Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/601 E. 2023/574 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/601
KARAR NO : 2023/574
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI : 2020/145 E. – 2021/26 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/01/2021 tarih ve 2020/145 E. – 2021/26 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı, davalılar … ile … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2018/99710 sayılı ve “…+şekil” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalı …’in bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı … başvuruda bulunduğunu, 2018/84635 kod numarasını alan başvuruya itiraz ettiklerini, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu karara karşı itirazlarının ise davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla kısmen kabul edilerek 35. sınıftaki bir kısım malların satışı hizmetinin başvuru kapsamından çıkartıldığını, kalan kısım yönünden ise itirazlarının nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin davaya konu markayı 2016 yılından itibaren fiilen kullandığını, bu markayla sektörde bilinir hale getirdiğini, aynı marka adı altında aynı ilde 27.04.2018 tarihinde ikinci şubesini açarak “… ” ismini verdiğini, açılan bu ikinci mağazanın/şubenin işlerini takip etmek üzere akrabalık ilişkisi içerisinde olduğu davalı …’i getirdiğini, davalının mağazanın işlerini takip ettiğini, müvekkili ile davalı arasında anlaşmazlık ortaya çıkması üzerine tarafların ayrıldığını, müvekkilinin markasını tescil ettirmek üzere davalı kuruma başvurduğu, davalının da 24.09.2018 tarihinde davalı kurum nezdinde davacıya ait olan “…” ibaresini tescil ettirmek için başvuruda bulunmuş olduğunu, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, davalının başvurusu tarih itibariyle önce olsa dahi davacı tarafından çok eskiye dayalı bir kullanım hakkının söz konusu olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 27.01.2020 tarih ve 2020-M-85 sayılı kararının iptali ile dava konusu 2018/84635 sayılı markanın tescili halinde tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin marka başvurusunu 24.09.2018 tarihinde yaptığını, bu tarih itibariyle tescilden doğan hakları elde ettiğini, davacının başvurusunun ise 06.11.2018 tarihli olduğunu, davacının marka tescilinden doğan haklara sahip olmadığını, markanın korunabilmesi için tescil edilmiş olması gerektiğini, davacının iş bu davayı açmakla hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi davacının yanında çalışmadığını, davacının bunu ispat edecek delil sunmadığını, mağazanın işletmeciliğini birlikte yaptıklarını, aralarında iş ortaklığı başladığını, dava konusu markanın fikri ve maddi olarak sahibinin davalı olduğunu, ortaklık sona erince markanın sahibi olarak davalının ayrı bir mağaza açtığını ve ismini “…” olarak devam ettirdiğini, davacının da aynı ismi kullanmak için davalıdan müsaade istediğini, davacının mağaza ismini “…” olarak koyulduğunu, bu durum nazara alındığında “…” markasının sahibinin davalı olduğunun ortaya çıktığını, itiraz üzerine başvurunun reddi için önceki tarihte başvurusu yapılmış markayla benzer olması ve kapsadıkları emtiaların aynı/benzer olması gerektiğini, somut olayda itiraza mesnet markanın kayıtlara daha sonradan girdiğini, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, itiraza konu başvurunun tarih itibariyle itiraz gerekçesi markadan daha önceki tarihte yapıldığı, tarihsel öncelik hakkının itiraza konu başvuruda olması sebebiyle “karıştırılma ihtimali” incelemesinin somut olayda yapılabilmesinin mümkün olmadığı kanaatine ulaşıldığı, davacı tarafça işlem dosyasına dosyasına 2017 ve 2018 yıllarına ait düzenli aralıkları işaret eden çeşitli faturaların sunulduğu, bunun yanı sıra 2016 yılından başlamak suretiyle ihtilafa konu marka ile ilgili sosyal medyada yer alan haber ve paylaşımlara ilişkin görsellerin de itiraz dilekçesine eklenmiş olduğu ve bu itibarla 20. sınıf ürünlerin satışına özgülenmiş 35. sınıf satış hizmetleri bakımından “…” markasının itiraz sahibi tarafından kullanıldığı ve bu kullanımın ticari etki doğuracak nitelikte olduğu anlaşılmış olduğundan 6/3 maddesi gerekçe gösterilerek yapılan itirazın bahsi geçen hizmetler bakımından kabul edildiği, dosya arasına sunulan fatura ve delillerden bardak (21. sınıf), hediyelik …, fincan takımı (21. sınıf), duvar saati (14. sınıf), çaydanlık (21. sınıf) ürünlerinin satışının davacı tarafından “… …” anteti kullanılarak gerçekleştirilmiş olduğunun görüldüğü, “…” isimli sosyal medya hesabına ait dosyaya sunulan paylaşım görsellerinden ise “…” ismini taşıyan ve davacıya ait olduğu iddia edilen mağazada sepet (20. sınıf), temizlik paspas seti (21. sınıf), kase (21. sınıf), çöp kovası (21. sınıf), çerçeve (20. sınıf), süs ve dekorasyon eşyaları (20. sınıf), ütü masası (21. sınıf), çamaşır kurutma askısı (21. sınıf), sandalye (20. sınıf), saat (14. sınıf), kupa (21. sınıf), tencere (21. sınıf), saklama kabı (21. sınıf), kesme tahtası (21. sınıf), sıvı sabunluk (21. sınıf), tuvalet fırçası (21. sınıf), pike takımı (24. sınıf), biblo (21. sınıf) gibi ürünlerin satışının yapıldığının görüldüğü, bu halde davacının bu tür ürünlerin satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetlerinde dava konusu ibareyi ticari etki doğuracak şekilde kullanımından söz edilebileceği, davacı tarafından sunulan kullanım belgelerinin genel olarak “züccaciye”, “ev gereçleri”, “kap kacak”, “ev tekstili”, “süs ve dekorasyon eşyaları”, “duvar saati” gibi gruplandırılabilecek ürünlerin bir araya getirilip satışa sunulması hizmetini kapsayacak şekilde mağazacılık hizmetinde kullanıldığını gösterdiği, davacının eskiye dayalı kullanımın ispatı için sunduğu belgelerden de anlaşılacağı üzere, davacının görsellerine yer vermiş olduğu mağaza konsepti, ev araç ve gereçlerinden dekorasyon eşyalarına kadar çeşitli ürünlerin bir arada satıldığı bir mağazacılık konsepti olduğu, davacının mağazada hangi ürünlerin satışını yaptığına yönelik değerlendirmelerin beyan edilen belgeler çerçevesinde yapılabildiği, kötü niyete ilişkin somut veri bulunmadığı, gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, YİDK’ nın 2020-M-85 sayılı kararının 35. sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, sopalı yer paspasları. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak. Elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtialar yönünden kısmen iptaline, davalı adına tescilli 2018/84635 sayılı markanın 35. sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, sopalı yer paspasları. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak. Elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, karıştırılma ihtimali incelemesinin yapılamayacağı değerlendirmesinin doğru olmadığını, davalının açıkça kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin markasını tescil ettirmediğini bildiğini ve davaya konu başvuruyu yaptığını, tanık dinletme taleplerinin kabul edilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı tarafça dosyaya sunulan belgelerin davacının gerçek hak sahipliğini ispata elverişli olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın zaman aşımına uğradığını, davacının iyi niyetli olmadığını, davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilinin davacının yanında çalışmadığını, tarafların ortak olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, YİDK marka kararı iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvuruya itiraz aşamasında işlem dosyasına sunulan deliller, davacının isminin yer aldığı antetli faturalar, davaya konu ibareyle faaliyet gösteren işyerinin kirasının davacı tarafından ödendiğine ilişkin fatura, sosyal medya görselleri ve özellikle davalı tarafından işlem dosyasına delil olarak sunulan görsellerin de davacıya ait mağazanın şubesi olarak açıldığı sabit olan “… ” adli işyerine ait olması dikkate alındığında davacının davaya konusu ibareyi başvuru tarihi itibariyle ticaret hayatında en az iki yıldır ciddi surette markasal olarak kullandığını ve bu kullanımla markaya konu işarete belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandırdığı hususunu ispatladığı, davacının eskiye dayalı kullanım hakkı bulunduğunun istinaf yoluna başvuran davalı kurumun dava konusu YİDK kararında da kabul edilmiş olduğu, öte yandan kararın davacıya 04.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve 7226 sayılı Kanun ile pandemi nedeniyle uzayan süreler dikkate alındığında 27.04.2020 tarihinde açılan davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu, davacının işbu davaya açmakta hukuki yararının bulunduğu, yine davalının davaya konu markanın fikri sahipliğinin iddia ettiği gibi tarafına ait olduğunu ispata yeter kanıt sunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; davacı vekili, davaya konu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek, davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Somut olaya uygulanacak 6769 sayılı SMK’nın 6/9. maddesinde kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. Maddede kötüniyetin tanımı ise yapılmamıştır.
Öte yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501 E.-2008/507 K. sayılı ilamında kötüniyete ilişkin olarak “Marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. …herhangi bir anlam içermeyen fantezi bir ibareden oluşan markanın benzerinin haklı bir sebep olmaksızın aynı sektörde faaliyet gösteren davalı tarafından tescil ettirilmesinin ise davacı markasından yararlanma amacını taşıması nedeniyle kötü niyetli tescil olarak kabulü gerekeceği sonucuna varılmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir.
Bu kapsamda, davalının davaya konu “…” adlı ibarenin ilk olarak davacı tarafından oluşturulduğunu, bu ibarenin uzun süredir tescilsiz olarak markasal olarak kullanıldığını bildiği, daha sonra aralarındaki iş ilişkisinin ne şekilde değiştiği sabit olmamakla birlikte marka üzerindeki hak iddialarını dayandırdığı “… ” adlı mağazanın da davacıya ait işyerinin şubesi olarak açıldığının sabit olduğu, davalının bu markanın davacıya ait olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının ticari faaliyetlerini engelleyeceğini ve onun menfaatlerine zarar vereceğini bildiği halde kendi adına marka başvurusunda bulunduğu, başvuruyu davacının markasından haksız yarar elde etmek amacıyla yaptığı ve marka başvurusunun MK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüst davranma ilkesine aykırı olduğu, nitekim, davalının yayına itiraza karşı görüşlerini bildirdiği dilekçesinde de davacının itiraz konusu markayı yıllarca tescil ettirmediğini ve başvurusunu davalıdan sonra yaptığını ileri sürerek hak iddiasını yalnızca davacıdan önce başvuruda bulundurmasına dayandırdığı anlaşılmış ve açıklanan nedenlerle somut olayın özelliklerine göre marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı kanaatine ulaşılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu başvurunun kötüniyetle yapılması nedeniyle davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 26/01/2021 gün ve 2020/145 E. – 2021/26 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile; YİDK’nın 27/01/2020 tarih ve 2020-M-85 sayılı kararının İPTALİNE,
4-Davalı … adına tescilli 2018/84635 sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 145,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 44,00-TL tebligat masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.151,10-TL yargılama giderine, 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.259,90-TL davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin anılan davalı uhdesinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davalılar … ile …’den Harçlar Kanunu uyarınca ayrı ayrı alınması gereken 179,90’ar-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60’ar-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
12-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip