 6/1 hükmüne göre yapılan itirazlarda başvuru sahibine tanınmış bir hak olduğunu, Kurumun SMK’nın 5/1-ç hükmü gereğince yaptığı re’sen incelemelerde esas alınarak inceleme yapılması gereken bir itiraz olmadığını, davacının davalı firmanın markalarının kullanılmaması nedeniyle açmış olduğu hükümsüzlük davasının halen kesinleşmiş bir karara bağlanmadığını, davacının, davalı firmanın ilana yönelik itirazlarının bu aşamada ele alınmadığını, davacının kötüniyete dayalı iddialarının da ispat edilemediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin 1917 yılından beri tekstil sektöründe “…” markası altında üretim ve mağazacılık faaliyetlerini yürüttüğünü, bu markanın müvekkili adına 22 değişik şekilde tescilli olduğunu, aynı zamanda … kod numarası tahtında tanınmış marka statüsünde tescil edildiğini, davacının ise mutfak eşyaları alanında yeni yeni tanınmaya başlayan ve “…” ana markası ile faaliyetlerini yürüten bir firma olduğunu, davalının markalarının davacıdan önceki tarihlerde tescil edilmiş olduğunu ve markaların aynı/aynı tür emtia için tescil edilmek istendiğini, müvekkili tarafından davacının marka başvurusu veya YİDK kararı aşamasında herhangi bir itiraz dilekçesi sunulmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, karşılaştırılan markaların emtia listesinde birebir aynı sınıfa (24. Sınıfa) giren emtianın mevcut olduğu, davacının marka başvurusu “…” ibaresini tek başına ihtiva eden, şekil unsurundan yoksun olan, düz yazım karakterinde siyah harflerle yazılmış bir kelime markası olduğu, davalı şirketin redde mesnet markalarının hepsinde de, stilize edilmiş harflerle yazılmış “…” ibaresinin tek kelime unsuru olduğu, sadece bir tanesi (markası) şekil unsuru da ihtiva ettiği, ancak bu şekil unsurunun da markada geçen “…” ibaresinin büyük puntolarda yazılmış ve ilk anda göze çarpan unsur olması gerçeği gözetildiğinde, markada ayırt edici niteliği yüksek olan unsur olmadığı, bu nedenlerle; karşılaştırılan markaların esas unsurlarının birebir aynı kelime (“…”) olması ve markaların genel görünüm itibariyle, şekil unsurunun yokluğu/baskın olmaması sebepleriyle, somut olayda karşılaştırılan markalar arasında SMK m. 5/1-ç uyarınca benzerlik olduğu, davacı vekili her ne kadar redde mesnet alınan markaların kullanılmadığını, kullanmama nedeniyle iptali davasına konu olduklarını ve bu davanın derdest olduğunu belirtse de, YİDK karar tarihi itibariyle redde mesnet alınan markaların tescilli oldukları, SMK m.5/1-ç bendi bağlamındaki uygulamada tescilli markaların kullanılmadığı iddiasının yapılacak değerlendirmede dikkate alınamayacağı, davacının müktesep hakkının olmadığı, bu nedenle davacının müktesep hak iddiası yerinde bulunmadığı, davanın SMK m.5/1-ç bağlamında davalı Kurum tarafından yapılan işlemin ve akabinde nihai olarak oluşturulan YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu için davalı şirketin pasif husumetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalı şirkete yöneltilen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin redde mesnet markalarına ilişkin 20.06.2019 tarihinde açılan iptal davasında düzenlenen bilirkişi raporunda davalının ilgili markalarını kullanmadığını ortaya konulduğunu, iş bu iptal davasının sonucu beklenmeksizin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, zira verilecek iptal kararının SMK 27/2 uyarınca 26.06.2019 tarihinden itibaren etkili olacağını, müvekkili şirketin tescil başvurusuna konu marka ile davalı şirketin markaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortalama tüketicinin bu markaların farklı işletmelerden kaynaklandığını ve müvekkilinin markasının davalıya ait markalardan farklı bir marka olduğunu ilk bakışta algılayacağını, markalar arasında karıştırılma ihtimali doğuracak bir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvurusuna konu yaptığı “…” ibaresinin kapsamında bulunan emtia ile davalı Kurumun redde mesnet aldığı “…” ibareli markaların emtia listesinde birebir aynı sınıfa (24. Sınıfa) giren emtianın mevcut olduğu, karşılaştırılan markaların esas unsurlarının birebir aynı kelime “…” olması ve markaların genel görünüm itibariyle, şekil unsurunun yokluğu/baskın olmaması sebepleriyle 6769 sayılı Kanunun 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik bulunduğu, YİDK karar tarihinden sonra açılan iptal davasının sonucunun beklenmesinin eldeki davaya bir katkısının bulunmayacağı, zira YİDK karar tarihi itibariyle redde mesnet alınan markaların tescilli oldukları ve hukuki denetimin bu tarihteki şartlara göre yapılacağı, markaların kullanılmadığı iddiasının SMK’nın 5/1-ç maddesi çerçevesinde yapılacak değerlendirmede dikkate alınamayacağı, davacının müktesep hakkının olmadığı, zira müktesep hak teşkil ettiği ileri sürülen markanın dava konusu edilen YİDK kararının verildiği tarihte henüz tescilli dahi olmadığı, davanın SMK’nın 5/1-ç maddesi bağlamında davalı Kurum tarafından resen yapılan işlemin ve akabinde nihai olarak oluşturulan YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu, eldeki davada davalı şirketin pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.