Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/589 E. 2022/559 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2020
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Cismani
Zarar Sebebiyle Açılan Manevi Tazminat)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/11/2020 tarih ve 2020/325 E. – 2020/520 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı ile davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 21/12/2015 tarihinde davalı şirket adına kayıtlı olup dava dışı …’in sevk ve idaresindeki servis aracının, sürücünün tedbirsiz ve dikkatsiz davranması sonucu devrildiğini, kaza sonucunda müvekkilinin omurgasında kırık meydana geldiğini, tedavi sonrasında %26 oranında sürekli sakat duruma düştüğünü ileri sürerek, 80.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkile ait aracın bakımlarının yapıldığını ve herhangi bir kusurunun bulunmadığını, ancak hava sıcaklığının aniden -18 °C’ye düşmesi nedeniyle yolda gizli buzlanma meydana geldiğini, bu nedenle şoförün aracın kontrolünü kaybederek orta refüje çarptığını, belediyenin de buzlanmaya karşı yol üzerinde gerekli çalışmaları yapmaması neticesinde kazanın meydana geldiğini, kaza sırasında kazazede davacı ile birlikte araçta bulunan diğer işçilerin emniyet kemerlerini takmadıklarını, kaza sonrasında araçtaki yolcuların tahliye sırasında yere düşen davacının üzerine bastıklarını, davacının bu nedenle zarar gördüğünü, istenen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, servis aracı sürücüsü dava dışı …’in meydana gelen kazanın oluşumunda %100 kusurunun olduğu, meydana gelen kaza nedeniyle davacının vücut genel çalışma gücünden %26,2 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı gerekçesiyle 60.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkile ait aracın bakımlarının yapıldığını ve herhangi bir kusurunun bulunmadığını, ancak hava şartlarının elverişsiz olması, hava sıcaklığının aniden -18 °C’ye düşmesi nedeniyle yolda gizli buzlanma meydana geldiğini, bu nedenle şoförün aracın kontrolünü kaybederek orta refüje çarptığını, belediyenin de buzlanmaya karşı yol üzerinde gerekli çalışmaları yapmaması neticesinde kazanın meydana geldiğini, olayda müvekkiline veya kaza yapan sürücü …’e izafe edilebilecek hiçbir kusurun olmadığını, kaza sırasında kazazede davacı ile birlikte araçta bulunan diğer işçilerin emniyet kemerlerini takmadıklarını, kaza tarihinden itibaren 2 yıl geçmiş olup, maluliyet oranının bu denli artması ve mevcut raporların çelişkili olması sebebiyle davacının sürekli iş göremezlik oranının kesinleştirilmesinin gerektiğini, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde, davalıya ait aracın sürücüsünün neden olduğu tek taraflı trafik kazası sonucunda müvekkilinin omurgasında yaklaşık %30-40 yükseklik kaybı izlendiğini ve sonuç olarak vücutta genel çalışma gücünden %31 oranında kaybettiğini, 6 (altı) ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığını, bu raporun aleyhe olan hususlarını kabul etmediklerini, ancak zaten mağdur durumda olan müvekkilinin daha fazla mağdur edilmemesi için toplanan delillere göre davalarının kabulüne karar verilmesini talep etiklerini, davalı şirketin mali durumunun, müvekkilinin sac imalat üretim elemanı olarak görev yapmakta iken iş bu kaza nedeniyle malul hale geldiğinden, geri hizmete alınıp halen veri giriş elemanı olarak görev yapması gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminat tutarının çok düşük olduğunu, kazanın ticari bir araç olan otobüste meydana gelmesi ve davalının da bir turizm şirketi olması itibarıyla işleyecek faizin de ticari faiz olması gerekirken yasal faize hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan cismani zarar sebebiyle açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tek taraflı meydana gelen dava konusu trafik kazasında davalının maliki ve işleteni olduğu araç sürücüsünün % 100 kusurlu bulunduğunun mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, tarafların mali ve sosyal durumları, davacının dava konusu kaza nedeniyle % 26,2 oranında malul kaldığının tespit edilmesi, olay tarihi, kusur durumu gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun bulunduğu, davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığına dair bir tespit veya delil bulunmadığından, davalının bu yöndeki soyut itirazlarının yerinde görülmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-6102 sayılı TTK.’nın 3. maddesi uyarınca, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Aynı Yasa’nın 4/1-a maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
Taşıma işleri hakkındaki maddi hukuk normları ile ilgili düzenlemeler de TTK.’nın 4. Kitabında yer aldığından, taşıma sözleşmelerden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari iş ve ticari dava sayılır. Somut uyuşmazlıkta da davacı ile davalı şirket arasında taşıma sözleşmesinin bulunduğu açıktır. Davacı ise dava dışı … A.Ş.’nde işçi olarak çalışmakta olup, davalı şirket de bu işyerinde çalışan işçileri taşıyan işçi servisinin işletenidir.
Dolayısıyla TTK’nın 4. maddesi uyarınca mutlak ticari davalardan olan somut uyuşmazlıkta da talep halinde, 3095 SK’nın 2/2. maddesi uyarınca avans türünden temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği açıktır. Davacı taraf da manevi tazminat tutarı için olay tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi talebinde bulunmuştur. O halde mahkemece uyuşmazlığın özü itibariyle mutlak ticari davalardan olduğu gözetilerek, hükmedilen alacağa avans faizi yürütülmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, hükmedilen alacağa avans faizi yürütülmesi gerekirken, yasal faiz yürütülmesi doğru görülmemiş, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin diğer istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 23/11/2020 gün ve 2020/325 E. – 2020/520 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.098,60 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 273,24 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.825,36 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilip takdir edilen 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilip takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 400,00 TL bilirkişi ücreti, 165,00 TL tebligat ve posta masrafı, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 727,10 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 545,32 TL.’ye, 31,40.TL başvuru harcı, 273,24 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 849,96 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
9-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 75,50 TL posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 99,60 TL tebligat ve posta gideri, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere 337,20 TL’nin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 84,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatıran tarafa iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.098,60 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 1.024,65.TL nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 3.073,95 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından, taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-İİK.’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf kararının neden ve şekline göre, davalıdan icranın geri bırakılması için alınan 118.000,00 TL. tutarındaki teminat mektubunun GERİ VERİLMEMESİNE dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022

….