Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/574 E. 2023/600 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/574
KARAR NO : 2023/600
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI : 2018/228 E. – 2020/162 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/09/2020 tarih ve 2018/228 E. – 2020/162 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… “ ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin” …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik olduğunu, taraf markaları arasında iltibas koşullarının bulunduğunu, dava konusu ibarenin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, dava konusu başvurunun SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca tescili istenen tüm mal ve hizmetler yönünden reddinin gerektiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 2018-M-3716 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” ibareli başvurusu ile davacı yanın “…” ibareli markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, başvurunun “… “ve “…” ibarelerinin birleşiminden oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Mahkemece, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının …” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, davacının tescilli markalarının bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, SMK’nın 6/5 ve 6/6 maddelerindeki şartların da oluşmadığı, kötü iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkilinin “…” ibareli markası arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkili markalarını oluşturan ibareyi aynen içerdiğini, iltibas değerlendirmesinde taraf markaları kapsamında yer alan emtianın aynı olduğunun dikkate alınmadığını, dava konusu başvurunun müvekkili markalarının tanındığı mallar yönünden tescil edilmek istenmesinin tesadüfi olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/8847-2018/2396 E/K sayılı ilamıyla “…” ibareli başka bir markanın müvekkilinin markaları ile benzer kabul edildiğini, müvekkilinin markalarının tanınmışlığının markalar arasındaki iltibas ihtimalini arttırdığını, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira dava konusu başvurudaki “…” ibaresinin kırmızı, “…” ibaresinin ise siyah renkte yazıldığı, bu hali ile başvurunun “…-…” şeklinde algılanacağı, taraf markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer alsa da anılan ibarenin petrol kelimesinin kısaltılmışı olarak sektörde yaygın olarak kullanılması ve petrol türevi mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcılığa yakın ibare olması karşısında bu ibarenin ortak olarak yer almasının taraf markaları arasında iltibasa neden olmayacağı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5253-2020/3461 E/K sayılı ilamında da aynı tespitlere yer verilerek “…” ibareli başvuru ile davacının “…” markalarının benzer olmadığı sonucuna varıldığı, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığından davacının “…” markalarının tanınmış olması sonuca etkili bulunmadığı gibi kötü niyet iddialarının da ispatlanamadığı, diğer taraftan her başvurunun kendi koşullarına göre değerlendirilmesi esas olduğundan, davacı vekilinin istinaf itirazında belirttiği “…” ibaresine ilişkin uyuşmazlığın işbu dava için emsal teşkil etmeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :23/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip