Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/563 E. 2023/524 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/563
KARAR NO : 2023/524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2018/420 E. – 2020/121 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih ve 2018/420 E. – 2020/121 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin … numaralı ve “…” ibareli markanın tescili için başvurduğunu, davalı şirketin… numaralı ve “…” ibareli markasını mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla başvurunun nihai olarak reddedildiğini, oysa ibareleri oluşturan kökler ve anlamlarının birbirinden tamamen farklı olduğunu, müvekkili ile davalının birbirinden tamamen bağımsız sektörlerde faaliyet gösterdiğini, hedef tüketici kitlesi bakımından herhangi bir karıştırılma ihtimali bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 25/09/2018 tarih ve 2018-M-8141 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, YİDK tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkilinin markasının tüm sınıflarda tescil edildiğini, davacının her ne kadar kurucusunun soyadı olan “…” ibaresi ile tekstil sektöründe spesifik olarak … üretimi yapıyor olması nedeniyle “…” ibaresinin birleştirilerek “…” ibaresini marka olarak tescil edilmesi talebinde bulunmuş ise de mezkûr markanın sadece müvekkili şirketin markasının başına “…” ibaresi getirilmek suretiyle tescil ettirilmek istendiğini, müvekkilinin “…” ibareli markayı tüm sınıflarda kötüniyetli olarak tescil ettirmediğini, tüm tescil masraflarının yanı sıra reklam ve tanıtımı için ciddi bir miktarlarda ödeme yaptığını, ayrıca bünyesinde birçok şirketi barındırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka kapsamında yer alan 25. ve 35. sınıf emtiaların tamamının davalının önceki tarihli tescilli markası kapsamında yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte olduğu, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığı ve her iki taraf markasında da baskın ve ayırt edici unsur olarak konumlandırıldığı, emtiaların ve işaretlerin bu denli yakın oldukları bir durumda, iltibas ihtimali doğmaması için işaretler yönünden görsel, kavramsal ve işitsel açıdan ciddi farklılaşmaların meydana gelmesi gerektiği, somut durumda ise tam tersi bir şekilde markaların bütününe hakim unsurlar bakımından yoğun bir yakınlaşma ve benzerliğin mevcut olduğu, kelimelerdeki bu benzerliğin ortalama düzeyde algı ve dikkat seviyesine sahip tüketiciyi yanıltabilecek düzeyde olduğu, zira taraf markalarını taşıyan ürünlerin satış kanallarında çoğu zaman aynı reyonlarda, raflarda ve hatta yan yana satılacakları, dolayısıyla tüketicinin dava konusu markayı gördüğünde bu markayı daha önceden karşılaştığı, gördüğü, işittiği ya da tecrübe ettiği davalıya ait önceki tarihli markanın bir devamı olarak algılayabileceği, önceki marka ile sonraki markayı birbiri ile ilişkilendirilebileceği ve buna bağlı olarak karıştırabileceği, hangi markanın kime ait olduğu noktasında yanılgıya düşebileceği, iki marka arasında iktisadi ya da idari bir bağlantı olduğu zannına dahi kapılabileceği, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas ihtimaline yol açabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, aralarında iltibas ihtimali bulunmadığını, heyette uzman bir kişinin de bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında emtia benzerliğinin gerçekleştiği, davalının itiraza mesnet markasının davaya konu marka başvurusunda aynen yer aldığı, “…” ibaresinin önüne eklenen “…” ibaresinin başvuruyu itiraza mesnet markadan farklılaştırmaya yeterli olmadığı, bu halde taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 06/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip