Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/604 E. 2021/405 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO :…
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2021
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/02/2021 tarih ve … sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin “…” markasına istinaden marka başvurusuna itiraz ettiğini, itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, bu karara karşı davalı şirketin itirazının YİDK tarafından nihai olarak kabul edilerek,….sayılı karar ile başvurunun reddine karar verdiğini, YİDK kararının iptali davasının Ankara 5. FSHHM nezdinde görülmekte olduğunu, davalı şirketin YİDK kararının iptali davası devam ederken, müvekkili şirkete noterden ihtarname gönderdiğini ileri sürerek, müvekkili şirketin “…” ibareli marka kullanımının/başvurusunun davalının “…” ibareli markası ile benzer olmadığının, karıştırılma ihtimali bulunmadığının ve müvekkil şirket tarafından davalının markadan doğan haklarının ihlal edilmediğinin tespitine, davalının haksız ve hukuka aykırı ihtarname göndermek sureti ile yarattığı muarazanın men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ihtiyati tedbir yoluyla da davalı şirketin …. sayılı markasından doğan haklarını müvekkili şirkete karşı ileri sürmesinin dava sonuçlanıncaya kadar önlenmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece dosyanın mevcut durumu itibariyle markalar arasında iltibas koşullarının mevcudiyetinin ve savunmada ileri sürülebilecek konuların ispata muhtaç durumda olduğu, markaların karıştırılma ihtimalinin, bu markaları kullanan kişilerin taraf olacağı bir yargılama sonucunda karara bağlanabileceği, ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir için HMK.’nın 390/3. maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davalının tescilli markadan doğan yasal haklarını kullanmasının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin Ankara 5. FSHHM nezdinde…E. sayılı dava ile devam eden bir yargılama süreci olmasına karşın, noterden 19.01.2021 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini ve müvekkilinin “…” ibareli marka kullanımına son vermesini, aksi halde yasal yollara başvuracağını ihtar ettiğini, YİDK kararının iptali davasında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, müvekkil şirkete ait “…” ibareli marka ile davalı şirkete ait “…” ibareli marka arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik olmadığını, 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, işbu davada da taraf marka ve kullanımlarının benzer olmadığının tespiti ile davalı şirketin haksız olarak ihtarname göndermek suretiyle yarattığı muarazanın önlenmesinin talep edildiğini, somut olayda ihtiyati tedbire yönelik şartların oluştuğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde, taraflar arasında devam etmekte olan YİDK kararının iptali davasının anlamını yitireceğini, çıkan hüküm uygulansa bile somut duruma bir faydasının olmayacağını, zira davalı şirketin “….” davası ile müvekkilinin markasının kullanımını engelleyebilecek konuma erişeceğini, taraf markaları benzer kabul edilse dahi, müvekkili şirketin “…” ibaresini 2 yıla yakın bir süredir kullandığını ve davalının ….” kabulünün gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve ilk derece mahkemesinin, ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir için HMK.’nın 390/3. maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davalının tescilli markadan doğan yasal haklarını kullanmasının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi esasen, somut uyuşmazlıkta davacının ihtiyati tedbir talebinin dinlenme koşullarının da bulunmadığı, zira ihtiyati tedbir isteminin, davacının asıl davadaki istemleri de gözetilerek, öncelikle 6769 sayılı SMK ve ardından da 6100 sayılı HMK hükümlerine göre incelenmesinin gerektiği, ihtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK.’nın 389/1. maddesinde ise “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünün yer aldığı, anılan hükme göre ihtiyati tedbir kararının sadece “uyuşmazlık konusu” hakkında verilebileceği, işbu davada ise davacının faaliyetlerinin, davalının markasından doğan hakkına tecavüz teşkil etmediğinin tespitinin istendiği, davacının anılan talebi yönünden, davalının markasından kaynaklanan haklarının kullanılmasının engellenmesi talebinin, davanın konusunu oluşturmadığı, yine tescilli bir sınai mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin, Anayasal bir hak olan mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesi olduğu gözden kaçırılmadan, her somut olayın özellikleri ve tarafların menfaatler dengesi gözetilerek, sınırlı bir şekilde uygulanmasının gerektiği, 6769 sayılı SMK.’nın 159/1 ve 6100 sayılı HMK.’nın 389/1. maddesi hükümleri birlikte yorumlandığında, bu türden bir tedbir isteminde ancak, kendisine karşı sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahiplerince, bu konuda herhangi bir talep ileri sürülen kişilerce bulunulabileceğinin kabul edilmesinin gerektiği, somut uyuşmazlıkta ise davalının, davacıya karşı adli merciler nezdinde herhangi bir tecavüz iddiasında bulunmadığı, davalı tarafça davadan önce davacıya gönderilen bildirimin de sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahiplerince adli merciler nezdinde ileri sürülen taleplerden olmadığının tabii bulunduğu, bir an için somut uyuşmazlıktaki gibi davalının her zaman markasından kaynaklanan haklarını davacıya karşı ileri sürebileceği ve davacı aleyhine bu haklarının kullanılmasının önemli zararlara neden olabileceği ve bu durumun ihtiyati tedbir yoluyla engellenmesinin gerektiği düşünülebilir ise de, savunma nedeni olarak ileri sürülebilecek tüm gerekçelerin, tescilli sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin adli merciler nezdinde herhangi bir talepte bulunmaları halinde, bu taleplere karşı bir savunma olarak ileri sürülebileceği, hatta bu konuda önceki davalarda alınmış bilirkişi raporları varsa bunların da delil olarak sunulabileceği ve bu talepleri inceleyen mahkemelerce veya diğer adli mercilerce de bu savunmaların değerlendirileceğinin açık olduğu, yoksa eldeki uyuşmazlık gibi konusu tescilli sınai mülkiyet hakkının davacıya karşı kullanılması olmayan bir davada, tescilli sınai mülkiyet hakkının kullanılmasının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararının verilebilmesinin mümkün bulunmadığı, zira bu durumda tüm talepler açısından dava şartı olarak aranan hukuki yarar şartının da anılan ihtiyati tedbir talebi yönünden sağlanamamış bulunduğu anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınması gereken harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK.’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip