Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/577 E. 2023/541 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/577 – 2023/541
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/577
KARAR NO : 2023/541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2019
NUMARASI : 2018/90 E. – 2019/548 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/11/2019 tarih ve 2018/90 E. – 2019/548 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibareli başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak dava konusu YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1961 yılından bu yana özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler vs. ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, müvekkilinin markaları ile davalı başvurusu arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin de aynı ve benzer olduğunu, ortalama tüketici kriterinin davalı Kurum tarafından dikkate alınmadığını, davalı başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-10827 sayılı kararının iptaline, başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkil Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında iltibasa neden olacak bir benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…” ibareli davacı markaları ile 2016/61822 sayılı “…” ibareli dava konusu başvuru arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı, davacının … ibareli markasının tanınmış olduğunun ve davalının kötü niyetli bulunduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, taraf markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu markada aynen yer aldığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, emtia benzerliğine ilişkin şartın da gerçekleştiğini, davalının benzer şekildeki marka başvuruları hakkında açılan davalarda taraf markalarının benzer görüldüğünü, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olmadığını ve yoğun kullanım sonucu müvekkili ile özdeşleştiğini, bu yönde birçok mahkeme kararı bulunduğunu, ayrıca “…” ibaresi müvekkili adına tescilli olduğundan, korunması gerektiğini, iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin yok sayıldığını, ilk derece mahkemesi kararının “…” markaları hakkında verilen emsal mahkeme kararlarına da aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, her ne kadar daha önce Dairemizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/06/2022 tarih ve 2021/3086 E- 2022/5098 K. sayılı ilamında, “…” ibaresinin, 31/03/2022 tarih ve 2020/7712 E.- 2022/2681 K. sayılı ilamında “…” ibaresinin, 02/03/2022 tarih ve 2020/7012 E.-2022/1426 K. sayılı ilamında “…” ibaresinin davacı tarafa ait “…” esas unsurlu markalarla benzer bulunduğu dikkate alınarak, istikrar kazanan bu kararlar karşısında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu yönündeki ilk derece mahkeme kararları yerinde bulunmamış ise de, Dairemizin bu kararlarından sonra verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/09/2022 tarih ve 2021/1685 E.- 2022/6319 K. sayılı ilamında, davacının itirazına gerekçe “…” unsurlu markalardaki bu ibarenin sağlıklı, zinde, formda, uygun, vs. anlamlarına geldiği ve gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, dolayısıyla koruma düzeyinin de düşük tutulması gerektiği sonucuna varıldığı, emsal olarak kabul edilen bu karar doğrultusunda Dairemizce de, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve gıda malları yönünden tescili istenen başvurudaki “…” ibaresinin, başvuruyu davacının “…” ibareli markalarından yeterince farklılaştırdığı kanaatine ulaşıldığı, diğer taraftan marka işaretleri benzer bulunmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 13/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :13/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.