Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/586 E. 2023/568 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/586 – 2023/568
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/586
KARAR NO : 2023/568
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2019
NUMARASI : 2017/457 E. – 2019/161 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/03/2019 tarih ve 2017/457 E. – 2019/161 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markalarını mesnet göstererek davalı şirketin 2016/87576 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna itiraz ettiğini, itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, başvurunun müvekkilinin markalarının serisi algısı oluşturduğunu, tescil başvurusunun müvekkilinin markalarından, ticari itibarından ve getirisinden faydalanmak amacıyla ve kötü niyetli olarak yapıldığını, dava konusu markanın tesciline izin verilmesi halinde, müvekkilinin markalarının ayırt ediciliğin zarar göreceğini ileri sürerek, YİDK’nın 2017-M-8385 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkili şirketin bilişim – teknoloji sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” markasının, müvekkili şirketin, … telefonlarının güvenlik, memnuniyet, tedarik, destek ve sigorta kolaylığı sağlayan ve şirketler için … filo yönetimini kolaylaştırmayı hedefleyen hizmetinin adı olduğunu,“…” ibaresinin ayırt edici niteliği olmayan ve herkesçe kullanılabilir bir sözcük olduğunu, akıllı telefonlar ve tabletlerin yoğun kullanımı nedeniyle, … kelimesinin özellikle iletişim alanında ayırt ediciliğinin azaldığını, müvekkili markasının “müşterilerinin … telefonlarının kullanımı ile ilgili tüm desteğin tek bir uygulama ile gerçekleştirilebileceği”ni ifade etmek amacıyla kullanıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, “…” ibaresinin sahip olduğu kavramsal karşılığı itibariyle “…+sözcük” unsurundan oluşan kombinasyonunun bir … telefonu uygulaması adından ibaret olacağı algısını oluşturacağı, bu ibarenin günümüz şartlarında elektronik cihazlar, haberleşme ve iletişim başta olmak üzere bankacılık hizmetleri, market alışverişi, yayıncılık hizmetleri, e-ticaret sitelerinin mobil uygulamaları, elektronik kitaplar, yiyecek içecek hizmetleri, temizlik hizmetleri, araç kiralama, satın alma vs. gibi pek çok mal ve hizmet sektöründe oldukça yaygın olarak kullanıldığını, böylesi bir ibarenin koşulsuz şartsız bir kimsenin inhisarına bırakılmasının mümkün olmadığı, gelişen … telefonu teknolojisi ile pek çok farklı sektörde faaliyet gösteren işletmelerin, sundukları hizmetin … telefonu, mobil ortam aracılığı ile de erişilebilir olduğu algısını tüketiciye iletmek için “…” unsurlu çok sayıda marka yarattığı ve yaratmaya devam ettiği, dava konusu markanın da imaj devrini temin edecek biçimde değil, kendine özgü bir kompozisyon ile oluşturulduğu, taraf markaları kapsamındaki emtiaların nispeten biraz daha bilinçli ve dikkat düzeyi yüksek tüketicilere hitap ettiği, sadece “…” ibaresine bağlı olarak taraf markaları arasındaki benzerliğin karıştırılma ihtimaline neden olmayacağı, markalar da birbirleri ile benzer görülmediğinden 8/4 maddesi uygulanabilir olmadığı, kötü niyet iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, başvurunun müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, “…” ibareli müvekkili markalarının ayırt ediciliğinin düşük olduğunun doğru olmadığını, taraf markalarının aynı sınıf emtiaları kapsadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibaresinin … telefonu yerine kullanılan bir kelime olduğu, ayırt ediciliğinin düşük olduğu, “…” ibareli markaların da tüketicide … telefonu aracılığıyla erişilebilen bir hizmete ilişkin olduğu algısını oluşturduğu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olması nedeniyle yeterli ayırt ediciliğin sağlanması halinde herkes tarafından kullanılabileceği, somut uyuşmazlıkta da “filo” ibaresinin, şekil unsurunun ve markanın düzenleniş biçiminin başvuruyu davacının sadece kelime unsurundan oluşan markalarından yeterince farklılaştırdığı, dava konusu başvuru ile davacının itiraza mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/11/2022 tarih ve 2021/4488 E.- 2022/8514 K. sayılı ilamında “…” ibaresinin, 19/12/2022 tarih ve 2021/5323 E.-2022/9208 K. Sayılı ilamında “…” ibaresinin davacının “…” esas unsurlu markalarıyla benzer bulunmadığı, taraf markaları benzer bulunmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötü niyetle yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 28/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.