Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/602 E. 2023/152 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/602 – 2023/152
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/602
KARAR NO : 2023/152
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI : 2020/253 E. – 2021/16 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/01/2021 tarih ve 2020/253 E. – 2021/16 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin … sayılı ve “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı … başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvuruya yaptıkları itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca yerinde görüldüğünü, ancak davalı şirketin bu karara itirazı üzerine Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile başvurunun reddi kararının kaldırılarak itirazlarının nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, taraf markalarının ortalama tüketici kitlesi tarafından ayırt edilmesinin mümkün bulunmadığını, kelime markalarında dikkat seviyesinin özellikle kelimenin başlangıç kısmının üzerinde yoğunlaştığını, bu nedenle kelime markalarının başlangıç kısmındaki benzerliğin tüketicilerin markaları benzer bulmasında önemli bir etken olduğunu, kelime markalarının başlangıcındaki farklılıkların ise markaların benzerlik ihtimalini azalttığının bilindiğini, taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu, dava konusu YİDK kararının yerinde olmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 15.05.2020 tarih ve 2020-M-4383 sayılı kararının iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, taraf markaları benzer olmadığından başvurunun karışıklığa neden olmayacağını, başvurunun ihtiva ettiği “…” ibaresinin bir tür “…” olduğunu, tarafların markalarının anlamsal karşılıklarının farklı olduğunu, davalı şirketin aynı zamanda … sayılı “…” ibareli markasının da bulunduğunu, davacı şirketin “…” markasının ait olduğu sınıfta ayırt edici niteliği bulunmadığını, gıda takviyelerinin devletin karşılamadığı ürünler olduklarını, bu ürünlerin hekimler tarafından hastalara kullanmaları tavsiye edilen yahut eczacıların müşterilerine şikayetleri doğrultusunda kullanmalarını tavsiye ettikleri ve yalnızca eczanelerde satılan ürün grubu olduğunu, bu ürünlerin kullanımında hekimin veya eczacının tavsiyesinin esas olduğunu ve tüketicinin bizzat kendi seçimiyle bu ürünleri satın alma oranının oldukça düşük olduğunu, diğer yandan özellikle tüm progestoren hormonunu destekleyen gıda takviyelerinde takviye edici gıda içeriği ile ilişkisi olan “…” ibaresinin yer almasının kaçınılmaz olduğunu ve dava konusu ibarelerin kullanıldığı ürünlerin insan sağlığı ile doğrudan alakalı gıda takviye ürünleri olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 05. sınıftaki malların davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları, çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…” ibaresinden oluştuğu, markaların hem içerikleri itibariyle hem de isim olarak birbiri ile karıştırılacak ölçüde benzedikleri, “…” öneki ve “…” önekinin sırasıyla “–in yanında” ve “vekil” anlamına geldikleri, her ikisinin de hamilelik oluşumuna katkıda bulunan, vitamin desteği sağlayan gıda takviyeleri oldukları, bu iki gıda takviyesinin dağıtım kanallarının aynı olup, birbirinin alternatifi durumunda oldukları, ürünleri ilk aşamada ayırt edecek olan tavsiye eden doktorun olacağı, ancak doktorun, tavsiye etmesinin ürünü kullanan ortalama tüketicinin ayırt edecek seçiciliğe sahip olmasını sağlamayacağı, zira söz konusu markaları taşıyan ürünler resmi reçete ile satılan ürünler olmayıp doktor tavsiyesi ile ortalama tüketici tarafından satın alınan ürünler oldukları, doktorların firma tarafından hazırlanmış reçete benzeri tanıtıcı broşür ile ürünü tüketiciye tavsiye edebildikleri, dolayısı ile resmi reçete zorunluluğu olmayan söz konusu gıda takviyelerini ortalama tüketicinin doktor tavsiyesi olmadan da satın almasının mümkün olduğu, karşılaştırma konusu markaların gerek sesçil gerek anlamsal gerekse görsel olarak benzer oldukları, tüm mallar yönünden iltibas tehlikesinin oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, YİDK’nın 2020-M-4383 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında benzerlik bulunmadığını, 05. sınıf malların tüketicileri nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, başvurunun görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklılaştığını, dava konusu ürünler reçeteli satılmasa da tıp doktorları ve eczacılar tarafından önerilerek kullanıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, hamile kalmak isteyen kadınların ortalama tüketici olarak nitelendirilmesinin kabul edilemeyeceğini, dava konusu ürünün fiyatının yüksek olduğunu, satın almak isteyenlerin hata yapmayacağını, en azından eczacı tavsiyesi ile ürünü satın alacağını, yeni bir heyetten rapor aldırılmasını talep ettiklerini, markaların görsel ve fonetik olarak benzer olmadığını, “…” ibaresinin 05. sınıf yönünden ayırt ediciliğinin de bulunmadığını, “…” ibaresini kullanan başka bir şirketin olmadığını, bu nedenle yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğunu, etken madde veya tedavisi hedeflenen hastalığa doğrudan atıf yapan ibarelerin tanımlayıcı ve zayıf ayırt ediciliğe sahip olarak kabul edileceğini, bilirkişilerce bu bakımdan bir inceleme yapılmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvurudaki “…” ibaresinin markasal algı oluşturmadığı, “…” ve “…” ibarelerinin görsel ve fonetik açıdan yüksek düzeyde benzer oldukları, başvurunun davacı markasından yeterince farklılaşmadığı, markaların kapsamlarının da aynı olması ve başvuru kapsamındaki ürünlerin reçetesiz de satılabilmesi nedeniyle, markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, anlaşılmakla, davalı … ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı şirket vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … ile davalı şirketten alınması gereken 179,90’ar-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60’ar-TL’nin davalı … ile davalı şirketten tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … ile davalı şirket vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan davalılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 12/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.