Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/621 E. 2023/585 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/621
KARAR NO : 2023/585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2021
NUMARASI : 2019/419 E. – 2021/8 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/01/2021 tarih ve 2019/419 E. – 2021/8 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin 2003 yılında kurulduğunu, ABD menşeli dünyanın en büyük stok fotoğraf, görsel, video ve müzik lisanslama ve satış şirketlerinden biri olduğunu, www…com adresli web sitesinden kullanıcılara fotoğraf, video vb. görsel içerikler ve müziksel içerikler için kullanım lisansı sağladığını, müvekkili şirketin alanında lider olduğunu, “…” ibareli markanın münhasır hak sahibi bulunduğunu ve 150’yi aşkın ülkede ticari faaliyetlerinde kullandığını, www…com alan adlı sitenin dünyanın en bilinen ve en çok ziyaret edilen web sitelerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin tanınmış “…” markalarının 6 kıtada 50’den fazla ülkede tescille koruma altında bulunduğunu, … nezdinde 2013/96410 ve 2015/36944 sayılı “…” ibareli markaların 45. sınıfta müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olarak tescili talebi ile başvuru yaptıklarını, Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun reddedildiğini, bu karara karşı YİDK nezdinde itiraz edildiğini, YİDK’nın itirazın reddine karar verdiğini, tanınmışlık değerlendirmesinde markanın ilgili sektörde tanınmış olup olmadığının değerlendirilmesinin yeterli olduğunu, YİDK’nın itiraz dilekçeleri ile delillerini gereğince değerlendirmediğini, YİDK’nın “ilgili sektörde bilinirlik” kıstası kapsamında inceleme yapmadığını, tanınmışlığın tespitinde markanın kullanıldığı ürünlerin fiili ya da potansiyel müşterileri, ürünlerin dağıtım kanallarındaki kişiler ve ilgili iş çevreleri nezdindeki tanınmışlığın dikkate alınması gerektiğini, TÜRKPATENT tarafından davaya konu kararda sektör özellikleri ve tüketici kitlesinin dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin Türkiye’de doğrudan pazarlama kampanyaları, söyleşiler, röportajlar ve büyük reklam kampanyaları vb. tanıtım faaliyetlerini gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin markasını korumak için üstün bir çaba sarf ettiğini, müvekkili şirketin Türkiye’deki yıllık gelirinin oldukça yüksek olduğunu ve pazar payının büyük bulunduğunu, müvekkili şirkete ait markanın yoğun kullanımı ve promosyon faaliyetleri sonucunda yüksek ayırt ediciliğe ulaştığını ve çeşitli stok içeriklerin satışı ve lisanslanması hizmetleri ile özdeş ve onları çağrıştırır hale geldiğini, müvekkili şirkete ait “…” markasının WIPO tanınmışlık kriterlerini taşıdığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-8481 sayılı kararının iptaline ve markanın tanınmışlığının tespiti ile tanınmış marka olarak sicile kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu markanın tanınmışlığının ispat edilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu başvurunun yapıldığı tarih olan 03/03/2017 tarihi itibariyle benimsenen bilirkişi heyet raporunda da geçtiği şekilde davacının … markasının parasal değeri ve markanın tanınma derecesine ilişkin anket veya kamuoyu yoklaması gibi bir delilin sunulamadığı, fakat tanınmışlık kriterlerinin tamamının ispatlanmasının şart olmadığı, markanın tanınmışlığı için aranan kriterlerin büyük çoğunluğunun ispatlandığı, davacı şirketin 2003 yılında kurulduğu, kurulduğu tarihten tanınmışlık başvurusu tarihine kadar sadece “dijital görsel, fotoğraf, film, müzik ve düzenleme araçlarının sağlanması” hizmeti üzerinde kullanıldığı, markanın kullanıldığı hizmet portföyünün tek bir hizmet ile sınırlı olduğu, işin doğası gereği sadece internet üzerinden nihai tüketiciler dahil “dijital görsel, fotoğraf, film, müzik ve düzenleme araçlarının sağlanması” hizmetleri sektörünün hitap ettiği ilgili alıcılarına ulaştığı ve bu nedenle ihlale fiziki bir ürün üzerinde kullanılan markadan daha açık olduğu, ilgili sektörde davacı markasının refleks halinde müdahaleye ihtiyaç duymadan hatırlanan bir ticaret markası haline geldiği, davacı firmanın “dijital görsel, fotoğraf, film, müzik ve düzenleme araçlarının sağlanması” hizmetleri açısından tanınmışlık kriterini sağladığından bu hususlarda tanınmışlığın tespitine karar verilmesi gerekirken aksi yönde başvurunun reddi konusundaki YİDK kararının hatalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, T/03139 sayılı … markasının tanınmışlığının tespiti ile dava konusu TÜRKPATENT’in 2019-M-8481 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, markanın yurt dışında kullanılan, ticari faaliyet olarak sektöründe yetkin bir marka olduğuna ilişkin çok sayıda bilgi/doküman sunulduğunu ancak “…” ibaresinin, Türkiye’deki bilinirliğini sağlamaya yönelik çalışmaların, reklam/tanıtım harcamalarının sınırlı sayıda bulunduğunu, bölgesel olarak sınırlandığı tespit edilmesine rağmen mezkur kararda mahkemece bu bakımdan bir değerlendirme yapılmadığını, dava konusu ibarenin, Türkiye’deki potansiyel müşteri profili tarafından bilinen bir marka haline geldiğinin ispatlanamadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, davacı markasının tanınmış marka olarak tescili talebinin reddine dair YİDK kararının iptali ile davacı markasının Tanınmış Markalar Siciline tescili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “Kamu Düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir (6100 sayılı HMK’nın 114 – 115. maddeleri). Bu kapsamda, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesinde, “Dava açmakta hukuk yararın bulunması” dava şartlarından sayılmıştır. Hukuki yarara ilişkin dava şartının sonradan tamamlanması da mümkün değildir.
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu “…” markasının, “dijital görsel, fotoğraf, film, müzik ve düzenleme araçlarının sağlanması” hizmetleri yönünden tanımış marka kriterlerini taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2020 tarih, 2019/2980 Esas, 2020/991 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere her ne kadar davalı Kurum tarafından, kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğini haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; davalı Kurumun kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kabullerine göre de, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığının ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerektiği kabul edilmektedir. O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple resen kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 114/1-h maddesinde dava şartı olarak öngörülen hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince işin esası incelenmeden kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/01/2021 tarih ve 2019/419 E. – 2021/8 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-Davalı tarafından yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip