Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/593 E. 2022/750 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU :Markaya Tecavüzün Tespiti, Men,
Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/11/2020 tarih ve 2015/209 E. – 2020/328 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… … …” isimli dergi/gazeteyi çıkarmaya Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosundan alınan 14.10.2009 tarih ve … yayın numarası belgesi ile başladığını, “…” ve “… …” markaları için tescil başvurusunda bulunduğunu, “…” markasının 2010/66579, “… …” markasının ise 2011/04586 tescil numaraları ile tescil edilmiş olduğunu, davalıya ait olan ve aylık yayınlanan … … … adlı dergide ve … ve … adreslerinde müvekkiline ait 2013/84542 tescil numarası ile koruma altına alınan “…” ismini haksız yere kullanarak marka hakkını ihlal ettiğini ve durumdan ciddi anlamda kazanç elde ettiğini, davalının müvekkiline ait “…” markasını kullanarak reklam topladığını ve müvekkilin reklam sözleşmelerini engellediğini ileri sürerek davacı adına tescil edilmiş olan “…” ve “… …” markalarının izinsiz ve haksız kullanımdan meydana gelen marka hakkının tecavüzünün tespitine, tecavüzün önlenmesine ve etkilerinin ortadan kaldırılması ile birlikte marka hakkının tecavüzünden kaynaklanan şimdilik 1.000,00TL yoksun kalınan kazanca ilişkin maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 01.01.2001 tarihinde yayın hayatına başlayan “… … …” adlı süreli yayını günümüze kadar çıkarmaya devam ettiğini, her ayın ilk günü basılan ve ücretsiz olarak dağıtılan derginin gelir kaynağının reklam verenlerden elde edilen gelirler olduğunu, … …’in müvekkili … ismi ile beraber anıldığını, bunun sonucunda müvekkilinin gelir elde etmeye başladığını, müvekkilinin dergisinden ulusal çapta yayın yapan gazete ve dergilerin alıntılar yaptığını, “…” ve “… …” markalarını davacının sicile tescil ettirdiğini, bu haksız tescili müvekkilinin kendisine gönderilen ihtarnameyle öğrenmesi üzerine Ankara 1. FSHHM nezdinde 2014/527 E. sayılı dosya ile söz konusu markaların sicilden terkinini talep ettiklerini, davacının söz konusu markaların tescilini almadan önce de müvekkili tarafından aktif olarak kullanıldığını bildiğini bu nedenle müvekkilinin davacıya maddi zarar verdiği savının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı taraf adına tescilli olan 2013/84542 sayılı ve “…” ile 2011/04586 sayılı ve “… … … … gazetesi” ibareli markalar bir bütün olarak incelendiğinde, “…” ve “gazete” ibrarelerinin tescilli bulundukları sınıf için hizmetin kendisini nitelediği ve bu hizmetleri veren herkesin kullanımına açık jenerik sözcükler oldukları, taraflar arasında uyuşmazlık konusu edilen “…” ibaresinin ise Ankara İli’nin … İlçesi’ne bağlı bir semt adı olup, coğrafi bir yer adı olarak tüketici nezdinde bilindiği değerlendirilmekle birlikte, davacının “…+şekil” ve “… …”, “… … Gazetesi+şekil” ibareli tescilli markalarına karşın, davalının “…” ibaresine ilişkin kullanımlarının, gerek … … … …’nin kapak örnekleri, gerek … … …’nin fatura örneği, gerekse … adresli internet sitesinin isminde ve sitenin “… …’nda Aradığınız He Şey…” şeklinde olduğu, uyuşmazlık konusu “…” ibaresinin, davalının gerek … … … …’ndeki gerekse … internet sitesindeki kullanımlarında, gerekse davacının tescilli markalarında asli unsur olarak yer alması nedeniyle yüksek oranda benzer olduğu, davacının 2013/84542 sayılı markasının “Dergi, kitap, gazete vb. yayımlama hizmetleri”, 2011/04586 sayılı markasının ise “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). … ajansı hizmetleri.”nde tescilli olduğu, davalı kullanımlarının da aynı hizmetlere yönelik olduğu, davalı kullanımlarının da … … … … ve … internet sitesi aracılığıyla, dergi ve internet sağlama hizmetleri şeklinde yapılan … ajansı hizmetleri şeklinde olduğu, tarafların verdiği hizmetlerin bu yönüyle aynı/benzer olduğu, diğer taraftan dergi ve haberleşme hizmetlerinin toplumun farklı farklı katmanlarından müteşekkil sıradan tüketicilere hitap etmekte olup bu nedenle somut olaydaki tüketicilerin dikkat düzeyinin ortalama olduğu, somut uyuşmazlıkta, davalının … … … …’nde, fatura örneklerinde ve … internet sitesinde “…” ibaresine yer vermesi kullanım niteliğinde olup, davacı markalarının yüksek oranda benzerlerinin davacı markalarının kapsamındaki hizmetlerle aynı hizmetler üzerinde kullanılmasının ortalama tüketici nezdinde iltibas yaratacağı, bu iltibasın ise 556 sayılı KHK’nın 61. maddesi anlamında değerlendirilebileceği, davacının maddi tazminat talebinin 556 sayılı KHK m.66/2-a yönünden olduğu, reklam geliri toplamının 19.067,07 TL olduğu, talep dikkate alındığında 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği, tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, ihlalin etkileri, ihlalin ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, paranın satın alma gücü ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında manevî tazminat miktarının 3.000,00.-TL olarak saptanmasının hakkaniyete uygun olacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının eyleminin davacının 2010/66579 nosu ile tescilli markasına tecavüz olduğunun tespitine, tecavüzün önlenmesine, etkilerinin ortadan kaldırılmasına, 1.000,00 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalıya gönderilen ihtarnamenin ulaştığı tarih olan 11.11.2014 tarihinden itibaren güncel tarihe kadar hesaplanacak maddi tazminat talep edildiğini, ancak yargılamanın 2015 yılından bu yana devam etmekte olup davalının bu süre zarfında marka tecavüzüne devam ettiğini, 2018 yılı Aralık ayı da dahil olmak üzere her ay derginin basımını ve dağıtımını sağladığını, buradan gelir elde ettiğini, bilirkişi incelemesinden önce Aralık 2018’e kadar olan tüm dergiler (davacı ve davalıya ait her iki dergi de) dosyaya doğru hesaplama yapılması açısından sunulduğunu, talep ihtarname tarihi olan 11.11.2014 ile son derginin basıldığı tarih olan Aralık 2018 arasındaki tüm dergilerin hesaba dahil edilmesinin talep edildiğini, tüm bu hususlara rağmen dosya bilirkişiye gönderilirken Aralık 2014- Aralık 2018 arasında hesaplama yapılması gerektiği yönünde açıklama yapılmadığını, bilirkişinin de 11.11.2014-01.06.2015 tarihleri arası hesaplama yaptığını, hükmedilen manevi tazminatın verdiği emek ve mesainin karşılığı olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacıya ait markaların haksız tescil edildiğini, müvekkili …’un 01.01.2001 tarihinde yayın hayatına başlayan ‘… … …’ adlı süreli yayını günümüze kadar çıkarmaya devam ettiğini, müvekkilin dergisinin Mayıs 2010 yılındaki sayısında Yıl:10 Sayı:101 ibaresinden açık olduğunu, ayrıca derginin üzerinde açıkça görüleceği üzere derginin sahibi, müvekkilin eşi … …, yazı işleri müdürü olarak müvekkili Engin … yazdığını, davacının dergisinin müvekkilinin dergisinden 10 yıl sonra yayın hayatına başladığını, davacının müvekkilin dergisini bilmemesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin markasının davacının markasıyla iltibas yaratmayacağını, yerel mahkemenin gerekçeli kararı çelişkili olup, müvekkilinin davacının markasına tecavüz ettiğine yönelik tespit hukuka aykırı olduğunu, davacının … … isimli dergisinde yer alan … … ibaresi ayırt edici esaslı unsur olmadığı bulundukları sınıf için hizmetin kendisini nitelediğinden kimsenin tekeline verilemeyecek nitelikte olduğunu, … … ile … … … dergilerinin bıraktığı etkinin açıkça farklı olduğunu, yerel mahkemece hükmolunan maddi ve manevi tazminatlar hukuka aykırı olup, ayrıca taleple bağlılık ilkesine aykırı karar verildiğini, müvekkilinin mahkeme dosyasına sunmuş olduğu şirket defter ve kayıtları göz önünde bulundurulduğunda söz konusu dergiden herhangi bir kazanç sağlamadığının açık bir şekilde görüldüğünü ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, markaya tecavüzün tespiti, men, ref’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafın iş bu davadaki iddalarını, aylık yayınlanan … … … adlı dergide ve … ve … adreslerinde müvekkiline ait “…” esas unsurlu markasının haksız yere kullanıldığı iddiasına dayandırdığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/11382 Esas, 2018/3555 Karar ve 15.05.2018 Tarihli ilamında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yazılan müzekkere ekinde, 3117 yayın numaralı “… … …” isimli yayının 11.12.2000 tarihinde, 5296 yayın numaralı “… … …” isimli yayının ise 11.02.2010 tarihinde yayın hayatına başladığı ve her iki yayının imtiyaz sahibinin dava dışı … …, yazı işleri müdürünün ise … olduğunun, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının dayanak oluşturan yayınların ve yayın adının markasal olarak ticari hayatta kullanımının … … adına olduğunun belirlendiği, davacının iddialarının davalının şahsi kullanımına dair değil, yukarıda da belirtildiği üzere dergideki kullanımlara ilişkin bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/11382 Esas, 2018/3555 Karar ve 15.05.2018 Tarihli ilamında davalının yazı işleri müdürü olduğu derginin dava konusu markayı kullanımının davacıdan daha önceki tarihli olduğunun belirlendiği, bu nedenle somut uyuşmazlıkta marka tecavüzünün yasal koşullarının bulunmadığı, zira bir markayı tescil ettiren kişinin, bu markanın aynısını ya da benzerini, tescil ettirdiği markanın koruma tarihinden önce fiilen kullanan ve bu suretle marka üzerinde hak sahibi olan kişinin kullanımına karşı çıkamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin istinaf itirazlarına gelince, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/11382 Esas, 2018/3555 Karar ve 15.05.2018 Tarihli ilamına konu davanın, davacısının iş bu davanın davalısı …, davalısının ise iş bu davanın davacısı … olduğu, davada davacı tarafça, “… …” markasının kullanımı üzerinde öncelik hakkı olmasına rağmen davalı tarafın kötüniyetle 2013/84542 sayılı “…” ibareli 41. sınıf ve 2011/04586 sayılı “… …” ibareli 38. sınıf mal ve hizmetler yönünden tescil ettirdiğini, gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek belirtilen markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesinin istenildiği, ancak mahkemece 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesindeki şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, somut uyuşmazlıkta da mahkemece de iş bu dava sonucunda kesinleşen durum nazara alınarak davalının davacının marka hakkına tecavüz ettiği kanaatine ulaşılmıştır.
Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/11382 Esas, 2018/3555 Karar ve 15.05.2018 Tarihli ilamında …’un öncelik hakkının bulunmadığı sonucuna ulaşılırken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yazılan müzekkere ekinde, 3117 yayın numaralı “… … …” isimli yayının 11.12.2000 tarihinde, 5296 yayın numaralı “… … …” isimli yayının ise 11.02.2010 tarihinde yayın hayatına başladığı ve her iki yayının imtiyaz sahibinin dava dışı … …, yazı işleri müdürünün ise … olduğu, ayrıca 6096 yayın numaralı “… … …” isimli yayının 15.02.2013 tarihinde yayın hayatına başladığı ve gerek imtiyaz sahibi gerekse yazı işleri müdürü olarak … olduğu hususunun bildirildiği, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının dayanak oluşturan yayınların ve yayın adının markasal olarak ticari hayatta kullanımının … … adına olduğu belirlenmiştir.
Davacı taraf iş bu davadaki iddalarını, aylık yayınlanan … … … adlı dergide ve … ve … adreslerinde müvekkiline ait 2013/84542 tescil numarası ile koruma altına alınan “…” isminin haksız yere kullanıldığı iddiasına dayanmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.10.2016 tarih, 2005/7175 E. – 2006/10558 sayılı “…” kararı ile bu karardaki ilkeleri tekrar eden 11.11.2020 tarih, 2019/5145 E.-2020/4970 K. sayılı kararında açıklandığı üzere, gerçek hak sahipleri yasal süreler içerisinde sonraki tarihli marka başvurusuna itiraz etmemiş veya hükümsüzlük davası açmamış olsalar bile, markayı tescil ettiren kişiler, gerçek hak sahiplerinin önceye dayalı kullanımına karşı çıkamazlar. Aynı kararlarda, “bir markanın tescilinden önceki dönemde bu markanın aynısı veya benzerinin bir başkasınca tescilli marka aynı sınıf mal veya hizmetlerde sürekli bir şekilde kullanımı halinde, sırf sonradan tescil olunan markaya dayanarak, önceden beri var olan kullanımların önlenmesi “kazanılmış haklar” ilkesine ve TMK’nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Keza Türkiye’nin de tarafı olduğu … (… Mülkiyet Hakları) Sözleşmesinin 16. maddesinde, marka sahiplerinin tescilli haklarına dayanarak üçüncü kişilerin markaya konu işareti veya benzerini tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden kullanmalarını önleme yönünde üstün hakka sahip oldukları belirtilmiş, ancak tescile dayalı bu üstün hakların, başkalarının daha önceye dayalı haklarını etkilemeyeceğine vurgu yapılmıştır.” açıklamasına da yer verilmiştir. O halde bir markayı tescil ettiren kişi, bu markanın aynısını ya da benzerini, tescil ettirdiği markanın koruma tarihinden önce fiilen kullanan ve bu suretle marka üzerinde hak sahibi olan kişinin kullanımına karşı çıkamayacaktır.
Somut olayda da, iddia aylık yayınlanan … … … adlı dergide ve … ve … adreslerinde davacının koruma altına bulunan “…” isminin haksız yere kullanıldığı iddia edildiğine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/11382 Esas, 2018/3555 Karar ve 15.05.2018 Tarihli ilamında da bu derginin davacının markasından önce yayınlanıp kullanıldığın belirlenmiş olmasına göre, davacının adına sonradan tescil ettirdiği aynı ibareli markaya dayalı olarak dava konusu kullanımına karşı çıkamayacağı kabul edilmiş ve davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/11/2020 tarih ve 2015/209 E. – 2020/328 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70,TL nispi karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 358,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 277,93.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, reddedilen manevi tazminat talebi yönünden takdiren 7.375,00 TL maktu, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden takdiren 1.000,00 TL, reddedilen diğer istemler yönünden takdiren 7.375,00 TL maktu olmak üzere, toplam 15.750‬,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından istinaf aşamasında 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yapılan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30,TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
10-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2022