Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/628
KARAR NO : 2023/586
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2019/295 E. – 2020/204 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/09/2020 tarih ve 2019/295 E. – 2020/204 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar … ve … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 23.11.2017 tarihinde kurulduğunu ve seyahat acenteliği sektöründe faaliyet gösterdiğini, bu faaliyetlerine başlayabilmek için “…” ibareli acenta unvanı/işletme adı talebiyle Kültür ve Turizm Bakanlığına usul ve yasaya uygun olarak başvuruda bulunduğunu, başvuru üzerine Bakanlıkça söz konusu acenta unvanının herhangi bir şirkete ve tesise verilmediği tespit edilmekle müvekkilinin A Grubu Seyahat Acentası İşletme Belgesi’ni almaya hak kazandığını, müvekkilinin bunun üzerine 04.04.2018 tarihinde 35, 39, 41 ve 43. sınıf hizmetlerde kullanılmak üzere “…” unsurlu bir marka başvurusunda bulunduğunu, bu başvurunun 35. sınıf için kabul olunarak 2018/33599 numara ile tescil edildiğinin, ancak 39, 41 ve 43. sınıflar açısından davalı firma ve şahsın 2018/24425 numaralı “…” ibareli markası sebebiyle kısmen reddedildiğini, müvekkilinin, davalıların işbu davanın konusunu oluşturan 2018/24425 sayılı marka başvurusuna itiraz ettiğini, davalı Kurum tarafından itirazın reddine karar verildiğini, halbuki dava konusu “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, müvekkilinin anılan ibareyi işletme adı olarak Bakanlık nezdinde tescil ettirdiğini ve ticari işlerinde, faturalarında, tabelalarında ve katıldığı yurtiçi/yurtdışı fuarlarda aktif olarak kullandığını, davalıların … nezdinde müvekkilinin itirazına karşı görüş bildirirken davalı şahsın dava konusu ibareyi www…. alan adında ve 2016-2017-2018 yıllarında düzenlenmiş bazı turlarda kullandığını, buna dair basılı tur kitapçıkları olduğunu belirttiklerini, ancak bu delillerin davalıların dava konusu ibare üzerinde öncelikli kullanım hakkını ve gerçek hak sahipliğini kanıtlamadığını, taraflar aynı sektörde faaliyet gösterdiğinden, davalıların “…” ibaresinin müvekkilinin işletme adı olduğunu öğrenme imkanlarının olduğunu, buna rağmen söz konusu ibareyi marka olarak tescil ettirmelerinin kötü niyetlerini gösterdiğini, taraf markalarının iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-3363 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının itirazına mesnet markanın başvuru tarihinin dava konusu başvurudan sonra olduğunu, dolayısıyla bu markaya dayanılmasının mümkün bulunmadığını, eskiye dayalı kullanım iddiasının ise ispat edilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafın itirazına mesnet olarak gösterilen 2018/33599 sayılı marka başvuru tarihinin, dava konusu başvurudan sonraki tarihli olduğu için SMK’nın 6/1 maddesi kapsamındaki iddianın yerinde olmadığı, davacı tarafın SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında, başvuru konusu ibare üzerinde önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiasının kanıtlanmadığı, yine tanınmışlığa dayalı iddianın da yerinde ve doğru olmadığı, davacı tarafın SMK’nın 6/6 maddesi anlamında ticaret unvanına bağlı hak iddia etmiş ise de davacının ticaret unvanının kılavuz unsuru ile davaya konu başvuru ibaresi aynı bulunmadığı, ancak davacının işletme adına dayalı olarak SMK’nın 6/6 maddesi kapsamındaki korumadan 39. sınıftaki “tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama hizmetleri” ve 43. sınıftaki “geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri” açısından yararlanabileceği, davalı marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiasının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2019-M-3363 sayılı kararının 39. sınıftaki ”Tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama hizmetleri” ve 43. sınıftaki ”Geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri” yönünden iptaline, dava konusu markanın bu hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalıların marka tescil başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını, “…” ibareli markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, dava konusu marka başvurusu ile müvekkiline ait marka arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, seyahat acentesi işletme belgesinin tek başına telif hakkı yahut fikri mülkiyet hakkının varlığını ispatlamaya yeterli olmadığını, davacının işletme belgesinden önce diğer davalının ibareyi kullandığına ilişkin bilgi ve belgeleri marka başvuru dosyasına sunduğunu, dolayısıyla madde metninde aranan telif hakkı / fikri mülkiyet hakkının başvuru dosyasında ispatlanmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu markayı müvekkilinin davacıdan çok önce kullandığını, müvekkil tarafından “…” ibareli marka kullanımının 2014 yılına dayandığını, müvekkilince marka işlem dosyasına sunulan delillerin mahkeme tarafından dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacıya ait itiraza mesnet 2018/33599 sayılı markanın başvuru tarihinin, dava konusu marka başvurusundan sonraki tarihli olduğu, dolayısıyla davacının SMK’nın 6/1 maddesine dayalı iddiasının yerinde olmadığı, davacının, SMK’nın 6/3 maddesi anlamında yerelliği aşan ve söz konusu ibareye belli bir bilinirlik kazandıracak ölçüde markasal kullanımını ya da başvurunun kötü niyetli yapıldığı iddialarını ispat edemediği, davacının “…” ibaresini işletme unvanı olarak kullandığının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen 10.01.2018 tarihli A Grubu Seyahat Acentası İşletme Belgesinden anlaşıldığı, dava konusu marka başvurusunun ise 12.03.2018 tarihinde yapıldığı, işletme adının SMK’nın 6/6 maddesi anlamında bir fikri mülkiyet hakkı olduğu, buna göre davacının söz konusu işletme adını fiilen kullandığı faaliyet alanları yönünden SMK’nın 6/6 maddesi kapsamında hak sahibi bulunduğu, öte yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/596-3361 E.K. sayılı ilamında da kabul edildiği üzere ticaret siciline tescil ettirilmese dahi işletme adının SMK’nın 6/6. maddesi kapsamında korunacağı, başvuru sahibi tarafından tescilsiz olarak söz konusu ibarenin davacıdan daha eski tarihten itibaren kullanılmasının da başvurunun tesciline imkan vermeyeceği, zira önceki tarihli markasal kullanımın, tescil hakkı değil marka başvurusuna itiraz ya da tescil edilmiş markanın hükümsüzlüğünü talep hakkı sağlayacağı anlaşılmakla, davacı ile davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı … vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı, davalı … ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacı, davalı … ve davalı … ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı, davalı … ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/06/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…