Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/620 E. 2023/166 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/620
KARAR NO : 2023/166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2021
NUMARASI : 2019/424 E. – 2021/34 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/02/2021 tarih ve 2019/424 E. – 2021/34 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin… sayılı … ibareli markaların sahibi olduğunu, bu markaların kullanımlarının lisansa dayalı olarak daha önceki tarihlere dayandığını, müvekkilinin İtalyan kökenli bir şirket olarak 1981 yılından bu yana Türkiye’de tekstil kimyasalları (boya maddeleri) üretiminde faaliyette bulunduğunu, marka kullanım hakkını devraldıkları … dönemindeki ürün gamında … kelimesinin kullanıldığını ve … şeklinde marka kullanımı olduğunu, böylece davalının iltibas oluşturduğunu, davalı firmanın tescil başvurusunun kötüniyetli bulunduğunu, müvekkilinin markasının tanınırlığından faydalanmak istediğini, tarafların kullandıkları markaların 1. sınıfta ve tekstil kimyasalları grubunda olduğunu, ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle iptali gerektiğini ileri sürerek … sayılı “…” ibareli marka başvurusu hakkında Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen 2019-M-10253 sayılı kararın ve başvuru markasının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı şirket vekili, … ile … ibareleri arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, … ibaresinin kimsenin kullanımına özgülenemeyeceğini, uyuşmazlık konusu markalara ait ürünlerin tekstil ve kimya sektöründeki tüketicilere arz edildiğini ve bu tüketicilerin daha özenli yüksek bilgili kişiler olduğunu, markaların bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacının kötüniyet iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının markasının tanınmış olmadığını ve davacının eskiye dayalı kullanım hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ve diğer ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, dava konusu başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceye dayalı hakkı veya kullanımı kanıtlanmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hususlarının kanıtlanmadığı, dava konusu başvuru markası açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, hüküm kurulmasında esas alınan bilirkişi raporuna ilişkin itirazların dikkate alınmadığını, bunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesindeki ”Hukuku Dinlenilme Hakkı” ilkesine açıkça aykırı bulunduğunu, tek bir rapor üzerinden ve bu rapora ilişkin haklı ve hukuken geçerli itirazlar dikkate alınmadan karar verilmiş olmasının kabul edilebilir olmadığını, uzman görüşünün değerlendirmeye alınmadığını, başvurunun kötüniyetli olduğunu, bilirkişi tarafından objektif bir şekilde değerlendirmede bulunması gerekirken yanlı bir şekilde sadece olaya tekelleşme ve markanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinden bahsedildiğini, “…” markalı olarak aynı piyasa aynı müşteri kitlesine aynı nitelikte ürün yaratılmasının “… ” markasını zaten bilen davalı yan için – ortalama tüketicide ve bilinçli tüketicide de karıştırılma ihtimali yaratan ve sadece (…) ile sanki yeni bir ürün devamı olgusu yaratılmasının, markanın tanınırlığından haksız olarak yararlanılması isteği olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ve diğer ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden markalar arasında iltibas oluşmayacağı, dava konusu başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceye dayalı hakkı veya kullanımı olduğunu iddiasının dosya kapsamına göre kanıtlanmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların da oluşmadığı, diğer yandan davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan davalının haksız bir yararın sağlanabileceğinin, davacının markasının itibarının zarar görebileceğinin veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceğinin de dosya kapsamına göre kanıtlanmadığı, diğer yandan davalının dava konusu başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığı iddiasının kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip