Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/570 E. 2023/788 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/570
KARAR NO : 2023/788
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2019
NUMARASI : 2017/308 E. – 2019/573 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eseri Kanunundan Kaynaklanan Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/12/2019 tarih ve 2017/308 E. – 2019/573 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2004 yılından bu yana yazılım geliştirme konusunda hizmet veren, alanında lider şirketlerden biri olduğunu, birçok banka ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarına hizmet verdiğini, müvekkili ile davalı arasında 01.08.2008 tarihinde Oda Bilgi Yönetim Sistemi Sözleşmesi’nin imzalandığını, bu sözleşme gereğince müvekkilinin davalı için bir yazılım oluşturmayı üstlendiğini, verilen hizmetin yazılımın bakım, onarım ve geliştirme hizmetlerini de kapsadığını, sözleşmenin 4. maddesinin son paragrafında yazılımın, içerik dosyaları ve kullanım koşullarının sözleşme ekinde yer alan ve sözleşmenin bir parçası olan “Kaynak Kod Teslim, Güvenlik ve İçerik Sorumluluk Protokolü” ile düzenleneceğinin belirtildiğini, bahsi geçen Protokol’ün 1. maddesi ile kaynak kodlarının ve dolayısıyla bilgisayar programının mülkiyetinin ve her türlü tasarruf yetkisinin esasen müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin kodları üzerindeki mülkiyet hakkını Sözleşme ve Protokol ile sınırlı olmak koşuluyla Oda’ya süreli ve bedeli karşılığında kullandırmayı kabul ve taahhüt ettiğini, Sözleşmenin 7. maddesinde belirlendiği üzere, 3 yıl için 40.000,00-TL karşılığında davalı Oda için yazılım ve kaynak kodlarının oluşturulduğunu, oluşturulan yazılımın Oda’nın bütün muhasebe işlemlerini yapmaya, ürün kayıtlarını tutmaya, belgelendirmeleri yapmaya, eğitim ve etkinlikleri düzenlemeye, aidatları takip etmeye, toplu SMS ve e-postaları göndermeye yarayan fonksiyonel ve geniş kapsamlı bir yazılım olduğunu, yazılımın bakımı, onarımı ve geliştirilmesi hizmetlerinin davacı tarafından sunulduğunu, buna karşılık sözleşmenin 8. maddesi gereğince de davalı şirketin aylık ödeme yapmakla yükümlü olduğunu, Sözleşmenin 9. maddesinde sözleşme süresinin 3 yıl olarak belirlendiğini (01.08.2008 – 01.08.2011) aynı madde ile sözleşme bitiminden üç ay önce tarafların bir araya gelerek projenin devam şartlarıyla ilgili olarak yeni sözleşme düzenleyeceklerinin belirlendiğini, tarafların bu madde uyarınca belirlenen süre zarfı içerisinde bir araya gelip yeni bir sözleşme düzenlememekle birlikte aralarındaki sözleşmeyi karşılıklı olarak devam ettirdiklerini, 2013 yılının Şubat ayında davalı Oda yetkililerinin, artık davacı ile çalışmak istemediklerini belirttiklerini, taraflar arasında yapılan toplantı neticesinde sözleşmenin sona erdiğine ilişkin karşılıklı mutabakata varıldığını, müvekkiline bakım, onarım ve geliştirme hizmetleri için yapılan en son ödemenin 2013 yılının Şubat ayında yapıldığını, 01.08.2011 – 01.08.2012 ve 01.08.2012 – Şubat 2013 arasındaki dönemlere ilişkin davacı şirkete yazılım kullanım bedelinin ödenmediğini, sözleşmenin sona erdiği Şubat 2013 tarihinden tespit yapılan Ağustos 2017 tarihine kadar olan süreçte davalı tarafından, sözleşme sona erdirilmesine karşın, davacıya ait yazılımın kullanıldığını tespit ettiklerini, davalı Oda ve şubeleri tarafından yazılımın kullanıldığını, Sözleşmenin 9. maddesi uyarınca taraflar arasındaki sözleşmenin en az 3 yıl daha devam etmesi halinde (01.08.2011 – 01.08.2014 yılları arasında), yazılımın kullanımının devam edilmesi karşılığında 47.000 TL ödemenin öngörüldüğü, bu bağlamda anılan süre ile 3 yıllık süre için öngörülen bedelin orantılanarak bulunan 24.805 TL’nin davacıya ödenmesi gerektiğini, davacı tarafından yazılan kodların ve oluşturulan yazılımın Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser niteliğinde olduğunu, mülkiyet hakkının münhasıran davacıya ait bulunduğunu, yalnızca sözleşmede belirtilen koşullarda ve süre ile sınırlı olmak kaydı ile davalı Oda’nın söz konusu yazılımı kullanabileceğini, sözleşmenin bitmesinin ardından kaynak kodlarını davacı şirkete iade etmeyerek kullanıma devam edilmesinin mali ve manevi hak ihlaline sebebiyet verdiğini, bu bağlamda Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 68. maddesi uyarınca sözleşmede belirlenen yazılım kullanım bedeli olan 47.000 TL’nin üç katı tutarında tazminata hükmedilmesi gerektiğini, yine programının davacının izni olmaksızın değiştirilmesinin, FSEK kapsamında davacının manevi haklarına tecavüz niteliğinde olduğunu ileri sürerek Sözleşmenin yürürlükte olduğu dönem bakımından, davalı Oda kullanımlarının sözleşme çerçevesinde 01.08.2011-01.08.2012 ve 01.08.2012-Şubat 2013 arasındaki kullanımları karşılığı, 3 yıl için kararlaştırılmış olan 47.000 TL’ye orantılanarak 19 aylık kullanım bedeli olan 24.805 TL’nin davacıya ödenmesine, Sözleşme feshinden sonraki dönem bakımından, davalı eylem ve uygulamalarının FSEK kapsamında mali ve manevi haklarını ihlal ettiğinin tespitini, tecavüz teşkil eden eylem ve uygulamaların men ve ref’ini, mali ve manevi haklara tecavüzden doğan zararın tazmini için yıllık olarak belirlenecek rayiç lisans bedelinin üç katı kadar tazminatın (şimdilik 70.000 TL olarak) ayrıca 50.000 TL manevi tazminatın mevduata uygulanacak en yüksek avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin Anayasa’nın 135. maddesi doğrultusunda çıkarılan 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kanunu uyarınca kurulmuş, kamu tüzelkişiliği bulunan, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olduğunu, bu bağlamda kurumsal bir hizmet sunduğu ve bu hizmetin süreklilik arz etmesi gerektiğini, dolayısıyla bu yapıya özgün bir bilgi sisteminin de sürekliliği olacak nitelikte olması gerektiğini, bu sebeple 3 yıllığına bir yazılım almasının davalıdan beklenemeyeceğini, davacı yanın objektif iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davrandığını, bu sebeplerle davacının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunamayacağını, 01.08.2008 tarihli sözleşme ve Kaynak Kod Teslim, Güvenlik ve İçerik Sorumluluk Protokolü hükümlerinin doğru yorumlanması gerektiğini, davacı şirket ile yapılan sözleşmenin, davacı Oda’ya özel bir bilgi yönetim yazılımı kurgulanması, üretilmesi, uygulanması, güncellenmesi ve ilgililerin eğitilmesine ilişkin olduğunu, davalı Oda’nın bu amaçla bedeli karşılığında yalnızca kendisinin kullanacağı, kendisine özel bir program tasarlattığını ve bu program için belli süreliğine geliştirme ve bakım hizmeti aldığını, sözleşmenin 1. ve 4. maddeleri incelendiğinde bu durumun ortaya çıktığını, davacı yanın iddia ettiği üzere Sözleşmede, Kaynak Kod Teslim, Güvenlik ve İçerik Sorumluluk Protokolünün hiçbir maddesinde söz konusu bilgi yönetim sisteminin davalı tarafından 3 yıl gibi bir süre ile sınırlandırıldığına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını ve kullanım bedeli olarak herhangi bir bedel belirlenmediğini, 3 yıllık sürenin davacı tarafından geçerlilik süresi olarak iddia ve ifade edilmesine karşın Sözleşmenin 9. maddesi uyarınca bu sürenin geçerlilik süresi olarak düzenlendiğini, söz konusu sözleşmenin Oda için bir program yapılıp teslim edilmesi işi ile sözleşme süresinin bitimine kadar bu programa ilişkin kesintisiz bakım, onarım ve geliştirme desteği verilmesine ilişkin olduğunu, bahsi geçen 3 yıllık sürenin de programın tesliminin akabindeki onarım ve geliştirme işlemlerine ilişkin bir süre olduğunu, Sözleşmenin 9. maddesi uyarınca sözleşmenin en az 3 yıl yenilenmesi durumunda davacının kaynak kodlarını 01.08.2014 yılından itibaren davalı ile paylaşacağı ya da herhangi bir tarihte KDV dahil 47.000 TL karşılığında davalı Oda ile paylaşacağını taahhüt ettiğini, davacı yanın iddialarının yerinde olmadığını, 2013 yılı Şubat ayına kadar sözleşmede öngörülen şartlarda sözlü anlaşmaya dayalı olarak aylık ücretler ödenmeye devam edildiğini, Şubat ayında ise davalı Oda tarafından talep edilen onarım ve düzeltme isteklerinin karşılıksız kaldığını, bunun akabinde sözleşmeyi uzatmak maksadı ile başlayan görüşmelerin, sözlü olarak devam etmekte olan sözleşmenin davacı yanca tek taraflı fesih iradesi neticesinde son bulduğunu, davacı yanın sözleşmenin sona ermesine ilişkin karşılıklı mutabakata varıldığı iddiasının yerinde olmadığını, tek taraflı fesih iradesinin ise, sözleşmenin uzaması halinde kaynak kodlarının davalı Oda ile ücretsiz paylaşma taahhüdünü yerine getirmesi gereken sürenin dolmasına yakın olmasının objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini ve yazılım ile ilgili verilmesi gereken teknik desteğin kesildiğini, davacı şirket tarafından 14.04.2013 tarihinde programın kaynak kodlarının davalıya satılması ile ilgili olarak sözleşmede öngörülen 47.000 TL’lik bedelin üzerinde 83.050 TL’lik bir teklif verildiğini, akabinde davacı şirketçe 15.05.2013 tarihinde düzenlenen ihtarname ile 14.04.2013 tarihli tekliflerini geri çektiklerinin bildirildiğini, anılan sözleşme hükümleri ve belirtilen sebepler ışığında üçüncü kişilerce haksız bir kullanımın söz konusu olmadığını, davacı tarafça öne sürülen ikrar iddialarını kabul etmediklerini, savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu çekişmeli yazılımın, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, davalının siparişi üzerine davacı … tarafından istihdam edilen çalışanlar tarafından meydana getirildiği, somut olayda çekişmeli bilgisayar programının eser sahipliği ve bu kapsamda, mali ve manevi hak sahipliğinin FSEK 8. maddenin “Bir eserin sahibi, onu meydana getirendir” hükmü uyarınca, kural olarak davacı tarafından istihdam edilen gerçek kişilere ait olduğu, davacının ise FSEK m. 18/2. hükmü uyarınca sadece eserden doğan mali hakların kullanım yetkisini edineceği, istisna sözleşmesi kapsamında, çekişmeli eserin davalı Oda tarafından, davacıya sipariş verilmiş olmakla, mali hakları kullanma yetkisinin sipariş verene ait olması için yanlar arasındaki eser sipariş (ve güncelleme) Sözleşmesinde açık bir hüküm olması gerektiği, bu nedenle, sipariş veren Oda’nın çekişmeli bu eserden (yazılımdan) doğan mali hakları kullanma yetkisini FSEK’in 52. maddesine uygun olarak yazılı biçimde, Sözleşme ile devir almış olması; bir başka ifadeyle daha yazılımın sipariş verilmesi anında, eserle ilgili mali hakların tamamının veya bir kısmının (kullanılması yetkisinin) sipariş verene devrinin taahhüt olunması (FSEK m. 50); eserin vücuda getirilmesinden sonra da, yine FSEK’in 52. maddesine uygun biçimde tasarruf muamelesi ile taahhüt alana (davalı Oda’ya) devir olunması gerektiği, sözleşme ve protokolün, esas itibariyle çekişmeli yazılım ve üzerindeki mali haklardan değil, kaynak kodlarının mülkiyeti ve her türlü tasarruf yetkisinden söz ettiği, ilkeyi belirleyen cümleden sonra gelen “Bu protokol ile yüklenici kodlar üzerindeki mülkiyet hakkını, sözleşme ve protokol şartları ile sınırlı olmak üzere işveren ile paylaşmayı kabul ve taahhüt eder. Burada belirlenen paylaşım alanları dışında da kaynak kodları üzerindeki yüklenicinin hak ve yetkileri devam etmektedir.” ifadeleri ile Protokolün 4. Maddesindeki “Kodlar işveren tarafından görevlendirilecek kişilerce ve yüklenicinin denetiminde incelendikten sonra kapalı ve mühürlü bir zarf içerisine konularak yazılı belge karşılığında teslim edilecektir” hükmü birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyetin konusunun kodları içeren dijital taşıyıcı olduğu sonucuna ulaşıldığı, sözleşme ve Protokol hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında, davalı Oda tarafından davacıya sipariş verilen bir yazılım oluşturulması (istisna) sözleşmesi olduğu, sözleşme niteliği itibariyle, FSEK m. 50 anlamında, ileride meydana getirilecek bir bilgisayar programının (eserin) mali haklarının kullanım yetkisinin, belirli bir bedel karşılığı süresiz olarak davalı Oda’ya bırakılması (ruhsat / lisans verilmesi) taahhüdünden ibaret bulunduğu, davalı Oda’ya yazılım üzerindeki mali hakların tamamı veya bir kısmının devri değil, sözleşme kapsamında kalmak koşuluyla kullanım yetkisinin (ruhsatının) bırakılması niteliğinde bulunduğu, davalının 01.08.2011 tarihi itibariyle, en son ve güncel kaynak kodları kullanma yetkisini haiz olduğu, davacının kaynak kodların ilk üç yılın sonunda (01.08.2011) veya ilave üç yıl için yenilenmesi halinde 01.08.2014 tarihi itibariyle çekişmeli kaynak kodların en son güncellenmiş halini davalı Oda’ya vermeyi taahhüt etmesinin, sözleşmeye süresiz sınırsız bir ruhsat niteliği kazandırıp kazandırmayacağının tartışılması gerektiği, dosya kapsamında ne davacının Şubat 2013 tarihine (davacının sözleşmeyi feshetmesi anına) kadar yaptığı ödemeler ve niteliği, ne de davalı yanın kullanımlarının, yazılımın hangi tarihli versiyonunu kapsadığı, yazılımın anılan fesih tarihinden sonra davalı tarafından bir başka firmaya yeniden yaptırılıp yaptırılmadığı konularında yeteli bir bilgi, belge ve delil bulunmadığı, sözleşme uyarınca davacı …, davalı ODA için OBYS yazılımı geliştirecek ve toplamda 36 aylık bakım güncelleme desteği sağlayacağı, davaya konu OBYS Programının davalı odaya kullanım hakkının verildiği yani lisanslandığı, davalı Oda’nın davaya konu OBYS programını kullanma hakkının olduğu, bununla birlikte bakım – güncellemesi yapılmayan dönem olduğu belirtilen Şubat 2013 sonrası ve 2014’e kadar, 2015, 2016, 2017 yılları için davacı tarafın