Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/582 E. 2023/572 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/581 – 2023/569
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/581
KARAR NO : 2023/569
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
NUMARASI : 2019/266 E. – 2020/167 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/09/2020 tarih ve 2019/266 E. – 2020/167 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli seri markalarını mesnet göstererek davalı şirketin 2018/36730 sayılı “…”” ibareli marka başvurusuna itiraz ettiklerini, itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkili markalarına iltibas yaratacak derecede benzediğini, davalı şirketin müvekkiline ait “…” seri markalarının kullanım ve tanınmışlığından faydalanarak haksız yarar elde etmek istediğini, davalı markasının, zamanla tanınmış olan müvekkil markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına neden olacağını ve “…” markasının, tüketici gözünde ürün veya hizmetin kaynağını belirtme fonksiyonunu giderek zayıflatacağını, davalı marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-3880 sayılı kararının iptaline ve davalıya ait 2018/36730 sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, davacı tarafın, anlamı nedeni ile tanımlayıcı olan ve bu nedenle zaten yaygın bir kullanımı olan “…” ibaresinin, gelişen teknoloji ile günümüzde başta bankacılık işlemleri olmak üzere birçok işlemin mobil cihazlar ile yapılması sonucu çok daha sık kullanılmaya başlanmasını fırsat bilerek, bu ibare için yüzlerce marka tescili yaptığını, birçoğunu markasal olarak kullanmadığı, bu tescillere dayanarak kötü niyetli davalar açma ve haksız kazanç elde etme çabası içerisinde olduğunu, müvekkili şirketin oluşturduğu … platformu aracılığıyla, istenilen marka ve model … telefonlarının uygun fiyatlara internet üzerinden kolayca alıp satabilme imkanı tanıdığını, davacı şirketin markalarını başvurunun tescilinin istendiği sınıflarda kullandığını ispat etmesinin gerektiğini, “…” ibaresinin, “… …”nu adlandırmak için kullanılan ve herkesçe bilinen bir cins isim kısaltması olması sebebiyle, karıştırma ihtimaline yol açmasının mümkün olmadığını, “…” ibaresi ortaklığının tek başına markaların birbiriyle karıştırılması veya ilişkilendirilmesi sonucuna yol açmayacağını, davacının tüm markalarının tanınmış olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından. dava konusu markadaki “…” kelimesinin İngilizce’de “kolay, basit” anlamına geldiği, markada anılan kelimeler birbirine bitişik yazılmakla birlikte sahip oldukları bağımsız anlamları korumaya devam ettikleri, markanın esas unsurunun bütün olarak “…” ibaresi olduğu, davacı yana ait markaların tamamının “…” kök sözcük unsuru ve bu unsur etrafına eklenen ek sözcük/şekil unsurları ile oluşturulmuş işaretlerden ibaret olduğu, davacı markalarında şekil unsuru görülmemekle birlikte tamamı büyük harflerden oluşan markalarda “C-E” harfleri daha büyük punto ile yazılmakta iken “P” harfinin yarı boyutta yazıldığının görüldüğü, taraf markalarının ayırıcı unsurları olan “…” ibaresi ile “…” ibaresi arasında sadece “…” ibareleri yönünden anlamsal ve fonetik benzerlik bulunduğu, bununla beraber davalı başvurusunda “…” kelimesinin kullanılması ile birlikte fonetik benzerliğin ortadan kalktığı, davalı markasında bulunan ve markanın ilk kelimesi olarak kullanılan “…” kelimesinin görsel benzerliği de ortadan kaldırdığı ve davalı markasını yeterli ayırıcı özelliğe kavuşturduğu, ayrıca “…” kelimesinin davacı markalarının emtia/hizmet konusunu teşkil eden 35. sınıf ürün ve hizmetler için … … özelliklerinden istifade edilmek suretiyle anılan ürün ve hizmetin sunulduğuna ilişkin mesaj verdiği, davacının “…” ibareli markalarının bu yönü itibariyle 35. sınıftaki hizmetler bakımından anılan özelliği itibariyle zayıf bir marka olduğu, SMK’nın 6/4-5 fıkralarının ancak markalar arasında fonetik, görsel, anlamsal benzerlik bulunması halinde uygulanabileceği, yine SMK’nın 19/2. maddesinin 6/1. maddesine atıfta bulunduğu, bu definin davalı yanca ileri sürülebilmesinin dava konusu marka ile itiraza mesnet markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığına bağlandığı, mahkememizce taraf markaları benzer bulunmadığından anılan maddelerinin işbu dava açısından uygulama alanı bulamayacağı, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, başvuruya ayırt edicilik katılmadığını, seri marka algısı oluştuğunu, “…” markasının ayırt ediciliğinin zayıf olduğu değerlendirmesinin yerinde olmadığını, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibaresinin … … yerine kullanılan bir kelime olduğu, ayırt ediciliğinin düşük olduğu, “…” ibareli markalarında tüketicide … … aracılığıyla erişilebilen bir hizmete ilişkin olduğu algısını oluşturduğu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olması nedeniyle yeterli ayırt ediciliğin sağlanması halinde herkes tarafından kullanılabileceği, somut uyuşmazlıkta da “…” ibaresinin başvuruyu davacının markalarından yeterince farklılaştırdığı, dava konusu başvuru ile davacının itiraza mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/01/2021 tarih ve 2020/1407 E.-2021/517 K. sayılı ilamında “…” ibaresinin davacının “…” esas unsurlu markalarıyla benzer bulunmadığı, taraf markaları benzer bulunmadığından SMK’nın 6/4-5 maddesi ile 19/2. maddesinin somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötü niyetle yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 27/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.