bakım onarım adı altında bir alacağının olmadığı, “Sözleşmenin Sona Ermesi” başlıklı, 12. maddesinde, normal koşularda sözleşmenin, düzenlenme tarihinden itibaren üç yıl geçtiğinde kendiliğinden sona ereceği hususunda anlaştıkları, bu halde, yüklenici / davacının teknik destek yükümlülüğü ve ODA’nın ödeme yapma yükümlülüğü ortadan kalkacağı, tarafların, sözleşmenin üç yıl daha uzatılması ve koşullarını belirlemek üzere yazılı bir sözleşme imzalamadıkları, sözleşmenin kendiliğinden ve üç yıl için uzatılmış sayılmasının kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığı, şubat 2013 tarihine kadar, bakım onarım yönünden taraflar fiilen sözleşmenin edimlerini yerine getirmeye devam etmişler ise (ki bu konuda bir mutabakat olduğu belirtilmelidir), bu tarihe kadar yerine getirilen edimlerin karşılığının ödenmesi istenebileceği, nitekim davacı da bakım onarım bedelinin fiilen verilen hizmetin sona erdiği şubat 2013 tarihini de kapsayacak şekilde ödendiğini ifade ettiği, ancak, fiili edimlerin sona erdirilmesinden sonra, taraflar arasında üç yıllık yeni bir sözleşmenin bulunduğu (veya sözleşme süresinin uzatıldığı) şeklindeki bir kabule dayalı olarak, davacının “kullandırma bedeli” adı altında bir lisans bedeli istemesine imkan bulunmadığı gibi, davalının da, Şubat 2013 tarihinden sonraki tarihler için bir güncelleme / bakım onarım hizmeti verilmesini ve güncel kodların kendisine teslimini talep hakkı bulunmadığı, zira açıklandığı üzere, taraflar arasında imzalanan sözleşmede OBYS programının kaynak kodu teslimi ve kullanımının belirli şartlara bağlandığı, sözleşmede kaynak kodlarının kapalı zarfta güncel sürümünün davalı Oda’ya teslim edileceği, ancak kullanımının belirli şartlara bağlandığının görüldüğü, bu nedenle şubat 2013 tarihinden soraki döneme ait, davacı tarafından yapılmış bir kaynak kodu güncellemesi olmadığı, dolayısıyla davacı …’in bu tarihten sonraki güncel kaynak kodlarını davalı odaya devretme, kullanılmasına müsaade etme zorunluluğu olmadığı gibi; davacının da, davalıdan kullanım bedeli veya lisans ücreti adı altında bir ödeme talep etmesine imkan bulunmadığı, davacı …, eser üzerindeki manevi hakların sahibi olmadığından manevi hak ihlaline dayalı bir tazminat istemişi hukuken imkan dahilinde olmadığı, davacıya kaynak kodlarını mahkemeye sunması için süre verilmesine rağmen sunulmadığı, bu hususta inceleme yapılamadığında telif tazminatı ile ilgili iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların ortak rızası ile sözleşme edimlerinin aynen yerine getirilmeye devam ettiği hallerde, FSEK. 16/1 maddesinde (eserde eser sahibinin izni olmadan kısaltma ekleme ve değiştirme yapılamaz) kuralı ile aynı Yasanın 52. maddesinde yer alan yazılı sözleşme ve izin kuralının sıhhat şartı olması karşısında MK. 2. maddesinin somut olaya uygulanıp uygulanmayacağının da ilgili yerel mahkeme kararında tartışılması bu dosya bakımından zorunlu olduğunu, mahkeme tarafından verilen karar içerisinde bunun hiç tartışılmadığını, BK’nın 11. maddesinin 2. fıkrasına göre, kanunun öngördüğü şekil, bir geçerlik (sıhhat şartı) olarak düzenlemiş ise buna uyulmadan yapılan sözleşmeler ve hukuki işlemlerin geçersiz bulunduğunu, tarafların ortak iradesi ile yapılan 3 yıllık süre sonrasındaki kullanımın “haksız kullanım” olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket ile davalı MMO arasında akdedilen sözleşmenin 9. maddesinde sözleşmenin süresi 3 yıl ile sınırlı olarak kabulü durumunda yerel mahkemenin sonraki kullanım bakımından sözleşmeye dayalı kullanım uyarınca yapılan ödeme yerine FSEK 68. maddeye uygun 3 katı tazminatı davalı bakımından ödemeye mahkum etmesinin zorunlu olduğunu, mevcut durumda 3 yıllık süre sonunda devam eden kullanım haksız kullanım ise yani eser sahibinin, eserin kullanımına muvafakat iradesine ve mali hakların kullanım yetkisini kesintisiz bir şekilde devam ettirenin iş sahibi olmasına rağmen, 3 yıllık süre sonrasındaki kullanımının mahkeme tarafından mali haklara “tecavüz” olarak nitelenmesinin mevcut kararın doğal sonucu olduğunu, sözleşmenin süresi olan 3 yıl 1.08.2011 tarihinde tamamlanması kabul edildiğinde, belirtilen tarih sonrasında her türlü kullanımın hukuka aykırı kullanım olarak nitelenmesi gerektiğini, kararın gerekçelelendirilmesindeki bariz çelişkinin düzeltilmesi ve kullanım açısından doğru konumlandırımış vakalardan hareketle sonuca ulaşılması gerektiğinden mevcut kararın kalıdırılması gerektiğini, kullanım bedeli olarak ifade bulan aylık bakım, onarım ve geliştirme bakımından talebin ve kaynak kodların teslimi karşılığında bedel ödenmesi konusunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 9. maddesinde sözleşmenin yenilenmesi durumunda 01.08.2014 tarihinden sonra bila bedel veya herhangi tarihte proje kaynak kodlarının MMO ile paylaşılması için 47.000-TL ödeme öngörüldüğünü, tarafların yazılı olmaksızın devam ettiğine mutabık kaldığı akdi ifası sırasında, 2013 yılının Şubat ayında yapılan bir toplantı esnasında MMO yetkilileri artık müvekkili şirketle çalışmak istemediklerini bildirmiş, böylece sözleşme yine ortak mutabakatla feshedildiğini, bu durumda kodların zaten odanın elinde olmasından dolayı teslim yükümlülüğü doğal olarak yerine getirildiğini, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönem sonrasındaki süre bakımından, yani 01.08.2011-01.08.2012 ve 01.08.2012-Şubat 2013 arasındaki döneme ilişkin müvekkili şirkete aylık bakım, onarım ve geliştirme bakımından doğan “yazılım kullanım bedeli” ve bu kodların Oda ile paylaşım bedeli ayrı ayrı talep hususları olduğunu, “Sözleşmenin Geçerlilik Süresi ve Yenileme” başlıklı 9. madde uyarınca sözleşme süresi 3 yıl olarak belirlendiğini, sözleşmenin yenilenmesi durumu için, hem yazılım kullanım bedeline hem de bakım onarım ve geliştirme bedeline ilişkin düzenlemeye ayrı ayrı yer verildiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşmenin 9. maddesinde sözleşmenin süresi 3 yıl olarak belirlenmiş olup, fikir ve sanat eserleri kanununda yer alan düzenlemeler uyarınca somut olayda müvekkil şirketin mali ve manevi haklarına tecavüzün tüm koşulları gerçekleştiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının tazminin gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede sözleşme süresi açıkça belirtildiğini, sürenin sona ermesinden sonra taraflar arasındaki akdi ilişkinin devam etmesi halinde sözleşmeye göre aylık bakım, onarım ve geliştirme bakımından ayrı bir bedel karşılığında hizmet verilmesi ve kaynak kodlarının şartlı olarak bedel karşılığı paylaşımı öngörüldüğü, müvekkili şirket taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir kullanım hakkı sözleşmesi olmasının doğal bir sonucu olarak, kaynak kodlarının satılması için, davalı talebi üzerine, bir teklif sunulduğunu, kullanım bakımından sadece davalının kullanımı değil, davalının şubelerinin de kullanımı irdelenmesi gerektiğini, dava dosyasına ibraz edilen Ankara 63.Noterliğinin 28976, 28977 ve 29185 yevmiye numaralı Elektronik Tespit Tutanakları, mahkeme tespitinin ve davalı iddiasının aksine, mülkiyet hakkı münhasıran müvekkili şirkete ait olan programın ve kaynak kodlarının davalı ve onun Şubat 2013 sonrasında kodlara ulaşım imkanı tanıdığı 3. şahıslar tarafından hukuka ve sözleşmeye aykırı olarak değiştirilerek kullanıldığına ve kaynak kodları üzerinde değişiklik yapıldığına ilişkin kesin delil niteliğinde olduğunu, söz konusu tutanaklar, sözleşme ilişkisinin sona ermiş olmasına karşılık davalının hala mülkiyet hakkı münhasıran müvekkili şirkete ait olan yazılımları halen kullanmakta olduğunu açıkça gösterdiğini, davalının süre ile sınırlı, kısıtlı kullanım imkanı veren yazılımın -kodları bakımından bir bedel ödemeksizin- bizzat kodlara müdahale ederek(veya ettirerek geliştirmeye) ve kullanmaya devam ettiğini, süre ile sınırlı, kısıtlı kullanım imkanı veren Şubat 2013 halinde sabit tutulması greken yazılımı, çalışanları ve 3. Şahısların (açıkça dava dışı şirketlerin geliştirmesini imkan tanıdığını bizzat davalı belirtmiştir) kullanımına sunduğunu, davalının davacıya ait kaynak koduna -bedel ödenmeksizin- müdahale edildiği ve tersine mühendislik yapıldığı ikrar edildiği, telif tazminatı ile ilgili iddiamız bakımından yerel mahkemenin vermiş olduğu ret kararında davacı elinde olmayacak bir delile başvurulması ve bunun sağlanmamış olmasından dolayı davanın reddine karar verilmiş olmasının da FSEK uyarınca öngörülen ispat yüküne aykırı olup kararın tamamen ortadan kaldırılmasını gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, Fikir ve Sanat Eseri Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu çekişmeli yazılımın, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, davalının siparişi üzerine davacı tarafından istihdam edilen çalışanlar tarafından meydana getirildiği, somut olayda çekişmeli bilgisayar programının eser sahipliği ve bu kapsamda, mali ve manevi hak sahipliğinin kural olarak davacı Şirket tarafından istihdam edilen gerçek kişilere ait olduğu, davacının ise FSEK m. 18/2 hükmü uyarınca sadece eserden doğan mali hakların kullanım yetkisini edineceği, davacı, eser üzerindeki manevi hakların sahibi olmadığından manevi hak ihlaline dayalı bir tazminat istemişi hukuken imkan dahilinde olmadığı, sözleşme ve Protokol hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında, davalı tarafından davacıya sipariş verilen bir yazılım oluşturulması (istisna) sözleşmesi olduğu, sözleşmenin niteliği itibariyle, FSEK m. 50 anlamında, ileride meydana getirilecek bir bilgisayar programının (eserin) mali haklarının kullanım yetkisinin, belirli bir bedel karşılığı süresiz olarak davalıya bırakılması (ruhsat / lisans verilmesi) taahhüdünden ibaret olduğu, diğer yandan davacıya mali haklarının sözleşme sonrasında ihlal edilip edilmediği konusunda kaynak kodlarını mahkemeye sunması için davacıya süre verilmiş ise de davacı tarafça kaynak kodların mahkemeye sunulmayacağının bildirilmiş olması nedeniyle bu iddianın ispat edilemediği, sözleşme kapsamında bir alacağının da bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip